cumhuriyet'in kuruluşundan beri hain damgasını taşıyan, aslında hain olup olmadığı hakkında tam bir hüküm verilememiş osmanlı devleti'nin son padişahıdır.
bugün hala hakkında asılsızca sallayanlar mevcut....
halbuki vahdettin hakkında hiç bir kitap veya makale okumamışlardır. bildikleri tek şey kulaktan duyma zırvalardır.
cumhuriyet'in ilk yıllarındaki karalama politikası hala devam etmektedir. karalamadan kasıt; yapılanı haklı çıkarmak, eskiye geri dönmeyi engellemek vs...
milli mücadeleye destek verdi, atatürk'ü samsun'a o sebeple gönderdi diye hakkında uydurma masallar anlatılan son padişah. atatürk samsun'a milli mücadele başlatılsın diye değil, aksine bu tür hareketler önlensin diye gönderilmiştir.
ayrıca vahdettin'in milli mücadelenin başlaması sonrası bu hareketin bitirilmesi ve ve m.kemal'in öldürülmesi yönünde fermanı vardır.
eski başbakanlardan ecevit'in, vahdettin hakkında "hain değildir" demeci vardır. ecevit'in yanı sıra birçok tarihçi de bu tartışmalı konu hakkında görüşlerini dile getirmişlerdir.
vahdettin'in hain olup olmadığı hakkında;
ecevit: "hain değildir" demirel: bilindik siyaset anlayışı ile iki taraflı cevap verir. "türkiye'de bu konuda ilk defa bilinenlere aykırı bir şey söyleniyor. ben böyle bir beyanı muhakeme edemiyorum. ancak, tarihteki bazı kişiler hakkında, alışılagelmiş kanaatlerin dışındaki beyanlar yadırganır. sayın ecevit'in beyanı da yadırgatıcı bir beyandır. Türkiye böyle bir beyanı kaldıracak durumda değil."
yılmaz öztuna: "hain kavramı siyasidir. o günün şartlarına göre söylenmiştir, aslında vahdettin hain değildir."
m. kemal böke: "vahdettin, atatürk'ün samsun'a giderken ne amaç peşinde olduğunu biliyordu ve bu kararı para vererek destekledi, ama bu desteği saraydakilerin baskısı ile oldu. yine atatürk'ün idamını onaylaması da ingilizlerin baskısı sonucudur. yani vahdettin ne haindir nede değildir"
reşat kaynar: " vahdettin, devlet için hiç bir art niyet beslememiştir tek hatası sevr'i imzalamasıdır. tartışılması gereken de budur"
murat bardakçı: vahdettin, osmanlı devleti'nin en talihsiz padişahıdır. tek yaptığı iki tarafı da birden idare edip zaman kazanma taktiğidir, işte bu zaman kazanma taktiği de bizde ihanet olarak yorumlanıyor."
yusuf halaçoğlu: "genelkurmayın, atatürk ve vahdettin'in telgraflarına yer veren yayını vardır. o kitapta atatürk, nutuk'ta yazdıklarından farkı şeyler söylüyor."
erdoğan aydın: " bunlar türkiye'yi geriye götürmeye çalışmaktır, gerek yoktur böyle şeylere, atatürk'ün sözlerinde belirttiği gibi vahdettin'in hain olduğuna inanmak zorundayız"
atatürk: "padişah ve halife olan vahdettin, soysuz, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça önlemler araştırmakta. damat ferit paşa'nın başkanlığındaki kabine; aciz, haysiyetsiz, korkak, yalnız padişahın iradesi altında ve onunla beraber şahıslarını esirgeyebilecek herhangi bir duruma razı"
nur topu gibi yeni bir gündemimiz daha oldu. "Vahdettin haindir, kahramandır." derken gizli anlaşmalar, zamlar, yeni kanunlar gelir, reyhanlılar, skandallar unutulur gider. iyi uykular türkiye, bir sonraki uykuda görüşmek üzere...
şanssız ve bahtsız sultan ondan öncekileri kocaman bi imparatorluğun tahtına otururken kendisi yanmakta olan ve yıkılmak üzere olan bi evin içinde mahsur kalmış bir insandır. Kendisi için vatan haini diyenlere vahdettin'in durumunu şöyle özet geçiyim boğazda demirlenmiş tüm ingiliz donanmasının topları dolmabahçeye çevrilmiş ve saray ingilizler tarafından kuşatılmış, karısından kızına veliahdına kadarı ingiliz süngüsü altında hükümdarlığının en büyük nişanı mührü elinden alınıp hainlerin eline verilmiş kendisi yıkılmış yok olmuş bir devletin kukla sultanı olarak tahtında gibi gösterilmiş kurtuluş savaşı bittiğinde hazineden gram para almayarak açlık ve sefillik içinde ölmüştür vahdettin hain değildi sadece talihsiz bir insandı.
