her duruma karşı bir esprisi olan, birinci saniyesinden sonuncu saniyesine kadar adeta saniye de bir güldüren cem yılmaz'ın; nasrettin hoca'nın göle yoğurt çalma hikayesiyle de herkesi kırıp geçirmesiyle birlikte, ingilizcesi aklına gelmeyen mayalamak kelimesinin yerine mayalaying gibi uydurma bir kelime kullanarak ingilizceye bir kelime kazandırmasıyla bilinir bu program...
cem yılmazın stand up gösterisi olsaydı bu kadar insanı güldürürdü dedirten bir program...
cem: doğru! almanyada yaşayan bi teyzem var. teyzemin kızı bi çocuk bekliyodu. heyecanlılar, cinsiyeti belli olacak. dedim "nooldu durumlar?".. dedi ki "ayy cem bilmiyorum %50 kız!" ..yani furkancım onun için bu tespitte ona benzedi
furkan: anormal bi tespit diil, normal tespit bu. sonuçta biz de bilmiyoruz. (bababa!)
cem yılmaz'ı niye bu kadar çok sevdiğimi bir kez daha bana hatırlatan program.
yerinde yaptığı harika espriler, muzip hareketleri, hazır cevaplılığı, neşesi, gülen gözleri ve güzel kalbiyle bir kez daha gönülleri fethetti.
bir yarışmacıyla şöyle yaran bir diyalog yaşadı:
-cem bey bu size hediye edeceğim şey afrodizyak etkisi yapıyor. kutuyu açayım sonra veririm hediyenizi. öyle her yerde yemeyin zor durumda kalırsınız!
-yok sen önce hediyeyi ver ben yiyeyim. kutunu kırmızı açarsan ona göre bakarız. * (burda zaten gülme krizine girdim yerlere filan attım kendimi) *
levent yüksel'in şarkısını söylerken de yine "ne oluuur gözüüün arkada kalmasın" dediği an programın en komik anlarıydı. zaten nasrettin hoca fıkrasından bahsetmiyorum bile! seviyorum ben bu adamı. bitane yaa *
zaman farkindan dolayi gec izledigim,ince esprileriyle milleti yarmis. Aglamamak icin bir ara dolan gözlerini sahte gülücüklerle saklamis, sevenin sevmeyenin gönlünde taht kurmustur.
Edit: 100 bin tl kazandirmis tebrik etmeli cem yilmaza. Ayriyetten dakika 1 gol 1 yapip güzelim sözlügümüzün seri eksi veren ibnelere selam ederim.
acun ılıcalı'nın, hiçbir şey gözetmeksizin, işinin sadece şov olduğunu bir kez daha kanıtladığı, cem yılmaz'ın da ilk defa o alışılmış kendinden emin tavrını kısa bir süre için de olsa kaybettiği programdır.
başından beri makaranın, muhabbetin gırla gittiği ve de ciddi bir anın hiç yaşanmayacağı düşünülen son anlarda acun'un; cem yılmaz'ın yarışma amacını açıklayıp, bahsi geçen aileyi stüdyoya davet etmesi şaşırtmış ve de üzmüştür. ailenin stüdyoya geldiği an, cem yılmaz'ın şaşkınlığını görmemiş birinin olduğunu sanmıyorum. hatta o programın başından beri yerinde duramayan, sanki yazılı olan bir eseri okurmuşcasına peş peşe esprilerini sıralayan o adam gitmiş, iki kelimeyi bile ağzından seçip çıkartan bi insan gelmiştir. heyecanlanmıştır; *o aileye bir şeyler ima etmeye çalışırken, resmen çaba sarfetmiş, terlemiştir.
bu gece açılan kutular, trabzonlu minik elif için açılmıştır. acun ılıcalı, programının son kısmını öğleden sonraları herhangi bir kanalda görebileceğimiz bir programa çevirmiştir. keşke son cümlelerinde dediği gibi, "cem yılmaz bu işi hayır için yaptı" lafıyla kalsaydı konu. cem yılmaz ise *hayranlarını özellikle son kısımda çok mutlu etmiştir.
en keyifli yarışma programı olarak tarihe geçen program. var mısın yok musun seyretmenin bu kadar keyifli olacağı aklıma gelmezdi. iyi ki varsın cem yılmaz.
cem yılmaz sayesinde bizi programın giriş bölümünde tebessüm ettiren, gelişme bölümünde tam anlamıyla yaran, sonuç bölümünde ise duygulandıran programdır. **
sanki yarışma programı değil, bir cem yılmaz filmi izlemiş gibi oldum. başlarda kahkaha krizlerine girip sonlara doğru hüzünlenip, en sonundada alkışlatıcak hareketler ancak bir filmde olur sanırdım.
elif kardeşimize yaptığı ve muhtemelen de arkasının geleceği yardım ile gönülleri bir kez daha fetheden adam. hem ağlatıyor hem güldürüyor durduramıyoruz.
an itibariyle cem yılmaz'a kızın tekinin; "hadi biraz da benim kutum hakkında konuşalım." lafına, cem yılmaz'ın pis pis bakıp ağzına gelen lafları söylemediği program.
hiç ingilizce şakanız yok mu diyen yarışmacıya, olmaz mı deyip, ya tutarsa fıkrasını ingilizce anlatarak acunu yere düşürmüştür. bizleri de. bu adam gerçektem komik.