--spoiler--
19 kanalın yaptığı ortak yayınla 62 milyon TL toplandı. Ancak 5 gün geçmesine rağmen bu paranın sadece 20 milyon lirası bankaya yatırıldı
Geçtiğimiz Çarşamba günü "Van için Tek Yürek" adlı bir program yapıldı. Program, 19 TV'de ortak olarak yayınlandı. Beyazıt Öztürk ve Şebnem Sunar Küçük'ün sunduğu programa para yağdı. Ünlüler vatandaşların bağışlarını telefon ile aldı.
Telefonla canlı yayına bağlanan bazı işadamları ise "dudak uçuklatan" vaatleri ekranda saydı. Ve gecenin sonunda tam 62 milyon TL nakit yardım toplandı. Ancak yardımların peşine düşen TAKViM, "eksik" bir manzarayla karşılaştı.
Zira 'programa katılıp yardımda bulunan isimler, aradan geçen 5 güne rağ en paraları bankaya ulaştırmadı! 62 milyon TL'nin sadece 20 milyon TL'si toplandı. Ekranda para yağdıran uyanıklar, sadece şirketlerinin reklamını yaptı.
gece sonuna kadar para ödediğim kablo tv nin çekmediği karıncalı kanallardan yayını izleyip annemle ağlamamı sağlayan program.en çok duygulandığım anlardan birisi;1999 depremini kocaeli'nde yaşamış,polis babasını van'da terör saldırısında kaybetmiş yetmezmiş gibi askere giden ağabeyinin van'dan gelen şehit cenazesini omuzlamış bir yiğidin''van'a ait çok iyi hatıralarım yok ama 1000tl bağışta bulunmak istiyorum''diyen adamın dibi bir kişinin yaptığı yardımdır ki bizi bizden etmiştir.
şapkamızı önümüze koyup düşünmeye sevk etmiştir.
cumhurbaşkanı seviyesindeki kişilere misliyle intikam değil sağduyu mesajı vermiştir.
son olarak yayın sona ererken beyazın ya aslında bu yayını aramak ücretsizdi ben en önemli şeyi söylemeyi unuttum derken yayına veda edecekken bir zat-ı muhteremin arayıp 10 milyon amerikan doları bağışı var deyip bitmiş yayına adamı bağlayacakken yayını bitirmeleridir................................................
her ne kadar bir dayanışma olarak insanın gözünü yaşartmış olsa da insanda buruk bir tat bırakan kampanya.
herşeyden önce 1999 dan beri toplanan ve 40 milyar dolara yakın bir paranın birikmiş olacağı fondan haber yoktur.
buna yakın paralarla ilk günden oraya çadır kentler, barakalar inşa edilebilirdi.
devlet oradakilerin anlattığına göre sadece medyanın gördüğü, göz önünde olan yerlerde var. köyler ve arka sokaklar da
yok. silahlanmaya bir imza ile milyarlar ödeyen devlet vatandaşının canı için milyonu eli titreyerek vermekte, sivil dayanışmaya
gaz vermeye çalışmaktadır. son olarak televizyonlarda türkler şöyle dayanışmacı, böyle hayırsever denilerek kanımca biraz
burukluk yaratmışlardır. keşke bu sivil dayanışma ruhu japonya da türk büyükelçiliği önüne konan van için yardım kabına içine para dolu zarf atıp kimliği belli olmasın diye kaçan insanların ruhunu taşısa, şirketlerin sahısların şovuna dönüşmeseydi.
daha demin sayfasından yardım edenlerin tam listesine baktım. bazıları 10 tl falan göndermiş, bazıları 1 milyarı aşkın bir para. içim acıdı o an 10 tl gönderenlere. düşündüm, o 10 tl y inşaatlarda yada başka ayak işlerinde alnın teri ile çalışarak kazanıyor. ardından bir depremde benimde çorbada tuzum bulunsun diye gönderiyor. yüreğim sızladı.
erdem yener'in programda söylediği sözlerden biri ;
--spoiler--
desteği ömrümüzün sonuna kadar vermeye devam edelim ki ordakiler devlet size bakmıyor diye kandırılıp dağa çıkmasınlar.
van güzelleşsin, türkiye'nin herhangi bir ili olsun, ne insanlar van'da yaşayanları ötekileştirsin ne de orada yaşayanlar öteki gibi hissetsin.
