o beğenmediğiniz vakıf üniversitelerindeki hocaların isim ve kalitelerini duyunca devlet ünisinde asistanlardan ders almak istemeyecek cocuklardır. bu bir gerçek özeller parayı bastırıp en iyi hocaları bünyelerine aldılar.
mantıklıdır. çünkü kişi, sırf istediği bölümü kazanamadı diye olmak istemediği ama puanının yettiği bir mesleğin eğitimine senelerini harcamamıştır. Bunun yerine isteğinden vazgeçmeyerek hedefine doğru ilerlemiştir. iyi de yapmıştır. zaten mezun olup çalışmaya başladıktan bir kaç yıl sonra ödediği paranın karşılığını fazlasıyla alır.
Bazen zorunluluklar getirir sizi bu duruma, sizi hayata bağlayan tek şey bir avukatlık ruhsatı olabilir. Ve fütursuzca bitirdiğin 2 üniversiteyi, askerliği çöpe atıp, çıkmazlar içinde araştırmaya başlarsın, ulan hangisi en ucuz, hangisi devamsızlığa tahammüllü, hangisinde en az kasıyorlar diye.
Varsa bilgisi olan, gelsin bi yardım etsin. Çok kolay öyle "zengin piçleri yeaaa" demek.
Öyle değil işte.
eleştirilen kısım birisinin sırf babası zengin diye sizin çabaladığınız halde %100 garantisi olmayan bir şeye oturduğu yerden sahip olması ise haklı bir eleştiridir, ancak bu sadece üniversitelere ait bir problem değil hayatın her alınında olan bir gerçektir. gelirin düşüklüğü ve dağılımının adaletsiz olduğu bütün ülkelerde görülülen ve görülecek bir durumdur.
bunun çözümü de parası olanın imkanlarını kısıtlayıp fakirleşmesini istemek değil, bu duruma izin verenlerden hesap sorup refah düzeyini artırmaktır. ucuz işçi cennetine dönen ülkemde "ne güzel herkesin işi var" deyip karın tokluğuna çalışan et yığınları olmamıza sevinip sonra bu durumu eleştirmek salakçadır.
ayrıca özel üniversiteler hakkında çok bilgim yok, parayı sayan herkes geçiyor mu bilmiyorum ancak öyle bile olsa ne kadar eleştirilebilir ki? ülke'de adı bilinmeyen yerler üniversite ile doldu, dandiri bir üniversitenin herhangi bir bölümündeki bir kişinin öğrendikleri ve geçtiği sınavlar ege, odtü, itü, hacet... vb. gibi büyük üniversitelerle bir mi? o dandiri üniversitelerden ortalama ile mezun olanlar çoğu büyük üniversiteden sınırda mezun olanların yarısı kadar bilgiye sahip değildir eminim ki.
yani sanki devlet üniversitelerinden farklı ünvan veriyorlarmış gibi gidip de "özel'de parayı basan geçiyor" diye eleştirmek çok mantıklı değil.
bu durumun yaşandığı sistemi eleştiriyor olmakla birlikte o özel üniversitelerde alınan eğitimden sonra sınavlarını geçen en mal adamlar bile yurdumun s.kko üniversitelerinden birisini alnının teri ile bitirmiş birisinden daha bilgili ve donanımlı olacaktır. diploma'da bu anlamı taşır zaten, gereken bilgiye sahip olunduğu anlamını.
bir şeye ortasından itiraz etmek yersizdir. birilerinin vakıf üniversitelerinde parasıyla okuması bir sonuçtur. sorun kapitalizmdir. kapitalizmin her şeyini kabul ediyorsa insanoğlu ve temeli olan adaletsizlik kavramına çemkiriyorsa o iş olmaz derim hocam.
tanım: kapitalist sistemde gayet doğal olan adaletsiz durum
parasından dolayı vakıf üniversitelerine gidemeyen, devlet üniversitesinde okumak isteyen öğrencilerin şikayet etmemesi gereken durum.çünkü malum kişi vakıf üniversitesine giderek sizin devlet üniversitesindeki kontenjanınızı doldurmuyor ve bu maddi durumu vakif üniversitesi'nde okumaya yeterli olmayan öğrencilerin yani bizleri lehine olan bir durum.
bir de nedense bu öğrencilerin içler acısı bir kuyruk acısı vardır ki; ben bugüne kadar vakıf üniversitesine gidipte evet ben basıyorum parayı okuyorum diyen görmedim. gittikleri ticarethanenin nedense hep yüzde elli devlet üniversitesi olduğunu savunurlar; yahut bağır bağır bir vakıf üniversitesiyse çok zor olduğunu savunurlar. ulan biz çift diploma alalım madem sizinki zorsa. yüzlerce embesilin olduğu bir sınıfa ne kadar zor sorabilirler. he en fazla zor sorarlar; o da yaz okuluna kalında biraz daha yolalım ek dersten bıdı bıdıdan diye. he neden bu kadar sert davranıyorum; çünkü o okullarda arabanın modeliyle insan yargılandığını gördüm, burslu öğrencilerin ter kokusuyla alay edildiğini de gördüm. barajı geçenin burslu alındığını da gördüm. eşşeğe altın semer takılmış halini gördüm anlayacağınız. o yüzden aynı diplomanın verilmesine kesinlikle karşıyım. biz gerizekalımıyız bunca sene çalış didin devlet üniversitesine girdik. aynı ünvanı tabi ki taşımak istemem.
