büyük haksizliklar yapılan son osmanli padişahi, eşeğin yoksa sahibinin hatiri var söylemi pek geçerli olmamiştir. dedeleri halini görseydi utanırdık.. *
kendisine ingiliz zırhlılarının namluları çevirildiği için ikili oynamak zorunda kalanmış. bunun yanında milli mücadele ordularının namluları çevirili iken istese büyük hazineleri yanında götürürmüş ama götürmemiş. bir de tabi çalışma odasına ingiliz donanmasının namlusunun çevirilmiş olması hakkında idam hükmü bulunmaktan ve cephede vatanı işgale gelen orduyla savaşmaktan daha büyük bir risk anladım ben sizi evet evet. istese büyük bir orduyla dönebilirmiş. büyük ordudan kasıt ingiliz ordusu sanırım? hangi büyük ordu tam anlamadım ben orayı? yunanlar kaçarken gönderilmemiş ingiliz ordusu ya da ne bileyim türkler boğazlara doğru ilerlerken gelmeyen büyük ordular vahdettin için mi gelecekti?
büyük adammış bu adam canım.
nam-ı diğer vatan haini.
türkiye de vahdettin için vatan haini değildir diyen insanlar var elbet. buna kanıt olarak da vahdettin in vasiyetnamesini gösterenler var. vahdettin o vasiyetnamede demiş ki:
ben atatürk e güvenerek yaptım en büyük hatamı. onu samsun a çıkardım. ama o bana ihanet etti.
fakat şöyle bir gerçek de var ki:
bir tarafta cephede savaşmış, terler dökerek halkı alevlendirip tek noktada birleştirecek nutuklar çekmiş, ege yöresinde kurtuluş savaşının tarihsel tüm sorumluluğunu daha savaş başlamadan üzerine alarak, stratejilerin kendi istediği gibi olmasını kabul ettirmiş ve savaşı namusumuzla kazanmış, kadınlarımıza insan olmanın haklarını getirmiş, unesco nun tüm üyelerinin "uluslararasi anlayis, isbirligi ve baris yolunda çaba göstermis üstün bir kisi, olaganüstü reformlar gerçeklestirmis bir devrimci, sömürgecilik ve emperyalizme karsi savasan ilk lider, insan haklarina saygili, dünya barisinin öncüsü, bütün hayati boyunca insanlar arasinda renk, din ve irk ayrimi gözetmeyen essiz bir devlet adami, türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu." diye adlandırarak tüm üyelerinin de oybirliğini almış tek unesco belgesinin ismi olan mustafa kemal atatürk'e mi inanacağız?
yoksa iki lafına, "sıfır" eylemine bakarak, olduğu yerden hiçbir kanıtı olmayan ve eylemi bol bir lidere attığı iftiralarıylaa, bir hiç'e mi?
geyik muhabbetlerin baş kahramanıdır vahdettin aga.
vahdettin, iyi insandır, hoş insandır, naif insandır ancak çok santirdir azizim.
padişah olmayı kendisi hiç düşünmemiştir esasında bu yönde osmanlı padişahı kademesinde bir devlet adamı eğitimi almamıştır. o sebepledir ki kendisinde pek bir gelenekçi osmanlı padişahı emaresi bulunmaz. liderlik vasfı yoktur pek. daha ziyade kendisi o dönem meşhur olman osmanlı'nın batıya karşı olan hayranlığı ile yoğrulmuş, nazlım bir adamdır. bu sebepledir ki ağaçlar ayakta ölür cesaretini gösterememiş, bardağın dolu tarafından bakmaya çalışmıştır hep. yani vahdettin esasında türkiye için varlığından rahatsız olunası bir kimse olmamalıdır.
ben bu denli vahdettin karşıtlı ve nefretini yadsıyorum bu sebeple. zira kendisi son osmanlıdır. hataları da osmanlı'nın içinde bulunduğu son durumu izah eder. ortada bir acziyet yahut hata varsa bundan rahatsızlık duyması gereken temsil ettiği osmanlı hanedanı olmalıdır.
