Kur'an-ı Kerim'in 56. suresidir.Mekke döneminde inmiştir. 96 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen el-vâkıa kelimesinden almıştır. Vâkıa, gerçekleşen, meydana gelen olay demektir. Burada kıyameti ifade etmektedir. Sûrede başlıca, kıyametin kopmasından önceki ve sonraki dehşetli haller ve insanların amellerine göre içinde yer alacağı gruplar konu edilmektedir.
Hadîs-i serîflerde buyuruldu ki:
;Her kim, Vâkia sûresini her gece bir defa okumayi âdet haline getirirse, ömründe fakirlik görmez.
Vâkia sûresi zenginlik sûresidir. Onu okuyunuz ve kadinlariniza ve çocuklariniza ögretiniz.
Abdullah b. Mesûd'u, ölüm hastaliginda ziyâret eden Hz. Osman (r.a): "Sana bir bagista bulunulmasini emredeyim mi?" dedi. Abdullah, buna ihtiyaci olmadigini söyledi. Hz. Osman; "Senden sonra kizlarina kalir" dedi. O zaman Abdullah onu su cevabi verdi: "Sen kizlarimdan korkma. Ben onlara Vâkia sûresini okumalarini emrettim." Ben, Peygamber (s.a.s)'in söyle dedigini isitmistim:
"Her kim her gece Vâkia sûresini okursa, ona fakirlik dokunmaz"
(Ibn Kesir, Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim, Beyrut 1969, IV, 282)
Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
l.Vakıa (kesin bir gerçek olan kıyamet) vuku bulduğu zaman,
2.Onun vukuuna (gerçekleşmesine artık) yalan diyecek yoktur.
3.O aşağılatıcı, yücelticidir.
4.Yer, şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı,
5.Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı,
6.Derken toz duman halinde dağılıp-savrulduğu,
7.Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman;
8.işte o "Ashab-ı Meymene", ne (kutludur o) "Ashab-ı Meymene".
9."Ashab-ı Meş'eme" ne (mutsuz ve uğursuzdur o) "Ashab-ı Meş'eme".
10.Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir.
11.işte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır.
12.Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde;
13.Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,
14.Birazı da sonrakilerden.
15.'Özenle işlenmiş mücevher' tahtlar üzerindedirler.
16.Karşılıklı yaslanmışlardır.
17.Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır;
18.Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler,
19.Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir.
20.Arzulayıp-seçecekleri meyveler,
21.Canlarının çektiği kuş eti.
22.Ve iri gözlü huriler,
23.Sanki saklı inciler gibi;
24.Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur);
25.Orada, ne 'saçma ve boş bir söz' işitirler, ne günaha sokma.
26.Yalnızca bir söz (işitirler:) "Selam, selam."
27."Ashab-ı Yemin", ne (kutludur o) "Ashab-ı Yemin."
28.Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları),
29.Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları,
30.Yayılıp-uzanmış gölgeler,
31.Durmaksızın akan su(lar);
32.Ve (daha) birçok meyveler arasında,
33.Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler).
34.Yükseklere-kurulmuş döşekler (sedirler).
35.Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık.
36.Onları hep bakireler olarak kıldık,
37.Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt,
38."Ashab-ı Yemin" olanlar için.
39.(Bunların) Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,
40. Birçoğu da sonrakilerdendir.
41."Ashab-ı Şimal", ne (mutsuzdur o) "Ashab-ı Şimal."
42.Hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su,
43.Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler.
44.Ki o, ne serindir, ne ferahlatıcı (kerim).
45.Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
46.Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı.
47.Ve derlerdi ki: "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"
48."Önceden gelip-geçmiş atalarımız da mı?"
49.De ki: "Şüphesiz, öncekiler de ve sonrakiler de."
50."Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."
51.Sonra gerçekten siz, ey sapık olan yalanlayıcılar,
52.Şüphesiz zakkum olan bir ağaçtan yiyeceksiniz.
53.Böylece karınları(nızı) ondan dolduracaksınız.
54.Onun üzerine de alabildiğine kaynar sudan içeceksiniz.
55.Üstelik 'içtikçe susayan hasta develerin' içişi gibi içeceksiniz.
