şehrin tam göbeğinde kurtarılmış bir bölge gibi , nasıl olmuşta korunmuş burası diyor insan.
içindeyken istanbulda olduğunuzu unutuyorsunuz.
hiç dokunmadan korumak en ideali.
burası bir çoklarının iştahını kabartıyor illa.
korunmalı bir çiviye bile gerek yok.
bir dönem papağanlara ev sahipliği yapılırdı, askeriyenin yeşil alanı yıkılıp ev yapılınca,
papağan popülasyonu çok azaldı.
her ne olursa olsun, korumak lazım
bazen korumak hiç bir şey yapmayıp sadece temizlik yapmaktdır.
Bugün gittiğim ama beğenmedim değerli ve önemli koru. Burayı bu kadar mühim kılan en önemli husus istanbul'un merkezinde devasa bir koru olup en temel ihtiyacımız olan yeşilliği inanılmaz ölçüde karşılama potansiyeli. Lakin bu potansiyel korkunç bir şekilde heba ediliyor. Korunun belli bir kısmına girilemiyor her tarafı otsu bitkiler kaplamış, bir tarafında köpekler kendi bölgelerini kurmuş zaten kalanı bakımsız ve pislik içinde zaten korunun bir kısmı da yapılan binalarla yağmalanmış durumda. Bundaki en önemli pay da Üsküdar belediyesine ait. Ranta açmak istedikleri için koruyu ıssızlaştırarak değersizleştirmeye çalışıyorlar. Tabi sonrada rantla yeni rezidanslar benim bir günlük gözlemimden çıkarttığım sonuçlar bunlar umarım gelecek yıllarda bu koru hak ettiği değeri alır.
içinde Adile Sultan Kasrı ve onun içinde hababam sınıfı müzesi'nin de olduğu koru. tıpkı kuzguncuk semti gibi istanbul'un ortasındaki saklı cennet. atatürk arboretumu gibi biraz el atılsa, bakımı yapılsa daha da güzel olacak. sevdiğinizle beraber yürüyüş yapıp huzur bulabileceğiniz, çekirdek çitleyip kitap okuyabileceğiniz, ağaçlardan erik, yerden kurtlu dutumsu bir şeyler yiyebileceğiniz güzel bir yer.
hükümetimizin aldığı doğru karar ile bi köşesin cami yapmaya çalıştığı koru. koruyu korumaya çalışanlara neremizle gülsek bilmiyorum efenim.
liderimiz ve Cumhur'umuz içinde 200 yıllık tarip barındıran ve Atatürk'ünüzün kendi elleri ile diktiği ağaları çatır çatır kesti, mahkeme kararına karşı sarayını a.o.ç nin içine dikti kılınızı kıpırtdatmadınız, şimdi kalkmış kıçı kırık koruyu korumaya çalışıyorsunuz gülüyoruz sizlere götümüz ile vallahi.
normalde böyle çevre felaketlerine karşı safım her zaman belli olmuştur. fakat bu olaylarda dikkat ettiğim bir şey var ki kendi açımdan beni düşüncelere sevk etti.
korkumuzdan mıdır nedir arkadaş can her türlü kıymetli ama 3 şehidimiz varken şöyle toparlanamıyoruz.
Neyse yine; şehid anneleri de doğa ana da bir gün ağlamayı bırakırlar inşAllah.
Çocuklugum o agaclarda gecti. Ovunmeden söyluyorum. Arkadasın sevgilisinin bas harfini kazimasina yardim edip bir agaca dövme yaptım. Ama artik belki o bile yerinde yoktur.
Kel Mahmut
Hafize Ana
inek Şaban
Damat Ferit
Güdük Necmi
Hayta ismail, Kalem Şakir
Tulum Hayri, Domdom Ali
Badi Ekrem, Akil Hoca
Külyutmaz Necmi, Veysel efendi
O delirttikleri müfettiş hele
Kardeşim, ne ekipti be.
istanbulu merkez alıp, Anadoluyu öylesine gerçekçi gözlemlemiş, toplum katmanlarını öylesine muhteşem harmanlamıştı ki büyük usta Fırlaması şapşalı, şehirlisi köylüsü, doğulusu batılısı, eğitimlisi cahili, zengini fakiriyle, içinde hepimizin bulunduğu kusursuz bi Türkiye özeti yaratmıştı.
