Diplomatları, askerleri, komutanları, bürokratları bir tarafa bırakıyorsunuz; faturayı Vahideddine çıkarıyorsunuz. Olmayan bir devletin tahtına, kaderin bir rolü olarak çıkmıştır. 4 Temmuz 1918de Abdülmecidin oğlu, 1861 doğumlu Mehmet Vahideddin, 4 hükümdardan sonuncusu olarak tahta çıkmıştır. Muhtemelen 1916da kuzeni Abdülazizin oğlu Yusuf izzettin Efendi intihar etmeseydi, Vahideddinin yaşamış olduğu kaderi o yaşayacaktı. Vahideddin, olmayan bir devleti Nasıl kurtarabilirim endişesiyle ateşten gömleği giymiştir. Diğer taraftan ise aciz, korkak ve hain bir Vahideddin imajı oluşturulmaya çalışılıyor."
hain ve de casustur. diğer yaptıklarının yanı sıra, avrupa'ya giderken istanbul'a uğrayan tbmm hükümeti dışişleri bakanı yusuf ziya bey'in çantasından çaldırdığı evrak, saray mensupları tarafından, padişah efendilerinin selamlarıyla birlikte general harrington'a teslim edilmiştir. halen ingiliz arşivlerinde durmaktadır.
Tarihçiler, kendi rahatlarının bozulmasını istemiyor. Eleştiri alır mıyım ve Üniversitede kadro sıkıntısı yaşar mıyım endişesi taşıyor. Dolayısıyla 9 kişiyle sempozyum yapılması düşünülemez. Biz Tarih Kurumunda bir panel yapacağız. Bu panel sonrası tarihçilerin ürkekliği üzerinden kalkar da tarih konuşur, tarih yazarlar