boğaz vapurlarında her insan evladının bir kere de olsa yaptığı hadisedir. Olay şöyle gerçekleşir; vapurda simit satan amcalar martı besleyecek olanları gözünden tanırlar. vapura biniş anında yakalanılmıştır artık ve geri dönüş yoktur. Kalabalık gibi görünen bilinçli bir insan güruhu kişiyi üst kattaki balkon kısmına doğru sürükler ve özellikle kenara yakın bir yerde oturacak, olmadı en azından ayakta duracak bir yer bulunur. Vapur hareket edip, denizin üzerinde köpükler çıkarmaya başladığı anda simitçi artık terasta biter. Simit alınır ve parçalanarak teker teker havaya atılır. Martıların atılan simidi farketmeleri uzun zaman almaz. Bir bakılır ki vapurun arkasından bir martı sürüsü takip etmekte.
Bu noktadan sonra gelişecek olaylar ise kişiye özeldir. Meraklı bünye martıları daha yakından görebilmek için kısa mesafeli atışlar yapar. Gayriihtiyarı simiti yakalamak için martılar daha da yaklaşırlar. işte o anda martıların asıl görüş mesafesinin ne demek olduğu ortaya çıkar. Martı kalabalığı atılan minik simit tanelerinin geldiği yer olan eldeki koca simit parçasını farkederler. Pikeler, saltolar yapmak suretiyle iyice yaklaşırlar. Terastaki herkes içeri kaçışmaya başlar. Simit orta yere atılır ve teras terkedilir. içeriye kapak zor atılır. Girilir girilmez herkesin sessiz küfürleri bünyede hissedilir. korkulan hayvanlar listesine martılar da eklenir. Listede bulunmayan hayvan kalmaz.
martı ve denizi aynı karede yakalamak için en basit yöntemdir. çok güzel kareler yakalayabilirsiniz, zaten martısız deniz resmi de pek bir şeye benzemez.
-Seyfi abi,abiiiii,alooo kime söylüyorum ya?
-hah ne, ne var, noldu Hayri? Söyle bakiyim.
-Abi bak şu vapur denilen zamazingodan ekmek atıyolar seni de çağırdım nasiplen Ramazan hayrına diye
-Eyvallah koçum, zaten Richard Bachın yazdığı o kitap da *doğru dürüst telif getirmedi aileye, iftarı zor açıyoruz elde avuçta ne varsa sattık valla, birinci kalite çatı yuvası mı dersin,yoksa cilalı gaga mı dersin aklına ne gelirse artık....
-Yapma yaaaa, Allah kurtarsın abi.Aha bak şu büyük parçayı sen al o zaman abi
-hangi parça lan Hayri?
-Abi şu?
-Hangisi oğlum?
-Ohoooo Seyfi abi sen iyice yaşlanmışın ya, koskoca ekmeği göremiyon
-Kusura bakma evladım, daha dün şerefsiz balığın biri atladı üstüme denize doğru dalışa geçmişken ben, o ara parçaladı tabi i.ne...
-Hmmm... tabi tabi anladım ben seni Seyfi abi, sen hiç yaşlanmazsın zaten.
-Valla ondan değil lan mal balığın yüzünden
-iyi öyle olsun bakalım
-ya iyi de bunun üstünde susamı az be Hayri? Sen de bi işe yarıycan kırk yılın başı,verdiğin simite bak...
-Bak Seyfi abi sinirleniyorum artık valla, büyüğümsün dedim dedim ama artık burama geldi. Şey bulup şeylisini arıyosun resmen, sktr git bi çay koy ya...*