kalabalık arkadaş grubuyla bir yerlere gidildğinde:
x: ...bu arada ahmet nerde yaa?
y: kim?
X: ahmet ya ahmet!
y: o kim be?
x: ya hani şu uzun burunlu, geçen okulda tanıştığımız çocuk vardı ya o işte.
y: hee tamam. onu da mı çağırmıştık sinemaya? ben görmedim hiç, ayşe'ye sor.
x: ayşe ya ahmet nerde?
z: valla en son metroya binerken kartında para kalmamıştı onu doldurcaktı ama sonra ne oldu bilmiyorum
x: aaa metroda mı kaldı çocuk? çok ayıp oldu yaa...
gibi olayların cereyan etmesine neden olan yokluğunun kayıp olmadığı varlığının ise farkedilmediği kişilerdir.
"varlığın yokluğun bir, dünüm yok yarınımsın" şarkısının ithaf edildiği kişidir bu.
şebnem ferah'ın bir çok şarkısı vardır bu hayalet sevgiliye dair. "istersen sesi açarsın, istersen kısıp bunu da yok sayarsın" , "sen, kibritin hiç yanmayan ucunda.." vs.**
filozof, sürekli; "benim için ölmek de bir, yaşamak da." dermiş...
bir gün arkadaşı; "ülen hep böyle konuşuyorsun, neden ölmüyorsun o zaman?" deyince;
"benim için ölmek de bir yaşamak da o yüzden." demiş.
(bkz: alakaya maydanoz)
varken içinize işleyen anıların sahibi bu kişi, gittiginde acaba gerçekten var mıydı diye sorular sormanıza sebebiyet verir. evet gerçekten vardır, hayatınızın bir dönemini unutulmaz anılar yumağına dönüştürmüştür. yokluğunda da onunlasınızdır siz aslında. şarkılar, mekanlar, sözler aynıdır. mevsimler geçip anılar yumağı çözüldükçe unutacagınızı düşünürsünüz. nafile. bugun çıkıp gelse aynı coşkuyla karşılayacagınızı bilirsiniz. varlıgı da yokluğu da acı vermektedir o vakit.