1 Eylül 1921'de ülkemiz bilumum düşman işgali altındayken, damat ferit ve vahdettinin yaptığı anlaşmalar neticesinde ülke parçalara ayrılmışken, 4 tane eşi varken 5. eşi olacak 18 yaşında Nimet Nevzad ile evlenmek ve evlendikten hemen sonra ingiliz gemisi ile kaçmak nasıl bir kafa? nasıl bir vicdan? nasıl bir devlet yöneticiliğidir? nasıl bir insanlıktır?bir insan evladı bunu açıklayabilir mi?
Padişah Vahdettin 4. evliliğini 58 yaşındayken 17 yaşındaki Ayşe Nevvare Hanım ile 20 Temmuz 1918’de yaptığında Osmanlı orduları cephelerde zor durumdaydı.
Sakarya Meydan Savaşı devam ediyor. Aylardan 1 Eylül, yıl 1921. Yıldız Sarayında şaşalı bir düğün var. Osmanlı son Padişahı Vahdettin 61 yaşında 5.evliliğini, bir bahçıvanın kızı olan Nimed Nevzad hanım ile yapıyor. Gelin 18 yaşında. Vahdettin, 1 Eylül 1921’de 18 yaşındaki Nevzad Hanım ile evlendiğinde Vahdettin`in ilk evliğinden olan kızları Ulviye Sultan 29, Sabiha Sultan 27 yaşında idiler. Sakarya savaşında ordu vatanı savunmak için çarpışıyordu.
17 Kasım 1922.
Saltanatın kaldırılması sonrası Vahidüddin'in istanbul'dan kaçarak, ayrılışı.
Hem de ingilizlerin korumasında..
Yaptığı hatalar ve yapmadığı katkılar ülkesinde kalamamasına neden olacaktı
Vahdettin, ingilizlere ait Malaya adlı gemiye binerek istanbul’dan kaçtığında onun ingilizlere yazdığı telgrafın orjinali şu:
"istanbul'da hayatımı tehlikede gördüğümden ingiltere devletine sığınır ve bir an önce başka bir yere götürülmemi talep ederim efendim
Müslümanların Halifesi"
Acaba dönemin gazetelerine bu nasıl yansıdı.
Bakın bir gün sonraki gazetelerden biri ne diyor.
"Melun'un firarına dair tafsilat; Vahideddin doğrudan doğrudan doğruya ingilizlere müracaat ederek himayesini ve başka bir yere naklini talep etmiştir."
Gazete devam ediyor "Vahideddin'in ZELiLANE ve HAiNANE tarz-ı hareketi, istanbul'da umumi bir hayret tevlid etmiştir…. ihaneti herkesçe malum olmakla beraber ingiliz himayesini resmen talep edecek kadar bayağılık göstereceğine pek az ihtimal verilmekte idi."
Ama daha önemlisi fotoğrafın altında yazanlardı:
"Nihayet düşman himayesine girmek hıyanetini gösteren ve tahta çıktığından beri milletine hıyanet eyleyen Mehmed Vahidüddin"
işte bu nedenle KiMSE ne tepki göstermiş ne de arkasından kal demiştir. Çünkü tüm kamuoyu; 1918 ile 1922 arasında YAPTIKLARINI ve YAPAMADIKLARINI artık çok net bilmekteydi.
Sanırım burada en önemli sorun; 3 kez başa getirdiği aileden olan Damat Ferit'i 30 Eylül 1919'daki istifası sonrası herkes; Anadolu'dan MiLLi HAREKET diye söz etmeye başlamış ve M.Kemal Paşa'nın da MiLLi olduğu anlaşılmışken; 5 Nisan 1920'de tekrar Sadrazamlığa getirmesi olmuştur
Zira bu son 5 aylık sadrazamlığında Halifelik ordusu sertlikle Anadolu üzerine gidecek, fetva çıkartılarak kardeşi kardeşe düşürerek iç savaş çıkartılacak, Mustafa Kemal ve arkadaşları idama mahkum edilecekti.
SON SÖZ ...
Bu nedenle her şey ortada iken
Olan biten belgelere gazetelere çok net yansımışken
Milli mücadele için canlar verilmişken..
Vatan Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurtarılmışken..
Hiç kimse Atatürk'ün değerini düşüremez..
Vahdettin'den de bir kahraman yaratamaz..
Tahtı ve tacı için, milli mücadele yapan Mustafa Kemal Paşa hakkında idam kararı veren, kurduğu orduyu Ankara hükümeti üzerine salan, yunan ordusuna halife ordusu diyen son Osmanlı padişahı.
Bak bak...
Irzı kırıklara bak.
Milli mücadeleyi baslatsin diye göndermiş ama bütün başarı Atatürk'e kalmış falan filan.
1000 sandık da altın vermişti değil mi hatta?
Olum madem başarı Atatürk'e kaldı koca padişah kıçını kaldırıp kendi çıksaydi samsuna, bugün kahraman olurdu.
