türkiyede ne kadar ilginç gündemlerin var olabileceğine en müşahhas örneklerden bir tanesi idi. elle tutulur gözle görülür bir yanı yoktu, olsa da anlamı yoktu ama uzuuun zaman gündemi işgal etti. ibrahimm tatlıses canavarı gibi.
aylarca gündemi meşgul edecek kadar ses getirmişti. bunun nedeni de sanırım özel kanalların yeni kurulmuş olması idi. yoksa o programlar ne öyle ya. (bkz: söz fatoda,sadettin teksoy,reha muhtar,levent kırca vs.)
van gölü'nde görüldüğü söylenen türlerin sınıflandırılması dışında kalan yaratık .
'99 yılıydı, o zamana kadar babamın, anamın doğduğu topraklara bir kez gitmiştim o da bebeyken, daha aklım başımda değildi. o sene önceden bütün hazırlıklar yapılmıştı ve biz ailecek van'a doğru yol almıştır. allahtan da gitmişiz, gittikten bir süre sonra o üzücü olay gerçekleşmişti. neyse işte van'da kaldığımız süre boyunca epey eğlendik, gezdik falan.
günlerden bir gün dayıoğulları ile birlikte göle gittik, yüzücez işte. denize girdik falan* tam gidicektik ki iskele mahallesinin sonunda bir kalabalık gördük, velet olmanın verdiği merak hissiyle aktık hemen oracığa. bir de baktım ki programlarını izleyince altıma sıçtığım adam karşımda: saadettin teksoy.
tabi ki de orada kaldık ve gelişmeleri takip ettik, meğer canavar için gelmiş o da. işte bir süre sonra şöyle bir şey duydum ağzından;
- evet sayın seyirciler, yetkilerle görüştük ve yaklaşık yarım saat sonra van gölü canavarı gösterebilirmiş kendini..
tabi çocuğum o zaman pek anlamadım, biz de beklemeye koyulduk, sonra harbiden de yarım saat sonra ufuk çizgisine yakın bir yerden denizin içinden bir şey kabarmasın mı. altımıza sıçtık afedersin, eve kadar koşmuştuk la.
işte uludağ sözlük sakinleri, aranızda van gölü canavarı görmüş bir yazar var, ne kadar şanslısınız lan.
--spoiler--
Van gölünde bir canavar olduğuna dair iddialar ilk olarak 1997 senesi civarlarında patlak verdi. Daha sonra neler olduğunu zaten hepiniz biliyorsunuz. Meğer daha öncesinde de gölde canavar görülürmüş ama ne hikmetse bir kişi çıkıp insanları meseleye odaklayana dek kimsenin çıtı çıkmamıştı. Ünal Kozak'ın çektiği video kaydı gayet net ve Ness gölü canavarına oranlarsak gerçek olamayacak kadar açıktı. Cambridge Üniversitesi'nden dünyaca ünlü su altı biyolojisti Jacques Cousteau bu görüntüleri gördükten sonra gölde bir araştırma yapmak üzere Van'a gelmişti. Bütün bu gelişmeler neticesinde Van gölü turist akınına uğradı. Eline kamerasını alan amatörler canavar avına çıktılar ama mevcut video kaydından başka kayıtlar yapılamadı.
Bütün bu olanlar Van'ın gelişmekte olan bir yöre olduğuna ve bu sebeple yöre halkının turizmi canlandırmak amacıyla böyle bir hikayeye başvurduğuna bağlandı ve Van gölü canavarı hikayesi başladıktan kısa zaman sonra bitti. Bunun gerçektende yöre halkı tarafından bölgeyi maddi açıdan kalkındırmak amacıyla yapılmış bir iddia olduğu doğru olabilir tabi ki. Bunun doğru olduğunu düşünürsek olayı burada kapatmak da mantıklıdır. Ama ya değilse? Ya bu gölde gerçektende bizim bilmediğimiz türden bir yaratık yaşıyorsa? Ben ona canavar demek istemiyorum, çünkü canavar denince hurafe görüntüsü alıyor. Pekala bizim varlığından haberdar olmadığımız bir tür yaratık olabilir. Varlığını bilmediğimiz nice türler olduğuna şahsen inanıyorum. Görüştüğüm 60-65 yaşlarında bir Van'lı da bana o gölde çocukluğundan beri garip şeylerle karşılaştığını anlattı ancak su yüzeyinde sadece birkaç kez seçebildiğini ve bunlarda da pek az bir kısmının sadece bir karaltı olarak görüldüğünü söyledi. Ama o gölde görülen her ne ise bunun göl civarındaki sebzeleri yiyip göle girerek ve (affedersiniz) gaz çıkararak suyu yüzeyden havaya doğru püskürten bir büyükbaş hayvan olmadığı konusunda o da bende hemfikiriz. Medyada civar köylülerle yapılan görüşmelerde bazıları bunu iddia etmişti hatırlarsanız. "Şimdi sen bütün bir yazıyı tek bir kişinin anlattıklarının üstüne mi kuracaksın?" derseniz, tabi ki hayır. Bahsetmeyeceğim bile. Araştırmalarım sonucu tarihin buram buram bu yaratık koktuğunu fark ettim, ilerleyen sayfalarda size bunu anlatacağım.
Van gölü çevresinde yerleşik hayata geçen, bir başka deyişle gölün ilk sahipleri diyebileceğimiz medeniyet Urartular. Urartu medeniyeti M.Ö. 860 yılında ilk kralları olan "Aramu" liderliğinde ortaya çıktı. Van gölünün o zamanlar ki hali tam bir cennetmiş. Hemen her çeşit ağacın çevrelediği, dağların muhteşem bir uyumla göle yansıması ve birde Urartu medeniyetinin görkemi eklenince cennetin yeryüzündeki büyükelçiliği diyebiliriz.
--spoiler--
ayrıca;
--spoiler--
hz. ali yaşarken o zaman anadolu' dan gelen kişiler van' da bir canavarın terör estirdiğini söylüyorlar. belli bir süre sonra o kadar çok bahsedilmeye başlanıyor ki bu canavardan hz. ali yardım için van' a gidiyor.yaninda 4 kisi ile agri daginin dibine gidiyor ve canavari orada goruyor.gorudugunde cok korkuyor ama canavari magaranin girisinde yakalayip savastiktan sonra olduruyor.ama son anda farkediyorki baska bir tane daha var.hz.ali o an hemen magaranin girisinde secde edip namaz kiliyor ve magaranin girisi yikiliyor.bu olaydan sonra oldurdugu canavarin kemiklerini o yorenin halkina hediye ediyor.hjalkta o kemikleri alip o civardanki bi kaleye koyuyor.soylenildigi kadariyla timurun o kaleyi kusattiginda kemklerin cogu parcalanmis ve calinmis.ve son soylenilen ise disi canavarin o magara icinde oldugu ve biraktigi tek yumurtanin buyuyerek gunumuze kadar gelmis van golu canavari oldugu.
Kaynak: Murat Bardakci
Hürriyet Tarih
valla ben bu canavarin varligina inaniyorum.neden derseniz en buyuk kanit evliya celebini seyahat nagmesi.ordada bu canavarin oldugunu yaziyor.