şu anda haberlerde kısa kısa özet geçilmekte olan mevzudur. hakikatten enteresan günlerden geçiyoruz sayılan kurumların tamamını duyamadım ancak ciddi para akışı olan müesseseler var aralarında..
varlık fonunu varlık vergisiyle karıştıranların hezeyanı. adamlar sizin gibi açların karnı doysun, kıçı rahat etsin refah düzeyleri yükselsin diye geleceğe dönük yatırımları attırmak için bütçe oluşturuyorlar, seven yaramıyor anlaşılan size...
--t24--
Ulusal Varlık Fonları, çeşitli finansal varlıklara yatırım yaparak gelirini artırmayı hedefleyen, devletin sahipliği ve yönetimi altında çalışan fonlardır. Bu fonun geliri genellikle bütçe fazlalarından oluşur. Bir ülke eğer bütçe fazlası veriyorsa bu fazlayı 4 şekilde kullanabilir: (1) Harcamalarını artırır. (2) Mevcut vergi yükünü düşürür. (3) Borçlarını erken ödemeye tabi tutabilir. (4) Bir varlık fonu kurarak bütçe fazlalarını buraya aktarır ve bu fonla ulusal ya da yabancı bazı finansal varlıkları satın alıp gelirlerini artırmaya çalışarak gelecek kuşaklara refahı aktarma yoluna gidebilir.
--t24--
bir sıkıntı göremedim. türkiye cumhuriyeti, kendi finansal varlığıyla ziraat bankasını satın almış. e ne var bunda?
--çiğdem toker--
AKP iktidarında Meclis’e gelen “teklif”ler, hep acil ihtiyaç ve hız anlamına geldi. 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL rejiminin ilk sıralardaki önemli yasalarından biri olan TVF’nin teklif olarak gelişi de böylesi bir aciliyet arayışının sonucuydu. Ve nitekim bu arayış, teklifin gerekçesinde şöyle özetleniyordu: “Otoyollar, Kanal istanbul, üçüncü köprü ve havalimanı, nükleer santral gibi büyük altyapı projelerine kamu kesimi borcu arttırılmadan finansman sağlanması.”
--çiğdem toker--
belli ki bazı harcamaların yeni yapılacak yatırımlarla ortadan kalkacak olması, üzerine bazı gelir kaynaklarının ülkeye kazandırılacak olması güvencesi temel alınarak atılan bir adım bu varlık fonu. sonuçlarını bekleyip göreceğiz ancak felaket tellallığı yapmaya gerek yok. gelecekte yapılacak olan söz konusu yatırımlar, varlık fonu meselesinin tersine dönmesinin ardından sermayesi kullanılan kurumlara yüzde bazında kâr payı bağlanarak geri ödenebilir, böyle bir seçeneğimiz de mevcut.
Aga bu işi kim yönetiyor bana onu söyle sen ?
Bu işin başında kim var ?
Bunu denetleyecek, hesap soracak ne bileyim çıkar lan defterleri diyecek kişi, kurum kuruluş kim/kimler ?
Yani daha açık bir şekilde sorayım. Bizi yine ! düdükleyip düdüklemediklerini kim denetleyecek ?
Biliyorsunuz bu ülkede hırsızlık ve yolsuzlukluk gibi adi suçlar işlenmediği için insan doğal olarak inceden bi paniğe kapılıyor. Alışık değiliz azizim.