kendi isteği ile padişah olmamış bir padişah. son padişahtır. sonrasında gelen abdülmecid efendi de kendi isteği ile padişah olmak istemiştir olamamıştır. ingilizlerin diretmesi ile atatürk hakkında idam fermanı vermiştir. kurtuluş savaşından sonra düşman devletler lozanı kabul ettikleri anda, bu idam kararını zorla aldığını söylemiştir. ne haindir, ne değildir. kukla olmak zorunda kalmıştır. onun zorunlu kuklalığı şu anda hiçbir zorunluluğu olmadan kukla olarak yerine getiren takiyeddin efendilere acı bir ders olmalı diye düşünürüm hep. ama suratına tükürüldüğü anda rahmet yağıyor sanıp yarabbi şükür diyen insanların, haysiyetsizliği bu ülkede prim yapmaktadır.
bu yüzden de takiyeciliğin haysiyetsizliğini bilen atatürkçüler vahideddini de haysiyetsiz sanarlar, takiyyecile de kendi haysiyetsizliklerinden dolayı vahidettinin de kendileri gibi olduğunu düşünürler. oysa asıl konu orada vahidettin olmasa necibettin, o olmasa hasan o da olmadı ahmet olsa da nedenin aynı olduğu ve sonucun da aynı olacağı gerçeğidir.
mustafa armağan'ın peşine takılanların "büyük kahraman" veya "büyük lider" yerine koydukları padişahtır. yalnız tek taraflı okuyarak konuşan insan türlerine acıyorum. şöyle de bir olayı vardı ki bu gerçeği ortaya çıkartıyor. yunan ve italyanların ülkeyi işgaline karşı direkt vahdettin'nin ağzından çekilen bir telgraf vardır ve telgrafta şu yazar; ülkeyi başkaları işgal etmeye kalkışmaktadır, hani siz işgal edecektiniz?
tarihi akış içerisindeki olaylarda/metinlerde kendinize yararlı kısmı alarak şahsiyetleri, bir tarafın göğe çıkartması, diğer tarafın da yerin dibine sokması yanlıştır. olayı/metni bütünüyle alır, bakarsın. zaten ortaya ne olduğu çıkar.
Önce ben diyen bi padişahtır. Sürekli özel harcamalarda bulunurdu.
O Ataturku samsuna yolladi meselesi mevlanzade rıfatın isidir. ittihat ve Terakki ye iftira attı diye dava açılmış. Bunun üstüne bana iftira attılar diyerek bunun üstüne Atatürk e bile dava açmış kişidir.
Her neyse vahdettin mondrosa işini bilen adam yollamamış gitmis kendi çıkarlarını savunması icin damadını yollamıştır. Devlet çıkarları yerine ilk once sarayın çıkarlarını düşünmüştür. Neyse daha fazla hatırlamıyorum.
kendisi dahi mustafa kemal i oraya vatanı kurtarsın diye gönderdim şeklinde beyanını geçtim, anadolu hareketini kaçtıktan sonra bir avuç şaki diye nitelerken; bir takım "tarih bilen" çevrelerin aksini iddia etmesi müthiş bir şark kurnazlığı barındırır. sonra da niye vamberly gibiler oryantalist oldu diye ağlanırsınız.
önce bir karar verin arkadaş; mustafa kemal i oraya vahdettin mi gönderdi yoksa karakol cemiyeti mi? ittihatçılar ı bekirağa ya koyan vahdettin iyiydi de izmir de yargılayıp hapseden süren mustafa kemal neden kötü?
tarih okumak roman okumaya benzemez, biraz yöntem öğreneceksin önce, sonra değerlendireceksin.
tarihi bir sen biliyorsun zaten, memleketin geri kalanı hep kandırılmış; ne güzel demiş russell amcam, cahiller hep emin olur, akıllılarsa şüpheci diye!
Vahdettin; tarihin gördüğü, en büyük ihanetlerin doruğunda yaşamış osmanlı padişahı ve islam halifesi. siyasi dirayetiyle sahip olduğu makamı adaletle idare etmesine rağmen "ittihat-Terakki" gibi derin bir yapıya mağlup olmuş, olası bir iç karışıklığa sebep olmamak ve iç savaşın önüne geçebilmek adına fedakarlıkta bulunarak ülkeyi terk etmiş, sahip olduğu varlığının, tek kuruşuna karışmayarak vatanına ve milletine bırakarak, vatan-millet, din-iman sevgisini kanıtlamış bir padişah ve halifedir. sürgünde, ömrünün geri kalanı yokluk ve yoksuluk içinde geçmesine rağmen kişiliğinden ödün vermeyerek onuruyla ebediyete intikal etmiş; sultan vahdettin, sahip olduğu değerler yanında, tarihi olumlu örneklerle dolu bir şahsiyettir.
taraflı tarihçilerin yazdığı yalan tarih münasebetiyle araştırılmadan, hainlikle suçlanan; Vahdettin, ingiliz vapuru ile kaçmasaydı da, linç mi edilseydi ? akabinde o, beceriksiz aciz ve kuklaydı vb. karalamalarla, kendisine enkaz edebiyatı yapmaya çalışanlar, bu sebeplerden dolayı da, naaşına bile sahip çıkmadı-çıkamadılar. haciz ve cenaze masraflarını dahi suriyenin ödeyip kendi imkanlarıyla yine Suriye devleti tarafından sahiplenerek oraya defnedilmesi, türkiye'nin milli onurunu zedeleyen bir hadisedir. bayezid-kardeşi cem sultan ile çatışması, vahdettin'in etrafındaki hainlerle mücadele etmesiyle örtüşür. yıldırım bayezid, kardeşini hainlikle suçlamasına rağmen naaşına, ne pahasına olursa olsun sahip çıkmış, cem sultanın ölüsü üzerinden şantaj yapan napoliye, cenazeyi geri almak için savaş ilan ettiği biliniyor.