zorunlu düdüt: eksileyen dostlarıma geliyor. vahdettin ezikti. bunu bilmek için tarih profesörü olmaya gerek yok. abisinin ölmesi sonucunda bir anda taht için birinci aday haline gelen vahdettin kendisini tahta hazırlamamış bir şehzadeydi. kaçtıktan sonra yaptığı açıklamasında en büyük hatasınn saltanatı kabul etmek olduğunu dile getiriyor.vahdettin çaresizdi.icraatlarndan da bu rahatlıkla anlaşılıyor.kendisi bu durumu şöyle açıklıyor 'ben kızgın küllerin üzerine oturdum.' zaten bu durumu anlamamak için tarih bilmemek gerekir. istanbul işgal altında, padişahın sözü zeytinburnun'dan öteye geçmiyor. alınan kararlara müdahale edemiyor vatanın işgal edilişine her sesini çıkarışında bir yerde katliamlar yapılıyor. (bkz: izmir'in işgali).elbette karanlıklar ortasında masum bir çocuk yüzü değil bir devlet adamında olması gereken soğukkanlılıktan ve strateji geliştirme yeteneğinden yoksun. atadığı sadrazamlar bugün vahdettin'in hain olarak anılmasının en büyük nedenidir. vahdettin yalnızdı. bunu anlamamak için kalpsiz olmak gerekir. en yakını yani damadı tarafından ihanete uğramış bu yeteneksiz padişah büyük bir yalnızlığa itilmişti. sürgün yıllarında da devam edecek olan bu yalnızlık onun erken yaşta vefat etmesine neden oldu.
en büyük hatası istanbul'dan kaçmaktır. dindar bir adam olması sebebiyle intihar etmesini bekleyemem ama şerefli bir şekilde sonuna razı olabilirdi. ve eminim ki bunu yapmadığı için hayıflanmıştır. konstantin'in bile kaçmadığı bir şehirden vahdettin'in kaçması kesinlikle yakışık almamıştır.
korkak bir padişahtır. ingilizlerin diktalarından artık bunalmış, "eeh yeter be ne olacaksa olsun ülkeye, en azından istanbul u elimizde tutabilelim." diyebilmiştir.
islam dini halifesi olmasından dolayı islamcıların asla ve asla hakkında negatif yorum yapmaması ise ayrı bir güzellik.
"hayır o islam halifesi yapmaz öyle şey." yapmaz mı? padişahını yapar ve yapmıştır.
ayrıca şöyle bir söylem de var hakkında, "atatürk ü samsun a vahdettin gönderdi. ülkesini sattığı söylenen bir adam neden böyle bir şey yapsın ki?" cevabı çok basit, hemen aydınlatalım islamcı, vahdettinci insanları.
itilaf devletleri ile yapılan antlaşmada ki bir maddeden dolayı atatürk samsun a mecburiyetten gönderilmiştir. mevzu bahis madde,
"osmanlı sınırlarında herhangi bir bölgede çıkan ayaklanma ve isyanlar en kısa sürede bastırılmaz ise itilaf devletleri o bölgeyi işgal edip güven altına almakla mükelleftir.
eveeeet, işte bu sebeple vahdettin atatürk ü samsun a göndermiştir. "neden atatürk ü gönderdi?" diyerek soru soranlara da cevabımız var. şöyle,
o dönemde istanbul da 3 tane paşa mevcuttu. enver paşa, enver paşa nın yardımcısı ve atatürk. enver paşa genelkurmay başkanı olduğundan, e yardımcısı da yardımcısı olduğundan istanbul dışına çıkmaları söz konusu değildi. bu durumda tek isim atatürk kalıyordu. ayrıca, mustafa kemal atatürk osmanlı hükümetine ve vahdettin e muhalif bir tavır sergilediği için ve bu doğru muhalefet hedeflerinin canını sıktığı için atatürk gönderilmiştir.
(bkz: #87385)
ulan devam ediyorum, gelip "vahdettin korkak değildi, ülkeyi göz göre göre satmadı." diyenler artık çenelerini kapatsınlar.
atatürk samsun a yanındaki 10-12 kişi ile birlikte çıkmışlardı. hepsinin üstünde 1 er tane zimmetli silah vardı. bir kurtuluş hareketi başlatacak maddi olanakları zaten yoktu. kurtuluş mustafa kemal in azmi ve türk halkına güveni sayesinde başlamıştır. samsuna çıkarken kurtuluş hareketinden haberi olan tek kişi mustafa kemal dir. vahdettin değildir, olmamıştır ve haberi olsaydı emin olunsun ki kurtuluş başlatılamamış olurdu ve bu yazı ingiliz mandasında yazılmış olurdu.
eveeet, yok "islam halifesi bik bik" diyerek insanları savunmak bir cepheden.
büyük planın parçası. kurtuluş savaşımızın aktörlerinden.
biraz düşünmek lazım.
19 mayıs 1919
atatürk gizlice samsuna gitti olaylarına çocuklar bile inanmıyor. 14 tane ingiliz zırhlısının arasından gemiyi sarayburnu'ndan nasıl geçirip gideceksin samsun'a?