Traş hep işiniz gücünüz.
Bi bitin lan artık.
istanbulun anahtarını kendi elleriyle ingilizlere teslim eden, milli mücadeleyi durdurmak için mustafa kemali gönderen (fakat mustafa kemal bunu önemsemeyerek bu mücadeleyi daha da körükleyecek) osmanlının son padişahıdır. hainlikleri başarılı olsaydı şu anda elimizde sadece ankara kadar bir toprağa sahiptik.
veliaht olduğu süreç boyunca mustafa kemal atatürk'ün söylediği tüm sözlere itibar eden, uyarılarını dikkate alan, sık sık gözlerini kapatıp, bayık bayık laflar eden, ezikliğini ata ile paylaşan, asker selamını vermeyi, bunun bir adap olduğunu bile ata'dan öğrenen vahdettin, padişah olduktan sonra fıtrat değişikliğine girmiştir. ata, durumu şu söz ile özetlemiştir;
atatürk karadenizin hırçın dalgalarında boğulsun diye sadece marmarada kısa mesafelerde yolcu taşıyabilen bandırma vapurunu ona tahsis eden vatan haini.
son osmanlı padişahı. sondan bir önceki islam halifesi.
yok mustafa kemal'i görevlendirmiştir. yok kendisini feda etmiştir. bilmem ne geçiniz bunları. damat ferit gibi bir şahsiyeti üst üste sadraazamlık mevkiine getirmiş şahıstır. unutmayın ki türkiye halkının ayağına değil kafasına sıkan sevr antlaşmasını imzalayan hükümettir. zatı alileri de onaylamış ve kabullenmiştir.
hakkında en az 5 kitap okunmadan görüş bildirilmemesi gereken insanlardandır.
torunlarının bugün tc'yi mahkemeye verip istanbulun yarısını istemesinden nasıl bir tiyniyette olduğu anlaşılabilecek ingiliz gemisiyle terk-i diyar eden padişah.
“O zaman egemenliğin babadan oğula geçmesi gibi yanlış bir yöntem olarak büyük bir kat, gösterişli bir son kazanabilmiş bir alçağın, onuru çok yüksek olan soylu bir ulusu nasıl utanacak bir duruma düşürebileceği, kendiliğinden anlaşılır. Gerçekten neden ve nasıl olursa olsun Vahdettin gibi özgürlüğünü ve canını kendi ulusu içinde tehlikede görebilecek derecede aşağılık bir yaratığın, bir dakika bile olsa bir ulusun başında olduğunu düşünmek ne acıklıdır. Kıvancımız şudur ki: Bu alçak alçaklığını, atalarından kalma padişahlık katından Türk ulusunca atıldıktan sonra tamamlamış bulunuyor. Türk ulusunun bu öncelikli davranışı elbette övülmeye değer. Beceriksiz, aşağılık, duygu ve anlayıştan yoksun bir yaratık, kendisini kabul eden herhangi bir yabancının kanadı altına sığınabilir; ama böyle bir yaratığın bütün Müslümanların halifesi kimliğini taşıdığını söylemek kuşkusuz uygun düşmez.”
sadrazamı damat ferit ile birlikte osmanlı devleti'ne hizmet vermiş(!) olmasına rağmen Türk düşmanı olan ve kendisi elini eteğini Türkiye'den çektikten sonra belirli bir yurdu olmuş hem de daha güzel bir yurdu olmuştur Türklerin. en acı olanı ise Türküm diye geçinip, cumhuriyet'in değil osmanlının çocuğuyuz diyen cahillerin bunun kafa yapısı ile uyuşması.
gercekten de kaynak ismini dahi kontrol etmeden sosyal medyadan gördüğünüz herseyi nasil dogruymuscasina kabul ediyor ustune birde paylasiyorsunuz anlamak guc. o kitabin adi belirtildigi uzere sahbaba'dir. vahhdettin'e torunlari boyle hitap ettigi icin murat bardakci spot bir isim kullanma istegini bu lakapla karsilamis ve kitaba sahbaba ismini vermistir. kitap ortalama 900 sayfa civariydi yanlis hatirlamiyorsam. sen onu okuma kalk burda baslik ac icine de bu caps turevi seyi koy. enteresan azizim. enteresan!
Damat ferit hükümetini ikinci defa iktidara getirince meclis ikinci Başkanı Hüseyin kazım bey itiraz eder. Vahdettin " ben istersem Rum patriniği de ermeni patriniği de haham başını da iktidara getiririm " der. Böyle de adidir ve kendini beğenmiştir kendisi. Bu arada damat ferit kabinesi yunan taarruzu başarısı için dua etmiştir.
gemiye binip kacmasini bile "ulkesini kurtarmak icindi yeaea" seklinde savunanlari olan son padisahtir. Gerci "caliyor ama calisiyor" gibi beyin damarlarini cozur cozur yakan bir soylemde bulunanlardan gelmesi sasirtmiyor..