Birinci dünya savaşının galiplerinin hanedanlıkları hala yaşıyor ve yaşatılıyor. Mağlupların hanedanlıkları bitti ama onurları var. Türkiye de ise; o haindi, kaçmasaydı linç edilecekti, beceriksiz aciz ve kuklaydı diye yorumlanan bir sultanın hazin öyküsü var. Türkiye devletinin, milli onuruna yakışacak olan; Sultan Vahideddin'in cenazesini ülkeye getirmek ve hak ettiği ünvanı iade etmek olacaktır.
--spoiler--
Dinine, devletine, vatanına ve milletine hıyanet edenlerin aziz Allah'ın kahreden kudretli gücüne hedef olması için yakarıyorum! ..Ve Gerçekler:
Elbet birgün hak kuvvete üstün gelecek ve necîb milletimiz hakikatleri öğrenecektir. sultan mehmed vahdettin
rahmetli ecevit "o hain değildi" diyene kadar vatan haini diye bizlerin beyinlerine işlenen son osmanlı padişahı. bitti mi? bitmedi tabi. ecevit o sözleri dedikten sonra arkadaşları dahil tüm yurtta, kıbrıs ta ve dış temsilciliklerde vatan haini damgası yedi.
bazı tarih kıtı gerizekalılar tarafından ülkeyi itilaf devletlerine sattığı düşünülen padişah.
vahdettin dünya savaşı bittikten sonra padişah olmuştur ve etkisiz kalmıştır hain değildir.
bazı insanlar şanslı doğar birden bire servete konar bir tahta sahip olur ne bileyim işte bir holdingin veliaht'ı olarak doğar... ama işte hayat birden bire terse döner sıfıra sıfır elde var sıfır olur.
Sultan vahdettin bir imparatorluk teslim almadı tahta çıkarken ve yapısı itibariyle lider bir kişiliği de yoktu. Monarşinin en zor tarafı da bu zaten. Biri tahta çıkar ülkeyi kalkındırır hem siyasi hem askeri anlamda çağ atlatır ekonomiden anlar anlamasa bile ekibi iyidir başarılı olur lider ruhludur. Biri tahta çıkar rezil olur ne ülkeyi idare edebilir nede kendini...
ama sultan vahdetti'nin durumu çok farklıdır tahta çıktığında zaten 1.dünya savaşının getireceği ağır koşullar oluşmuştur ve çevresinde de bir sürü rum-ermeni-arap-kürt hain bulunmaktadır. Çaresizdir kabine demokrasi denilen hainliği kullanarak onun adına bazı icraatlarda bulunmuş ve eskisi gibi haşmetli olmayan imparatorluğun başındaki vahdettin bunları cezalandırmayı becerememiştir.
Kendisine hain demek büyük bir hatadır. evet geçmişte özellikle cumhuriyetin ilk yıllarında bir osmanlı hanedan tehdidi düşünülebilirdi olasıydı yani... Bu sebeple vahdettin günah keçisi olmuş ve hanedanlığın memleket için hayırlı olmadı bu padişah üzerinden yapılan siyasetle halka aşılanmıştır. Bende o dönemde bu ülkeyi yönetiyor olsaydım böyle yapabilirdim bu siyasettir. Halk 700 yıl boyunca bu hanedana bağlı kalmış dolayısı ile bir bağımlılık ve sadakat söz konusu bu içten içe bir ihanet doğurabilir ki bazı şeyler yaşanmıştır örneğin Abdülmecit Osmanoğlu'nun bir ayaklanma planladığı ve hanedanlığı geri getirmek için zemin hazırladığı doğrudur.
Birde başbuğ mustafa kemal atatürk'ün samsun-havza'dan istanbul'a çektiği bir telgraf vardır bu belgelidir yani öyle farazi bir telgraf değildir. ingilizlerin eline geçmiştir bu telgraf ve bu mazlum sultanı Atatürk'e karşı infaz emri çıkarması için zorlamışlardır sultan direnince istanbul hükumeti ermenilerinin sultan emri diye yayınladığı o meşhur infaz fermanını yayınlamışlardır. Mustafa Kemal Atatürk'ün o telgrafta sultana "beni anadoluya siz yolladınız" dediği de sabittir.
neyse işte... Sultan Vahdettin bir hain değildir sadece çok büyük şansızlıklar yaşamış ve tahta çıkmak durumunda kalmış bir ademoğludur.
Sultan Vahdettin'de başbuğ mustafa kemal'de benim atamdır. Allah ikisininde mekanını cennet etsin.