Bi tek kim yoktu?
Badem.
insanımızın kodlarını bu kadar iyi çözen, ciğerimizi bilen Rıfat Ilgaz, hepimizi tek tek tiplemelerle o sınıfa monte ederken, badem figürünü koymamıştı. Çünkü, elbette akpden önce de Müslümandı Türkiye, ama, bu kadar din tüccarı yoktu. Toplumda değer ifade edecek sayıda badem olsaydı, Hababamda yerini alırdı.
Ve, repliklerini bile ezbere bildiğimiz o efsane Hababam filmleri, Validebağ Korusunun içindeki Adile Sultan Kasrında çekilmişti. Hani şu, cami yapıcaz ayağıyla beton dikmeye çalıştıkları Validebağ Korusunda.
Çünkü aslında
Hababam sınıfına giremeyen bademin, intikamıdır Validebağ.
içinde hepimizin bulunduğu kahkahalar okuluna dahil edilmeyen tiplerin, o güzel, o neşeli hatıralarımızı yok etme duygusudur. Bize ait olanları, kendisine ait olmayanları, imha etme çabasıdır.
Mesele, ne tam olarak rant şehvetidir, ne de sırf yeşil alan düşmanlığıdır.
Mesele, rövanştır.
Çankayanın Ak Saraya dönüştürülmesi de, Validebağdır. Milli takım formasının
kırmızı-beyazdan turkuaza dönüştürülmesi de, Validebağdır. Aslan sütünün ayrana dönüştürülmesi de, Validebağdır. Osmanlıdan filan anlamazlar, sırf inat için, TCnin kaldırılması, tuğranın geri getirilmesi de, Validebağdır.
Hiç oturmadıkları inci Pastanesinin yıkılması, hiç seyretmedikleri Emek Sinemasının dükkanlaştırılması, hiç okumadıkları Fareler ve insanların sansürlenmesi, yapamadıkları heykelin ucubeleşmesi, dinlemedikleri müziğin yasaklanması, yüzemedikleri plajların haremleştirilmesi, Lemanı Uykusuzu Pengueni
dize getiremedikleri için, televizyonların penguenleştirilmesi, kendi gençliklerini
yaşayamadıkları için, gençliğin cezalandırılmasıdır, Validebağ.
iddia ediyorum
Hababam sınıfımız imam hatipte çekilseydi, bunlar camiyi yıkıp, park yapardı.
yandaşların sahip çıkmaya yanaşmadığı korudur. aynen zamanında gezi'de yaptıkları gibi... sonra iş işten geçince başlıyorlar "mesele gezi değil sen anlamadın mı?" yalanlarına... yok faiz lobisiymiş, yok bilmemne lobisiymiş, yok türbanlı bacılarının üstüne işemişler...
ey yandaşlar, bir kere de insan olun, yeşile sahip çıkın...
SOn zamanlarda yapılaşma ile gündeme gelse de aslında böyle planlar evvel eski vardı. Korunun içine yıllar önce kros koşu pisti yapıldı. Sebep belli burada koşular uluslararası müsabakalar olacak dendi. O kros pisti standartlara uygun değil ve kullanılmıyor. Yıllardır bir şekilde imara açılmaya çalışılıyor, geçen ay da otopark yapmaya kalktılar.
Şu an cami yapılmak istenen yerin 200m ötesinde cami var. Ayrıca civardaki Altunizade, Koşuyolu ve Acıbadem semtlerinde zaten pek çok cami var. O ufak alanı imara açıp orada korunun içine açılmaya çalışıyorlar. Yürütmeyi durdurma kararının parsel numarası değiştirerek arkadan dolaşıyorlar. Yarın bir gün aynı mantıkla sizin evinizi de yıkabilirler.