56.işte bu, onların din (hesap ve ceza) gününde şölenleridir.
57.Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz?
58.Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü?
59.Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa Yaratıcı Biz miyiz?
60.Sizin aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilmiş değildir;
61.(Yerinize) Benzerlerinizi getirip-değiştirme ve sizi şimdi bilemeyeceğiniz bir şekilde-inşa etme konusunda.
62. Andolsun, ilk inşa (yaratma)yı bildiniz; ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi?
63.Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü?
64.Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz?
65.Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız.
66.(Şöyle de sızlanırdınız:) "Doğrusu biz, ağır bir borç altına girip-zorlandık."
67."Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık."
68.Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü?
69.Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz?
70.Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi?
71.Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü?
72.Onun ağacını sizler mi inşa ettiniz (yarattınız), yoksa onu inşa eden Biz miyiz?
73.Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
74.Şu halde büyük Rabbini ismiyle tesbih et.
75.Hayır, yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim.
76.Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir.
77.Elbette bu, bir Kur'an-ı Kerim'dir.
78.Saklanmış-korunmuş bir Kitap'ta (yazılı)dır.
79.Ona, temizlenip-arınmış olanlardan başkası dokunamaz.
80.Alemlerin Rabbinden indirilmedir.
81.Şimdi siz bu sözü mü hor görüp-küçümsüyorsunuz?
82.Ve rızkınızı (Kur'an'dan yararlanma nimetini bırakıp onu) mutlaka yalan saymaktan ibaret mi kılıyorsunuz?
83.Hele can boğaza gelip dayandığında,
84.Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz,
85.Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz
86.işte o vakit, eğer ceza görmeyecek iseniz,
87.Eğer doğru söylüyorsanız, onu, (çıkmakta olan canı) geri çevirsenize.
88.Eğer o (ölecek kişi), yakın kılınan (mukarreb olan)lardan ise,
89.Bu durumda rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur).
90.Ve eğer "Ashab-ı Yemin"den ise,
91.Artık, "Ashab-ı Yemin"den selam sana.
92.Ve eğer o, yalanlayan sapıklardan ise,
93.Artık (onun için) alabildiğine kaynar sudan bir şölen vardır.
94.Ve çılgınca yanan ateşe bir atılma da.
95.Şüphesiz bu, kesin bilgi ifade eden bir gerçektir (Hakku'l-Yakin).
96.Öyleyse büyük Rabbini ismiyle tesbih et.
65.Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız. , diyor ! neden dilemiyolar ? ve neden her yerde ''biz yaptık , biz istedik...'' diyolar. 35.Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık. , 59.Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa Yaratıcı Biz miyiz? v.b.
42. [Onlar,] kavurucu rüzgarlar ve yakıcı bir ümitsizlik içinde 18 [bulacaklar kendilerini],
43. ve siyah duman gölgesinde,
44. ne serinleten, ne de rahatlatan [bir gölge].
45. Çünkü, geçmişte onlar kendilerini tamamen hazlara kaptırmışlardı, 19
46. çirkin günahlar işlemekte inat ediyorlardı,
47. ve diyorlardı ki: “Ne Yani! Biz ölüp de toz ve kemik yığını haline geldikten sonra mı diriltileceğiz yeniden?
48. Ve eski atalarımız da mı?”
49. De ki: “Daha önce yaşamış olanlar da, sonrakiler de
50. [yalnızca Allah tarafından] bilinen bir Gün'ün belirlenmiş olan bir vaktinde bir araya getirilecekler:
51. ve o zaman, siz ey yoldan sapmış ve hakikati yalanlamış olanlar,
52. siz kesinlikle ağulu meyve ağacından 20 tadacaksınız,
53. ve karnınızı onunla dolduracaksınız,
54. ve yakıcı ümitsizliği (yudum yudum) içeceksiniz,
55. doymak bilmez susuz develerin içişi gibi içeceksiniz!”
