van ercişli hasan abinin hikayesi

    1.
  1. izmir kordon çimlerine oturduk dün akşam, şişe birayı çakmakla saniyesinde açan bir yazar arkadaşla beraber. bu yazarı sizler de tanıyorsunuz yazının sonunda dipnot olarak söyleyecem. şişe biraları gören hasan abi yanımıza yaklaştı, biralar bitince boşları ona verip vermeyeceğimizi sordu, verebileceğimizi ama bitmediğini belirterek gönderdik.

    2 dakika sonra yine geldi yanımıza oturdu ve açıklaması şu oldu; yanlış anlamayın biranızın bitmesini bekliyorum, eğer beklemezsem başkası gelip alabilir şişeleri!
    muhabbet etmeye başladık hasan abiyle,
    muhabbet dediğime bakmayın adeta röportaj oldu;

    -abi sen şimdi yaklaşık 15 dakika bizi bekleyeceksin, çok mu para kazanıyorsun bu şişelerden? topu topu 2 şişe sonuçta.
    +tanesini 150 kuruştan satıyorum ama allah'a şükür yine de.

    -günde kaç tane satıyorsun peki?
    +40 50 civarı, yani 7 bilemedin en fazla 10 tl alıyorum günde!

    -bu para ailene yetiyor mu peki?
    +ailem yok ki, memlekette bir kız kardeşim bir de amcam var o kadar.

    -nerelisin abi?
    +van erciş.

    -neden geldin buraya?
    +parasızdım, kimseye bir şey söylemeden çıktım 1 ay önce, iş yok ne yapayım öyle işte.

    -burada nerede kalıyorsun peki?
    +valla bir kaç gün basmane'de kaldım, ama bulunduğum yerde esrar içiliyordu, kavgalar felan çıkıyordu belaya bulaşmamak için bıraktım orayı, bir kaç gün burada çimlerin üzerinde yattım sabah kalktığımda her yerim donmuş oluyordu, ben de allah'a sığındım!

    -allah'a sığındım derken?
    +caminin kapı girişinde yatıyorum(gülüyor). yine de çok şükür.

    -yaş kaç abi senin?
    +30 yaşındayım ben, genç gösteriyorum değilmi?

    -yok normal yaşını gösteriyorsun. sigara içiyormusun?
    +hayatımda hiç kullanmadım, ne içki ne sigara! sağol yine de.

    -abi sen ne yeyip ne içiyorsun peki?
    +valla 2 milyona çorba içiyorum gece işim bitince, sabah da bir simit yetiyor bana.

    o sırada arkada oturanların bira şişelerini farkediyor aniden kalkıyor kimseye kaptırmamak için, rızkının peşinden!
    tekrar geliyor; 1 şişemiz daha oldu gençler. - allah bereket versin abi
    yine o esna da telefondan kısık bir sesle çalan parçaya eşlik ederek derin bir of çekiyor;
    anlıyoruz ki derin bir aşk acısı var içinde;
    -sevgilin varmıydı?
    +vardı, seviyorduk birbirimizi ama vermediler, şimdi evlenmiş bir çocuğu varmış allah yolunu açık etsin.

    -bazen soruyormusun kendine; neden ben böyleyim diye?
    +ilk başlarda evet sorguluyordum bazı şeyleri, fakat günün birinde sakat bir genç adam gördüm, yürüyemiyordu, konuşamıyordu, hiç bir şey yapamıyordu. onu gördükten sonra dedim ki kendi kendime; allah'ım şükürler olsun. bir daha da kimseyle karşılaştırmadım kendimi, onların dünyası onlara, benim dünyam bana dedim her seferinde.

    -allah yardımcın olsun. peki abi izmir'in yaz ayında bu işle idare edebilirsin ama kışın ne yapacaksın?
    cevap ona yakışan nitelikteydi;

    +allah büyük.

    bira şişelerini verdik, bizimle işi bittikten sonra müsade isteyerek kalktı ve kalabalığın içinde kayboldu, gitti.

    bu haline bile şükreden bir insan var bu yazıda,

    hakikaten samimi bir adam var bu yazıda,

    kendi şükürsüzlüğüm de boğuldum,

    moonlight sonata şahittir bu yazıya...

    not; abinin diksiyonunun düzeltilmiş şeklidir.
    73 ...
  2. 3.
  3. dogruluna supheyle yaklasilmasi gereken hikayedir.

    kordon cimler, yakin bir arkadasla icmeler.. bos bira sisesi toplayan bir abim, mardinli, geldi... dedik, 2 dakka dur hemen verelim, hizli hizli icmeye basladik, fazla bir seyde yoktu zaten.. sorduk;

