--spoiler--
1- sonlarına doğru eklenen bir kaç gerçek görüntü dışında tamamen animasyon olan film, gerçeklik duygusu yansıtmak bakımından kesinlikle canlı illüstrasyonlardan eksik kalmamıştır, hatta kullanılan renkler, gölgelendirme ustalıklarıyla canlı illüstrasyondan bile daha etkileyici hale gelmiş. Gene çekim konusunda bir diğer dikkat çekici özellik, animasyon yani tümden sanal oluşturulan filmde; sık sık geçen rüyalar ve sanrılar gösterilirken, bir şekilde rüyalara ve sanrılara mistik, gizemli hatta fazlasıyla etkileyici bir hava katılmış. özellikle filmin en başında yer alan "köpek çetesi" nin seyahati insanı koltuğa yapıştırabilecek kadar dehşet verici idi. Rüyalarla gerçekler arasındaki fark o kadar doğal ve belliydi ki, animasyon tekniğinin en büyük dezavantajı olan masalsı anlatımla yönetmenin hiç bir sorunu olmadığını anlıyorsunuz. Bu animasyon konusunda beni rahatsız eden tek şey ise, yapılan röpörtajların da animasyon olması dolayısıyla film akışına dikkatlice dağıtılmış da olsa bu röpörtajların hikayeden kopuk bir şekilde durması idi.
2- filmin adının da geçtiği "Beşir'le Vals" bölümü dışında * genel olarak tüm filme hakim olan tek taraflı anlatım izleyici tarafından bir günah çıkarma gibi görünebilir, ama aslında ya da bana göre filmde daha çok tarafsız bir "Biz bu katliamı nasıl yaptık? onca insana nasıl kıyıldı? insan nasıl bir varlık?" endişesi vardır. Yani yönetmen filmde daha çok insanlığın bu acımasızlığına inanamaz bir şaşkınlıkla bakmıştır, hikayeyi anlamakta kullandığı hafıza teması da bu şaşkınlığı ve kabul edilemezliği iyice vurgulamaktadır.
*şimdi gelelim bir israil askerinin devasa bir Beşir resminin altında ve sürekli ateş in altında geçirdiği, krizsel bir saldırı olan o acımasız öfke dolu vals e. Bu vals fikir olarak, başlangıç olarak filme yakışsa da görüntü olarak fazla holywood vari olmuştur. yani askerin hareketleri, bir sinir krizinden çok kahramanlık gösterisi yapmaya benzemiştir. bu sahne dolayısıyla filmden puan kırıyorum *
--spoiler--
istediğini yapan çok çok başarılı film. animasyonu izlerken bazı olaylar klasik mtv görselleriymiş gibi algılanıp güldürüyor bile ama bir yerde mutlaka rahatsız ediyor. sonunda o an rahat bir koltukta oturuyor olduğunuz için utanmanız mümkündür.
--spoiler--
1982 yılında Lübnan sınırları içinde bulunan Sabra ve Şatila Filistin mülteci kamplarında falanjistler tarafından, israil destekli yapılan katliamı anlatan animasyon film. "gerçekçi" belgesel ile "kaçış yolu" animasyonu bünyesinde birleştiren başarılı bir yapım olan Beşir'le Vals, bu katliamlar sırasında Lübnan'da israil askeri olarak bulunan bir yönetmenin, geçmişiyle hesaplaşmasını konu edinmektedir. Filmde israil askerlerinin, falanjistler tarafından gerçekleştirilen katliamlara, sessiz kalmanın ötesinde, açıkça destek verdiği işlenmektedir. Bütün bunlara rağmen yönetmenin film ile ilgili söyleşilerinde ve altın küre ödül töreninde yaptığı konuşmada, israil'in gazze saldırısına dair bir şey söylememesi eleştirilmiştir.
--spoiler--
mükemmel bir kurgu ve tüyleri diken diken eden bir son. animasyon olarak gayet başarılı ve dünyada olup bitene duyarlı her bireyin izlemesi tavsiye olunur.
filmin konusunu okuduğumda neden animasyon çekildiğine pek akıl erdirememiştim ama son sahneleri ile birlikte ne denli gerekli ve etkili olduğunu anlıyor insan. en kötü barış en iyi savaştan iyidir düsturu ile bir kere daha hümanizmin ne denli önemli olduğunu da gözler önüne sermiştir.
israilli askerlerin 1982 yılında Filistinli sivillere yönelik gerçekleştirdiği katliamı konu edinen ce 2008 Cannes Film Festivali'nde gösterilen yapım. Yönetmen Ari Folman da bu askerlerden biri olduğunu açıklamıştır.
Harika bir film ancak nedense internette bulmak hayli zor. Taramadığım torrent sitesi kalmadı, yıllar sonra zamunda'ya bile giriş yapmış oldum bu film vesilesiyle... En sonunda nerede buldum peki? Youtube'da, hem de Türkçe dublajlı haliyle... Hemen indirdim tabii, elde bulunsun.
Agalar film, "suçun büyüğü israil'de değil aslında, lübnanlı falanjistlerde." deme gayreti güdüyor gibi. Namını sabra ve şatilla katliamıyla tüm dünyaya duyuran ariel şaron'un ismi yalnızca bir cümlede üstünkörü geçiyor örneğin. Ama yine de israilli bir yönetmenin elinden çıktığını da göz önüne alınca nispeten tarafsız kalmaya, insan olmaya çalışılmış diyebilirim.
Bir de filmin son sahnesinde yıkıldığımı, uzun süredir gözyaşı kesemden dışarı çıkamayan damlaların nihayet özgürlüğüne kavuştuğunu söyleyeyim.
Dipnot: filmde adı geçen Beşir, beşir cemayel adlı Lübnanlı Hıristiyan liderdir... Keyifli seyirler dilerim.