15-37 ayetlerinde, "altınlarla, mücevherlerle bezenmiş tahtlarda otururlar... beğendikleri meyvelerden, kuş etlerinden sunulur onlara ve onlara karagözlü huriler de vardır ki, sanki haznelerde saklanmış inciler... onları kız oğlankız olarak halkettik, cilveli, şirin sözlü... ve onlara yaşıt kıldık" der.
56: "sizi biz yarattık, artık inansanıza!"
57: "akıttığınız meniyi düşündünüz mü?"
58: "onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa biz miyiz yaratan?"
63: "ektiğiniz tohumu düşündünüz mü?"
64: "onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa biz miyiz bitiren?"
68: "içtiğiniz suyu düşündünüz mü?"
69: "onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa biz miyiz indiren?"
71: "tutuşturmakta olduğunuz ateşi düşündünüz mü?"
72: "onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa biz miyiz yaratan?"
12. Onlar, Naîm cennetlerindedirler.
13-14. Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir.
15-16. Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
17-18-19-20-21. Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.
22-23. Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.
24. (Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)
25. Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.
26. Sadece "selâm!", "selâm!" sözünü işitirler.
''yer şiddetle sarsıldığı, dağlar parçalandığı, dağılıp toz duman haline geldiği, ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman, sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar!''