    -nerelisin
    +mardin'liyim..
    -abim yanlis anlama ama, hani senin yasamin bize cok uzak, goruyoruz ki cok zor ama, ayip olmazsa soracagim, nerde kalirsin ne edersin niye geldin buralara ?
    +vallahi kardesim sorma, bizim mardin'de ne is var ne bir sey, aclik, kuraklik, geldik is var diye, tam 5 yil once, 2 yil once de ailemi aldim yanima, calistik didindik, insaat, toplayicilik, cop ne olursa.. hatta ev bile yaptiydik, kondu, kucuk bir sey, ama yasiyordum iste..
    (icilen sigaradan bir tek uzatilir, icmem hareketi yapar, devam eder)
    +belediye geldi onu yikti, e onlarda hakli ama biz de evsiz kaldik, simdi sokaklarda,
    -hadi ya, gecmis olsun abim, buyur bir firt bira cek ? ya da gel otur bizimle bir bira ic buyur..
    +yok canina kurban oldugum, sen sag olasin, ama bira da yok sigara da, sagolasin. bir allah'imiz var bizim..
    -peki abim sen bilirsin..

    biralar bitmistir, boslar verilir, mardinli amcam gider, lakin ki olay simdi baslamaktadir.

    yeni biralar acilmistir, komiklikler, sakalar, muhabbet; mis.. cigdem satan bir cocuk gelir

    -cekirdek verem mi abi ?
    +kabak ver bi liralik.
    -peki abi.
    +nerelisin sen ?
    -mardin'liyim abi.
    +hadi ya, biz de az once mardin'li bir abiyle tanistik, adi bilmemneydi*, var mi akrabalik.
    -var abi, babamin kuzeni olur.
    +hadi ya, zor durumlari valla adamin. anlatti bayaa..
    -ne dedi abi ?
    +mardin'den gelmisler 5 yil once, calismis falan, ev yapmis yikilmis, simdi sokaklarda, oyleymis.
    (guler)
    -siktirsin gitsin o, kumarda yedi butun parasini, rakiyla kaybetti esini cocugunu, kaldi boyle * gibi. babam bakar cocuklarina.
    +aa ciddi misin lan ?
    -vallaha abim ya, sulaleden de dislandi. iyiydi bunlarin durumu, izmir'e gelince bozdu, ne dini kaldi ne gecmisi. rakiyla bozdu, cigarayla bozdu abi.

    parasi verilir, 2 tek de sigara verilir. kurtce bir kac kufur ogrenilir. genc satici gonderilir. bu da boyle bir ani olarak kalir.
    5 ...
  4. 4.
  5. okuyunca aklıma bitlis mutkili şuayip'in hikayesini getiren hikaye...

    lisede beraber okuyorduk. eski, köklü bir lisede. bu, gariban biriydi. benim hiç olmazsa çorba param oluyordu ve zaman zaman onlara da ısmarlıyordum.

    ama şuayip ikinci sınıfta bıraktı liseyi. biraz da, sınıfın ortasında matematikçiye kafa göz dalması sebep oldu bırakmasına. mehkemeye falan verildi ve bıraktı. dekorasyon işine girdi. bildiğin işçilik yapıyordu. duvar kağıdı falan. derken bir dükkan açtığını duydum falan.

    ben liseyi bitidim, üniversiteyi bitirdim, yurdışı yurt içi maceralar derken aradan seneler geçti. hala cebimde bir çorba parasından fazlası yok. çünkü aldığım üniversite eğitimi, ticari yönümü öldürdü. bana doğru dürüst bir meslek de kazandırmadı. (pardon, çeşitli sözlüklerde ve forumlarda yazabilmek dışında.)

    neyse bugün aradı şuayip beni. izimi bulmuş, telefonumu bulmuş. aradan 20 seneye yakın zaman geçmiş. adresini verdi. işim de yoktu. gittim. ne göreyim. bilmem ne holding ve onun patronu şuayip bey. iki saat bekletti. sonra görüştük. dekorasyon mazlzemeleri falan derken büyütmüş işi. çin'den ithalat yapıyormuş. almanya'dan gelmiş, yarın iran'a gidecekmiş. 50 bin işçiye ekmek yediriyormuş. yanında benim gibi onlarca üniversite mezunu çalıştırıyormuş.

    ama bir çorba ısmarlamadı sonuçta. saatlerce oturdum orada aç aç. yanımda birilerine 65 bin liralık satış yaptı. midem zil çalıyor. kaçtım oradan. bir büfeye dalıp bir sosisli götürdüm, rengim geldi.

    diyeceğim şu: van ercişli hasan abinin istikbali parlak görünüyor. olan, üniversite okuyan bizim gibi salaklara oluyor.
    5 ...
  6. 2.
  7. 9.
  8. 8.
  9. malatyalı morgan freeman ın acı hikayesiyle kiyaslanamayacak hikaye.
    1 ...
  10. 7.
  11. 6.
  12. 5.
  13. 10.
© 2025 uludağ sözlük