şimdi sen bilir misin?
dağdaki çobanla oyum eşit mi diyen onu hor gören şehir kezbanlarının aslında ne kadar aciz olduklarını.
hayvan dediğiniz koyunlara, küçükbaşa konser veren kim? inleyen kaval nağmeleriyle onları büyüleyen, süt verimlerini artıran, dağda bayırda mutluluklarına mutluluk katan kim. schubert mi mozart mı beethoven mı?
senfoni orkestralarındaki aybaşı bankamatikte sıra bekleyen sözde sanatçıların oyu mu değerli yoksa o sevimli canlıların sütüne yününe katkı sağlayan, kavalından sanki bir büyü üfleyen dağdaki çobanın oyu mu? söyleyin ulan susmayın. susarsanız götünüzden şişlerler tenha bi' yerde.
sevmeye tutsak saatlerde gönlümün halatlarına jilet tutkunla bir kesik attığından beri sevmek: renkli bir uçan balon olmuş. rüzgarına kapılmamak mümkün mü. şimdi tatlı bir meltemsin bana belki birazdan olacaksın boran fırtına. bir ağacın dalında asılı kalacağız belki. son bir kez sevişeceğiz uçan balonumuzda. sonra bir ormancı gelecek kaçak kesim yapacak. kanun dışılık bizi kurtaracak. sevinçten çıldıracağız. belki de gelmeyecek. orada son kez sevişeceğiz. risk nedir ki küçüğüm? ölüm göz kırpıyor her an nihayetinde. belki sonrası sen olmaktır. o eşsiz vajinanın dibinde tekrar doğmaktır.
vajinanın eşsizliğinde topladım senin bütün güzelliğini. oraya bakınca gözlerinin, ellerinin, ayaklarının, boynunun bütün özeti ve ruhunun uçsuz derinliği hakim. sesin gelip yerleşiyor sonra oraya. tınısı her içeri dalışımda kadınca şiirler fısıldıyor. büyüleniyorum. bu tutku sadece benim olamaz diyorum. sana doyamıyorum.
- hayatım biraz dinleneyim.
+ peki tatlım.
