Üstad-ı azam, nuru ziya martin heidegger hazretleri tarafından yazılmış; felsefenin ve düşüncenin en ulvi eseri. Kıymetlim. Kaç kere okuduğumu saymıyorum artık.
Bazılarının münasip olmayan kullanımları ve sözleri onun büyüklüğüne çizik dahi atamaz. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1289312/+
martı'nın varlık soruşturması yaptığı kitap. eser demeye dilim varmıyor. kitabın altıncı sayfasında, varlığın kendisini olduğu gibi ifşa edebilmesiyle ilgili konuştuğu bölümde, "onun, kendi varlığının karakterlerini çarpıtmadan ifşa edebilmesi..." cümlesi yer alıyor. sormak istediğim şey şudur: buraya kadar varlığın ne olduğundan değil, varlığı soruşturma aşamasından bahsederken; yani, herhangi bir temellendirmeye daha kalkışmadan, "karakterlerini" ifadesini kullanması, henüz varlığın ne olduğunu bilmediği halde, çoğul bir ifadeyi ona yakıştırması, öncesel varsayım değil midir? neder "-ler?"
Sonu, yoksa asli zamandan hareket edip varlığın anlamına vardıran bir yol var mıdır? Yoksa bizatihi zaman kendi varlığın ufku olarak mı açığa çıkmaktadır sorusunu barındırır.ups spoiler verdim. Okumanıza gerek kalmadı. Tüh ya.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1345504/+
Varlık ve zaman'dan bu bölümde anlatmak istediğiyle ilgili olarak şundan bahsetmek istiyorum. Filozofun tasası bu olmayabilir de.
Şimdi, diyelim ben uyku'yu araştırıyorum. Uyku'yu araştırmam için önce uyku kavramının ne olduğunu bilmem gerek. O kavrama göre canlılarda uyku dediğimiz şeyin ortak veya farklı görünümlerini inceleyebileyim. Ancak, uyku'nun kendisi Zaten bu canlılarda gördüğümüz uykuya benzer davranışlardan çıkarılıyor. Ayının yaptığı uykuya benzer eylemin başka bir canlının yaptığı uykuya benzer eylemin arasındaki farklıların farklılık olduğunu ortaya koymam için yine salt bir uyku tanımına ihtiyacım var. Ayıdaki uyku değil belki de. Belki ayı başka bir şey yapıyor. Biz ona uyku eylemi diyoruz çünkü tanımla uyuşuyor. Ama tanımın kendisi var olanlardan çıkıyor,burada söz konusu olan uyku. Döngüyü anladınız mı?
Martin heidegger'in henüz tamamlanmamış eseridir.(kitap tamamlanmıştır ama üzerine ilave edeceklerini edemeden hayata veda etmiştir ya da hayat ona, her neyse). Eser, hangi yayından edinilirse edinilsin çeviri problemleri içerir. Zira almanca'da mevcut olan kavramların hepsi türkçe'ye çevrilememiştir; dasein gibi.
Varlık ve zaman'a gelince, heidegger varlığın var olandan farklı bir şey olduğunu bu kitapta takıntı haline getirmişçesine tekrarlayıp durur. Ona göre felsefe doğa filozoflarının yaptığı gibi varlık üzerine olmalıdır. Oysa platon ve aristoteles'ten sonra varlık, metafizik bir boyuta taşınarak tanımından ve anlamından başka konulara dahil edilmiştir. Ortaçağda bu durum iyice ilahi varlık anlayışına kaymış ve varlığın anlamı unutulmuştur.
Sözün özü, heidegger bu kitapta varlık sorununu diriltmeye çalışmış ve onun bir anlamı olduğuna ve o anlamın da "zaman" olduğuna işaret etmiştir. Tabii bu, burada söylendiği kadar basit bir şekilde ortaya çıkan bir sonuç değildir.
Bu kitabı anlamak için (sağlıklı bir şekilde) ontoloji ve fenomenolojiyi (yöntemsel manada) ve husserl'i çok iyi anlamak gerekir. Aksi takdirde bu büyük eser anlaşılmaz olacaktır.