şehirhatları vapuruna yetişmek için koşanlara uyup, onlar gibi koşmaya başlamaktır.. başlık kendini yeterince tanımlıyor.. ben daha çok bu durum neden kaynaklanır, nasıl hayat bulur ve yapılabilecekler nelerdir, bu konulara eğileceğim..
...
saat 08.35
...
kişi evinde, yeni kalkmış internetten kadıköy-karaköy vapur seferi saatlerine bakmaktadır.. sahnede 2 tane de kedi görürüz, kişinin bilgisayara bakmasını engellemek, ilgiyi kendi üstlerine çekmek için adeta kendilerini yerden yere vuran.. kişi-amaan benim işte ya kişi mişi uğraştırmayın adamı- bense kedilere aldırmadan öğrenmek istediğim bilginin peşinde o sekme benim bu site senin koştururum, fazla da bir süre geçmeden amacıma ulaşırım.. 09.15 vapurunu da gözüme kestiririm..
...
saat 09.11
...
rota planım tutmuştur.. iskeleye yaklaşıyorum.. kol saatime bakıyorum, 09.11.. telefonun saatine bakıyorum, 09.10, daha bile erken.. genelde her buluşmama veya bilimum ulaşım seferine geç kalmamdan kelli içimi bir rahatlık kaplıyor.. zamanında geldim duygusu.. birden yanımda bir rüzgar hissediyorum.. o da ne? bir amca koşmakta vapura doğru.. hehe diye sırıtıyorum içimden yavşakça.. birazdan görücez o sırıtmayı nasıl geri yuttuğumu.. amcaya seslenmek istiyorum amca daha 5 dakika var en az diye, yapmıyorum.. ben bunları geçirirken aklımdan bir kişi daha koşturarak geçiyor yanımdan.. sonra bir kişi daha, bir kişi daha.. birden kendimi kosova'ya hücum eden akıncılar tarzında bir güruhun içinde buluyorum.. çıldıracağım.. saate bir daha bakıyorum.. 09.12. e saatim yine bu beni ikileme düşüren şehirhatları vapuruna göre ayarlı.. peki o zaman niye ayaklarım istemsiz bir şekilde hızla hareket etmeye başladı ha? hemen kendimi frenliyorum.. ben o saatin farkında olmayan insalardan üstünüm.. her şey kontrol altında.. sonra yanımdan iki genç geçiyor.. birinin diğerine ''koş koş kalkıyor valla!'' diye bağırdığını duyuyorum..
...
saat 09.12 (veya 09.15 anlamıyorum ki ben bu işi amına koym millet hala koşuyor)
...
işte tam bu saniyede insanoğlunun bilinçaltında aslında insan değil, minik tatlı kuzular olduğu ortaya çıkıyor.. -sürü psikolojisiyse sürü psikolojisi ulan, vapur kaçarsa biterim ben!- şeklinde düşüncelerle, demin artist atist salınan ben, deparların en büyüğünü atıyor, önüme çıkanları adeta ezip geçiyorum.. pezevenk sanki vapura yetişmiyor da toplama kampından firar ediyor.. bu kadar da yavşak bir adamım.. bir de amcaya seslenicekmiş ulan herife tozunu yutturdun 2 dakikada..
hayır, saatten de eminim.. ne olur ne olmaz diye sadece.. işte bu ne olur ne olmaz mantığı, insanlıktan insanlık çalıyor diye de bağlıyım, dersimi vereyim..
kendimi sadece bir noktada haklı görüyorum.. kaç defa bu çoğunluğa uyma güdüsüne karşı geldim, saatime ve hür irademe güvendim, kırıtarak yürüdüm de kaçırdım vapuru.. öyle kaçırmak da ayrı koyuyor lan.. mal mal yürümüşün 10 saat karizma yapacağım diye, arkandan koşanlar girmiş.. sen nasılsa 2 dakika var daha diye yürürken kapıyı suratına çarpıyor herif.. ki bundan da zevk aldıklarını adım gibi biliyorum.. adam bir kere güldü lan bana kapının ardından.. resmen taşak geçiyor..
siz koşun olm yine.. ne olur ne olmaz.. zaten büyük ihtimal sizi gaza getirip koşmanızı sağlayan da ben olacağım..