onlarca projektör ile duvarlara slayt show tarzı tanıtım yapılmaktadır. görsel show olarak ve resimlerin ayrıntılarının büyütülmüş olarak görebilmek oldukça etkileyici. fakat bilet ücretleri abartıdır. 8 lira ögrenci, 15 lira tam bilet için kesilmektedir. 17 milyon dolarlık film için bile 14 lira isteniyor. yuh diyorum.
çocuklar ve güzel sanatlara meraklılar için güzel bir sergi. abdi ibrahim sağolsun bizi unutmamış, davetiye göndermiş. bizde taaa anadolu yakasından kalktıp geldik. davetiyede saat vardı, biz o vakitten önce gelmiştik. görevliler ise hayatlarında ilk defa davetiye görüyormuş gibi bize bakıyorlardı. dedim siz benim kim olduğumu biliyor musunuz, ben hollanda'da yaşarken van gogh museum benden sorulurdu. öyle demedim tabi ki, hatta hiçbir şey demedim. avrupa görmüş adamız nihayetinde, saatinde gelmeniz lazım deseler plan hemen hazır: galata kulesine çıkacağız, sonrasında karaköy'deki kamp malzemesi satan dükkanları gezip yani istanbul alive olup geri geleceğiz. neden sonra "tamam dediler, girebilirsiniz". görevli elimizde ki davetiyeleri, yırtmadan aldı. türk olduğumuz için hemen işkillendik, ulan saat 2'de kokteyl mi vardı acaba dedik, sanırım öyleydi ama kim takar abdi ibrahim'i deyip daldık içeri.
ana salon gayet ferahtı ama orjinal bir tane bile tablo yoktu, olsundu, orjinalleri olsa bu kadar rahat foto çekemezdik. sonra girdik karanlık odaya. öncelikle reklamlardaki ile alakası yok ortamın. olay şu: çok güzel müzikler eşliğinde resimler duvarlara, yerlerdeki ekranlara yansıtılıyor. ha güzel mi, güzel. özellikle güzel sanatlar meraklıları ve çocuklar için bence kaçırılmaması gereken bir sergi. neyse iki tur izleyip, müziğe ve renklere doyup, çıktık.
bilete vermediğimiz parayı da emeğe saygı diyerek hediyelik eşyalara yatırdık ve çocuklar gibi şen bir şekilde fatih'e kebap yemeye gittik!
orjinal tablo bulunmamaktadır. yansıtma olayı güzel de inceleme fırsatı pek sunmuyor. 1 saate yakın orada kalıp bi kaç kez aynı seyleri görerek ancak zevk alınabilir.
O kadar erteledik ki gitmeyi; zamanımız neredeyse kalmamıştı. 1 Mayıs'ta iki saatimizi Van Gogh Alive'a ayırdık. Girmeden önce baktım Foursquare'de bir sürü DÜŞ KIRIKLIĞI comment'i var; eyvah! Ama benim için de kızlarım için de (Biri 12 diğeri 9 yaşında) düş kırıklığı olmadı: Aksine, güzel bir deneyim.
Bir kere Gogh'un tablolarının hepsi KÜÇÜK BOYUTLU. O tabloların orijinalleri, çevrenizi kuşatmıyor; sizi içine almıyor.
Alive, resmi 'deneyimleme' imkanı vermiş; iddia ettikleri gibi. Müzik, Van Gogh'un güncesinden notlar ve karanlık bir ortamda devasa büyütülmüş resimler; insana, 'belli bir kurgusu olan keyifli bir film izlemişsiniz' tadı veriyor.
16 ekim- 3 ocak tarihleri arasında ankara cer modernde olacak sergi. pardon dediği gibi bir sergi değil ötesi. Van GoghAlive, dev ekranlar, duvarlar, kolonlar, zemin ve hatta tavanı kaplayan 3000den fazla dev boyuttaki Van Gogh görseliyle, ziyaretçilerine geleneksel müze ziyaretlerinde bildiklerini unutturarak sanatla olan bağlarını değiştiriyor. Van Gogh Alive, ışık, renk ve seslerin etkileyici uyumunu kullanarak duyuları uyarırken, bir serginin nasıl olabileceğine dair oluşan tüm düşüncelere meydan okuyor diyor tanıtımında. o zaman ne diyoruz gelse de gitsek. az kaldı zati.
yine van gogh'a ait sözlerle ve arkadaki fon müziğiyle, tabloların görkemi birleşince insanı düşündüren bir sergi olmuş. her tablonun ayrı bir hikayesinin oluşu ve sergilenen ortamın atmosferiyle düşsel bir yolculuğa çıkmanız mümkün. ankara'da yaşayıp da ocak ayına kadar bu yolculuğa dahil olmayan kalmasın derim ben.
--spoiler--
Sözcüklerin hiçbir şey ifade etmediğini düşünen birçok kişi, özellikle birçok yoldaşımız var. Tam tersine bir şeyi söylemek, en az resmetmek kadar zor ve ilginç değil mi?
--spoiler--
--spoiler--
içimde büyük bir ateş yanıyor, fakat kimse ateşin başında ısınmak için gelmiyor ve yanından geçenler sadece dumanı görüyor.
--spoiler--
ve şu söz:
Sizi olgunlaştıran ve size daha derin bir anlam veren nesnelere uzun süre bakmaktır.
bundan ötürü olsa gerek fotoğraf çekerken ve çektiğim nesnelere farklı anlamlar katma çabasıyla onlara bakarken; kendimi daha olgun düşünüyor hissediyorum.