paralı okuyanların hepsi hak etmediğinden okuyor gibi bir genelleme yapmak yanlış olur. üniversite sınavları zekayı değil, programlı çalışmayı gerektirir. her insan, hayatının bilmem kaç senesini bu sınava adayıp programlı çalışacak diye bir şey yoktur. sınavdan aldığı sonuç gereği hayatını zehir etmek istemez, şayet parası varsa, istediği bölümü okur, istediği mesleği seçer. şans mıdır? şanstır. haksızlık mıdır? tartışılır.
devlet üniversitelerinde hukuk okuyanlardan pek bir farkı olmayan kişilerdir. hatta aldıkları eğitim kalitesi daha yüksektir. bilgi, koç, tobb, istanbul ticaret üniversitesi ve beykent üniversitesi bu kategori içerisinde yer almaktadır.
bu nasıl adalet dedirten olaydır. ben kendimi yiyip bitireyim çalışayım kazanayım. o adam dersle alakası olmadığı halde sırf babasının parası var diye üniversiteye girer. bide artistlik yapan tipleri yok mudur bunların boğazlayasım gelir onları! biri ders çalışıyorken diğeri sağda solda sürtüp yine babasının parasıyla artistlik yapıyordu. ama sonunda ne oluyor ikiside aynı yere giriyor. adalet bu işte!
babasının parasıyla okuduğu halde sorumluluk sahibi çalışkan insanlar yok mu? var tabi. onlara da saygım sonsuz. çalışkan biridi iyidir hoştur ama bi şekilde istediği bölüme girememişse babasının parasıyla özel okula gitmiştir. ancak kitap yüzü açmayan o insanları üniversitelerde görmek ağrıma gidiyor. üniversite gençliği sınıfına girmeyi haketmeyen insanlar var malesef.
benimde aşırı nefret beslediğim durum.
o yüzden burslu yazacağım bölümleri bile yazmadım sırf özel diye. adaletsizliktir başka açıklaması yok.
sonra bir de bunlar çıkar bizim kasa kasa girdiğimiz, zar zor bitirdiğimiz sırf bir işe girmek umuduyla çalışıp mezun olduğumuz bölümlerin baba parasıyla(o yok ders çalıştılara da inanmıyorum adam dersten kalıyor veriyor parayı dersi alıyor tekrar en son zaten geçiyor) diplomasını alıp yine baba kıyağıyla bizim olmamız gereken işe girerler. haksızlık!
sadece hukuk değil, bütün bölümler için garip bir adaletsizlik söz konusudur. sayısal öğrencilerinin iyi olanları tıp ya da boğaziçi, odtü ister genellikle. tm'de de üniversiteler aynı, tıpın alternatifi hukuktur. bir sene çalışıp da sınavda emeklerinin karşılığını alamayanlar çok kararlıysalar bir yıl daha bütün o sıkıntıları çekmeye hazırdırlar. ama diğer tarafta baba parası yiyecekler değil 2 sene sıkıntıya girmek, lise son sınıfta doğru düzgün kitap yüzü görmezler bile. bizzat tanıdıklarım da var ve kimseyi suçlayamıyor insan. sistem bu çünkü, kimsenin elinde değil.
oda arkadaşımın içinde bulunduğu eylem. okul bitene kadar ödediği paraları kaç sene çalışıp geri kazanacak merak ediyorum. not: yaz okullarındaki ücreti hesaba katmıyorum bile.
benim de çok içten nefret duyduğum gerçektir. ne yazık ki adaletsizliğin somut bir örneği. sadece hukuk da değil, genel olarak tüm burssuz okuyan özel okul öğrencilerine karşı aynı durum söz konusudur. bir bilkentli ile olan diyaloğum:
- sizin okulda fizik kantini var ya, ben sıkılınca oraya geliyorum, iyi oluyor.
- sıkılınca bizim okula geliyorsun? onca yol sorun olmuyor mu?
- yok benim arabam var.
- peki okula girerken sorun olmuyor mu?
- yok ya, sticker aldım ben. (kampüse girebilmek için arabanızda öğrenci stickerı olması gereklidir. fiyatı da dönemlik veya yıllık 400 TL.)
özel okumalarının yanında, bizim meslek sahibi olma korkusuyla geçirdiğimiz yılları, keyfi harcayan ve nakit & vakit bolluğundan yapacak bir şey bulamayıp sıkılan insanlardır.