8 temmuz 1919
atatürk samsundan bi telgraf ile ordudan istifasını vahdettin'e bildirir. sözde çıkan ayaklanmaları bastırmak için gittiği samsun da yaptıklarına ingilizler uyanmasın.
daha sonra kazım karabekir paşa atatürk'e 'ordularım emrinizdedir paşam' der. en can alıcı nokta burası azizim. şimdi bir düşünün. bir paşa düşünün ordudan istifa etmiş. sonra bir başka paşa düşünün disiplinin her şeyden önce geldiği askeriyeden istifa etmiş ve bütün bağlarını koparmış bir paşaya 'emrinizdeyim' diyor.
bu paşanın hali ne olur?
ben size söyleyeyim ordudan atılır.
var mı karabekir paşanın ordudan atıldığına dair bir belgesi olan?
istanbul da rahat durmayan mirliva mustafa kemal paşa yı samsun a bizzat kendi filan göndermemiştir; görev yetki ve sorumluluklarını bile kendi yazdıran mustafa kemal paşa harb-i umumiye de görevli şakir paşa ya görev emrini imzalatmasıyla anadolu ya yol almıştır. o bandırma vapuru hikayeleri gerçekten de hikayedir, yok pusulası yokmuş filan, ama konu bu değil!
olağanüstü yetkilere sahip müfettiş sıfatını taşıdığından mustafa kemal paşa ya ali fuad, mersinli cemal, refet ve kazım* gibi ordu komutanları doğal olarak itaat etmişlerdir. zaten ordudan istifa edişi de anadolu da heyet i temsiliye yi kurmasının ardından gelişmiştir.
bunların karşısında padişah isimli zat yahya kaptan gibi anadolu ya cephane ve mühimmat taşıyan kahramanların kanlarına girmiş, damat ferid e sevres i imza ettirmiş ve hatta ingiliz muhipliğine son ana kadar devam etmiştir.
haindir değildir aynı konu; zira memleketi kendi malı sanan meczup etse etse kendine ihanet eder!
milli mücadeleyi kazım karabekir-vahdettin-trikopis-çerkes ethem den ibaret sanan gerzekler biraz araştırsınlar bakalım ordu grupları, mutasarrıflıklar ne durumdaymış, padişahın özel fermanını taşıyan ali galib gibi soysuz, anzavur gibi kansızlar ne katliamlar yapmışlar.
Birinci Abdülmecid 'e babasından kalma , babasına da dedesinden kalma büyükçe bir bakkal dükkanı kalmıştır.
Sultan Birinci Abdülmecid kocayınca bakkalı büyük oğul Sultan ikinci Abdülhamid'e devir eder.
O sıralarda Süpermarket furyası başlamıştır.zaten memlekette kriz vardır.işler istenilen gibi değildir.Bakkal dükkanına göre daha modern , daha güçlü , daha dayanıklıdırlar.Konmak istemektedirler bakkalın tepesine.ikinci Abdülhamid allem eder kallem eder kaptırmaz Süpermarketlere bakkalı.Fakat ikinci Abdülhamid'de elden ayaktan düşmüştür artık.Derken ortanca oğlan çıkar sahneye Sultan Mehmed Resad.Cok iyi değildir hesap işlerinde.Sağın solun desteğiyle idare eder bakkalı.Fakat çok yaralar almıştır Süpermarketlerden... Kilidi ha vurdu ha vuracaktır kapıya..Derken o da göçüp gider.Kalır bakkal Mehmed Vahdettin'e.Hayatında el sürmemiştir ne gelir defterine , ne gider defterine.kafası çalışmaz esnaflığa.bilmez peynir kaça gelir , zeytin kaçtan gider.Koca bir yıkıntı kalmıştır ona...
Duramaz bakkal Süpermarketler karşısında.
Vurur kilidi Vahdettin kapıya
Onun elinde patlamıştır kısaca...
Mehmed Resad bakkal dükkanını 1918 devretmiştir Mehmed Vahdettin'e.Mehmed Vahdettin 1922 yılında vurmuş kilidi dükkana.Çok değil ; eğer Mehmed Resad 4 sene daha yaşasaydı bugun o hain ilan edilecekti.
osmanlı'nın, sefalet içerisinde ölmüş tek ve son padişahıdır.
halifelik ve saltanat kavramlarını kaldıran yeni hükumet, vahdettinin tüm haklarını elinden alıp sade vatandaş görünümüne sokmuştur. olayların gelişmesinden katli vacip hale gelen vahdettin, soluğu italyanın ücra bir kasabasında alır. yirmisekiz yıl orda sefalet içinde yaşar ve ölür. borçlarından ötürü tabutu haczedilir. ( nedir bi anlamı varmıdır? cesetten beklenti nedir?) durum suriye emiri tarafından duyulur ve borç ödenir. tabutu ile beraber suriye ye getirilip türbe yapılır. zaman içerisinde teknolojiye ayak uyduramayan türbe, zamanla asimile olarak şu an ki bulunduğu yere katlı otopark yapılır. türbe kaybolmuş, tam yeri bilinmemektedir.