56. Hesap Günü onların karşılanışı işte böyle olacak!
57. SiZi YARATAN Biziz, [ey insanlar:] öyleyse neden hakikati kabul etmezsiniz?
58. Attığınız o [tohum]u hiç düşündünüz mü? 21
59. Onu yaratan siz misi-niz, yoksa Biz miyiz onun yaratılışının kaynağı?
60. Ölümün sizin aranızda [her zaman geçerli] olmasını emrettik: ama hiçbir şey Bizi alıkoyamaz
61. varoluşunuzun tabiatını değiştirmekten 22 ve [henüz] size malum olmayan bir şekilde sizi [yeniden] var etmekten.
62. Ve [mademki] baştaki yaratılışınızı[n mucizevî bir olay olduğunu] biliyorsunuz; öyleyse, neden [Bizim hakkımızda] düşünüp dersler çıkarmazsınız?
63. Toprağa ektiğiniz tohumu hiç düşündünüz mü?
64. Onu büyütüp yeşerten siz misiniz, yoksa Biz miyiz onun büyüyüp yeşermesinin sebebi?
65. [Çünkü,] dileseydik, onu kuru bir çöpe döndürürdük ve siz hayret [ve dehşet] içinde kalırdınız:
66. “Eyvah, mahvolduk!
67. Yok yok, aslında [geçinme imkanlarımızdan] mahrum bırakıldık!” (diyerek).
68. Hiç içtiğiniz suyu düşündünüz mü?
69. Siz mi onu bulutlardan indirdiniz, yoksa Biz miyiz onun yere inmesini sağlayan?
70. [O tatlı bir su şeklinde iner, ama] dileseydik yakacak kadar tuzlu ve acı yapabilirdik: öyleyse neden [Bize] şükretmiyorsunuz?
71. Hiç tutuşturduğunuz ateşi düşündünüz mü?
72. Ateşin yakıtı olarak görevlendirilen ağacı 23 var eden siz misiniz, yoksa Biz miyiz onun varoluşunun sebebi?
73. Onu [Bizi] hatırlamanı[zı]n bir vasıtası 24 ve [hayatlarının] yabaniliği içinde kaybolmuş ve acıkıp susamış bütün insanlar için 25 bir rahatlama vasıtası yaptık.
74. Öyleyse kudret sahibi Rabbinin ismini yücelt!
75. HAYIR, [bu Kur’an'ın] parçalar halinde indirilişini 26 tanıklığa Çağırırım,
76. eğer bilseniz bu en güçlü bir teyiddir!
77. O, gerçekten değerli bir hitabedir,
78. sağlam korunan ilahî kelâm içinde [insana tebliğ edilmiş]tir
79. ki ona ancak [kalben] temiz olanlar dokunabilir: 27
80. bütün âlemlerin Rabbinden (gelen) bir vahiy!
81. Şimdi böyle bir habere 28 küçümseyerek mi bakıyorsunuz,
82. ve hakikati yalanlamayı günlük gıdanız olarak mı görüyorsunuz?
islam diye bir din olmasa kur'an yalan olsa bile kur'anda yazan şeylerin, fikirlerin bizzat hayatta olması, doğması gerek. bu sure de o hayatta olması gerekenlerin başında geliyor.
"ne yani! biz ölüp de toz ve kemik yığını haline geldikten sonra mı diriltileceğiz yeniden?"
diyenlere göre tehditten başka bir şey olmayan sure.
5 yıl öncesine kadar ateist olan biri olarak şunu söylemeliyim ki; bir dinsizin kur'anın tamamını okuduktan sonra halâ kur'ana saldırmasının tek sebebi inanılmaz derecede göt korkusuna sahip olmasıdır. bazen ancak korkunun üzerine giderek korkuyu yeneceğinizi düşünürsünüz. kur'ana saçma deyip hakaret etmek bu korkuyu bir nebze olsun dindirmek içindir. ilginç değil mi? ama aynen öyle. sözüm ergen liseli isyeaaankar mal troll ateistlerden dışarı. onlar umutsuz vaka amk.
vakia suresi, bu dünyada yaptıklarımızın iyi veya kötü karşılığını nasıl alacağımızı anlatır. meali çok güzeldir, düşündürücüdür, hatta biraz korkutur. lakin şu devirde korkmak iyidir, hepimiz yoldan çıkabiliriz.