--spoiler--
toplanan paraların nereye gittiği ve para verip onun üstünden hava atıp sonra yardım yapmadıklarına dair bir güvensizlik olduğu sürece havada kalan bir kampanya. deniz feneri veya bir sürü böyle olay suistimal edildiği için kimsenin güveni kalmamıştır. stv ve bugün toplanan paralar ile van kalkanır ama hala orada aç ve muhtaç insan var. bu paralar ne olacak bende anlamıyorum. bence para gideceğine onları adil dağatacak direk ulaştıracak insan gerekli bence.
bir konuya bence dikkat çekmek gerekiyor. bu deprem vergileri nereye gidiyor. bence bunu daha çok sorgulanması gerekiyor. keza bu programda bir kaç kişinin ağzından döküldü. birazda başka açıdan bakmak gerekiyor. insanları bu duruma düşürmemek lazım yani binalarımı onarıp yeniden yapılandırmamız gerekiyor. sonuçta japonlar yapıyor bizde başarabiliriz ama bu kafada gidersek zor.
helal olsun dediğim organizasyondur, bu programa şov diyenlerin de insanlığını da ciddi bir biçimde sorgularım. bu günlerde bir olmayacağız bütün olmayacaksak ne zaman olacağız? ben yaptıklarının samimiyetine inanıyorum ki bu insanların reklama ihtiyaçları yok.
yalnız toplanan bu yardımların koordineli, eşgüdümlü ve organize bir biçimde dağıtılmaları gerekir ki bu yardımlar önceki yardımlar gibi boşa gitmesin ve gerçekten ihtiyacı olan kişilere ulaşabilsin istismarcılara, çakallara değil...
tv 8 gibi bir alternatifi varken bosyere bi suru samimiyetsiz insani bir araya toplamis olan, aldatan, yalan sloganli programdir. okan bayulgen in degerini bir kez daha, yine yeni yeniden, anlamamiza vesile olmaktan baska bi halta yaramamistir.
herzamanki gibi yine, "x sehrinde yasayan 3 yasindaki seker ahmet, van da yasayan 3 yasindaki mehmet e cikolatasinin yarisini yolluyor, inanilir gibi degil riyakarliginda, ota boka tuyleri diken diken olan ve alayi ayni medya patronunun poposunu yalayan insanlarin istirak ettigi sahtekar program.
ulan yazik bikmadiniz. yuh. kan emiciler. duzenin egitimli kopekleri.
bu nasıl bir riyakarlıktır, bu nasıl iştir. yardım yapmak için birbiriyle yarışan kişiler neden böyle program yapılmasını bekliyor. yardım yapanların en fakiride en zenginide reklam peşinde. her defasında övünerek söylediğimiz bir elin verdiğini diğer el görmeyecek eyleminin sadece laftan ibaret olduğunu gördük. demek ki bu program yapılmasaydı kimse yardım etmeyecekti.
allah rızası için bi siktirip gidin ne olur yaptığınız yapacağınız yardıma sokayım sizin.
Ilk defa olsa gerek firmalarin,kanallarin yaptigi reklamlar bi ise yarayacak karin doyurup soguktan koruyacak. Bu da bi seydir ; diye düşündüren durumdur.
olmasa neden yok amk ne biçim iş bu nerde bu ülkenin zenginleri derler, olunca da yok bilmem ne grubu yapıyorsa vardır bir ibnelik yok paraları cebe atacaklar yok bilmem ne. sen elinden geleni yap, gönderebildiğini gönder de gönder.. eğer bu bağışlar yerini bulmuyorsa senin suçun değil gidip tek tek elden teslim edecek değilsin sonuçta. sen insanlık namına üzerine düşen görevi yerine getir.