yok denecek bir şey ama var var
yılan yılan çinkoya mavi
damın altında kaç sıra tuğla eksik eksik
niyedir bilmiyorum pencere koysak mıydı adını?
bir ördek, bir keçi yavrusuyla dışarısı
gebe karnıyla bir kadının
güneşin döndüğü tepsiye vurmuşlukla
vay! çiçekleri, kedileri bakmak yapan elim
nedendir bilmiyorum ellerim tutsak mıydı?
bizi bir pencere gösteriyor ama gösteriyor,
ışıklar sırtımıza vurmuşlukla
vay ışıklar vay! hep birden çinkoya mavi
akıntısı aya doğru uzanan
bir komşum var kesin gözlü, uzağa baktıkça rahat
bana ay diye yutturdu pembecikleriyle bir kızı
onunla birlikte yatıyoruz şimdi
onunla birlikte kılların uzunluğu
aramızda bir odada olmaktan başka neyimiz var?
yok denecek bir şey ama var var
vay! mendili dörtlere katlayıp cebine koyan ben
çok ağrıyan yerlerim pembeye mavi
bir gün üç kişi tam pıçakla çekip alacaklar
bilirim ondan öyle ne ağrı, ne sızı
aklıma damların üstünde koşmak, koşmak
bu uçanlar serçe cıva gibileri serçe
gittikçe unuttum o kadar insan sevdim de;
çekik gözlü, kıvırcık saçlı, düz beyaz yüzlü o kadar
diyorum elleri nerde? benimkisi bu bu...
hani o büyücek sevgiler? şimdi de yok mu?
yok denecek bir şey ama var var...