versusluk bir durum yokmuş gibi geldi başta ama dikkat edince bayağı farklı gazeteler. vakite baktığımızda kendini islamın gür sesi olarak tanımlıyor ve şeriat istediğini açıkça, çekinmeden belirtme cesaretine sahip köşe yazarları var. bu, katılmasam da samimi bir tavır. kalabalığa, sayıya önem vermiyorlar. okurlarsa ekime okumazlarsa sikime gibi yaklaşıyorlar ve taviz vermiyorlar.
öte yandan zaman gazetesi ılımlı islam diye tayt giydirilmiş bir islam anlayışını her türlü yolu mübah görerek, çeşitli kurumlara sızarak, bu yolda büyük sermaye gruplarıyla ortak hareket ederek dayatmaya çalışıyorlar. sayıya çok önem veriyorlar. nicelik herşeyleri olmuş artık. bir cemaat evinde herkes zaman gazetesine üye yapılıyor ama eve sadece bir gazete geliyor. o da okunmuyor. sofra bezi olarak kullanılıyor. gazetesiyle övünen bir zaman alıcısının(okuyucu değil) öncelikle ön plana çıkarttığı durum gazetenin kağıdının çok güzel olması, dizgisi, falanı filanı... yani içerik önemli değil onun için. zaten satan için de bu o kadar önemli değil. yeter ki gazete çok satılıyormuş gibi görünsün. güce tapan insanlar silsilesi daha da genişlesin.
zaman gazetesinin sahiplerinin kim oldukları belli iken vakit gazetsinin kimler tarafından çıkarıldığı, hangi gruba-cemaate-tarikata bağlı olduğu belli değildir. bugüne kadar kapatılan partilerin kapatma davalarına vakit gazetesinin haberleri, eylemleri konu olmuşken, zaman gazetesinin böyle işlere adı karışmamıştır. tamamen bir kurgu olan "danıştay saldırısı" olayında vakit gazetesi operasyonda yerini sağlam bir şekilde almıştır. nasıl ki "türk solu" isimli dergiyi gerçek solcular sol olarak kabul etmiyorsa gerçek dindarlarda vakit gazetesinin dine ve dindara çalıştığını kabul etmezler. çıkarılan her sanal gündemde bu gazete çorbaya tuz ilave ederek "derin" saflarda olduğunu belli etmiştir.