bu naif düşünceli tavrınla benden pastanın ilk dilimini çoktan hak ediyorsun. çaprazlama, iç içe geçmiş kollarla sunulan pastanın kesilmiş ilk diliminden şuh kahkahalar eşliğinde kendi ellerimle servis edip, dudaklarına yavaşca bırakacağım gamzeli güzel dilber:
doğum günlerinde incik boncukla ve mesajlarla yalancı yanak öpücükleriyle boşluğa bırakılan o dudak tiryakisi havada çınlayan rujlu öpücüklerin peşisıra, armağan olarak verilen bin bir gereksiz zerzavat. üstelik; bir erkeğe, "alınan hediye atılmaz veya bir başkasına verilmez" doğmasıyla her hediyeyi saklamak zorunda bırakmak reva mı bee? nedir bunların derdi? iz bırakmak mı istiyorlar? ...bilirim ki sen, bu cins vermeyen kızlardan değilsin. duygularımla kabarttığım o güzel hamurunda buram buram vanilya, limon, bergamot kokulu pastanı benden esirgemeyensin. tanrıya şükürler olsun. hemcinslerine de şunları söyler misin:
"erkeğin doğum günü aslında sana yıllar önce sunulmuş bir armağan. şimdi sıra sende...al onu içine, koru, kolla, sarmala. kalabalığı yar, kıstır bir tenhada. şuh dudaklarınla onu güzelce kapa. içerdekilere sen hiç aldırma. ne de olsa karı kız keserler içerde, beleş içki ve şekerli pastanın verdiği kafayla.
ver ki, taa yıllar önce can'a geldiği doğduğu bugün yeniden canan'a yani sana gelsin. ver ki, karşılığında da parıldayan kristal kırmızı zevkler alasın ..ve erkeğinde de işte böyle bir iz bırakasın."
+ kabaran pastan biraz tuzlu mu ne! ama olsun. sırayla... önce tatlı, sonra tuzlu.