osmangazi, osmanlıyı kurduktan sonra, hasta yatağında şu sözleri söyleyip, bir görevi miras bırakmıştır orhangazi ve başa gelecek diğer otuzdört şah için. " her zaman gazaya devam ederek, din-i celil-i ıslâm'in yüceligini yasatiniz. cihadin kemâline ererek, sancagi serifi hep yüksekte tutunuz. her zaman ıslâm'a hizmet ediniz. zira cenâb-i hak benim gibi zayif bir kulunu ülkeler fethetmek için memur etti. gaza ve cihadlarinizla kelime-i tevhid'i çok uzaklara götürünüz. hanedanimdan her kim, hak yoldan ve adaletten saparsa mahser gününde, rasülü azam'in sefâatinden mahrum kalsin." demiştir.
kendisi için hain ve vatan satan denildiği gibi yine aynı ölçüde padişah sıfatıyla kabul eden zümreler var. yaşadığı hayatını gülermisin ağlarmısın'a bağlıyor, büyük büyük dedesi osmangazi ile mahşerdeki hesaplaşmasında başarı diliyoruz.
vahdettin konusu biraz karışık ama şu söz tarihimiz ve dünyada yazılan tarih hakkında herşeyi açıklıyor bence:
"tarihten hiçbir şey öğrenilemeyeceğini tarihten öğrendik" bernard shaw .
teknik olarak vatan haini olma ihtimali olmayan son osmanlı padişahı.
vatan türkiye cumhuriyeti ise o sırada henüz kurulmamıştı. ayrıca kendisi osmanlı padişahıydı ve yaıp ettikleri osmanlı ortamında değerlendirilmeliydi.
eğer heyet-i temsili adı ile ortaya çıkan kurtuluş savaşı sonunda yeni bir devlet kurmasaydı o zaman vatan haini sayılırdı ama olaylar öyle gelişmedi.
vatanı kurtarmak yerine kurtarabileceği ile birlikte tahtını da kurtarmak istemiştir. bunda da doğal olarak hiç bir sorun yoktur. bunu yaparken milliyetçi güçlerin aleyhine faaliyet göstermiş olabilir. sonuçta amaç bazen herkesin amacı ile ortak olmayabiliyor. milliyetçi askerlerin hepsini idama mahkum etmiştir. o sıralarda yeni açılan meclis uzakta, anadolunun ortasında bik bik öten 80-90 kişiden oluşan bir gruptu onun için. anadolunun ve ordunun kontrolü tamamen ankara meclisinde olsa da, henüz hiç savaşmamışlardı ve bu sebepten dolayı da vahdettin doğal olarak halen halkın gözünde daah prestijli idi. aynı şey itilaf devletleri ve rusya içinde geçerliydi. karşılarına alıp ii çift laf etmemişlerdi henüz hiçbiri ankara hükümeti ile.
sonradan ingilizler istanbulu işgal edince üzerine de yunanlılar anadoluya asker çıkarıp inönü de ismetin güçlerine saldırınca ve geri çekilince tüm dünya bu anadoludakileri ciddiye almaya başladı. zaten o zaman idam cezaları da kaldırıldı.
her ne kadar kendisi teknik olarak hain değilse de, kurtuluş savaşını başlatan kişi de değildir. çünkü mustafa kemali anadoluya gönderdikte 15 gün sonra, geri çağırmıştır. böyle büyük bir projeye başlaıdktan 15 gün sonra durmazsınız.
millet açlık ve sefalet içinde yaşarken, istanbul saraylarında ihtişam içinde yaşayan son osmanlı hükümdarıdır. kuvvayi milliye örgütlenmesine karşı ordu gönderen zattır. Mustafa Kemal'i desteklediği söylense de ölüm emrini vermiştir, gerekli silahları alabilmeleri için TBMM ye para yerine orta parmağını göstermiştir. geri dönerim ümidiyle götürebildiği para ve altınlarını alıp yine yurt dışında saray gibi evlerde hayatını yaşamış geri dönemeyince göt gibi ortada kalmıştır.Lider olmak vasfını Atatürk ten öğrenmiştir ki cepheden cepheye koşarak gecelerini uykusuz millet için ne yapacam diye düşünerek geçirmemiştir aksine gecelerini uykusuz geçirmiştir ama parasız kaldığı zaman ne bok edecem diye.Direniş hareketinin içinde olmayıp direnenlere de köstek olmuş ve böylece kendi soyuna ihanet etmiş ve ingilizin fransızın uşağı olmuştur.
sanıldığının aksine kuvayi milliye üzerine ordu göndermemiş adamdır. nitekim kuvayi milliye kurulduğunda (ki kurulması emrini kendisi bizzat mustafa kemale vermiştir ancak yeni bir devlet istememiştir) osmanlı ordusu diye bir şey yoktur kuvayi milliyeye saldırtacak.
ayrıca yanında bok gibi para falan götürmemiştir çünkü sarayın bütün bütçesi o dönemde itilaf devletlerinin elindedir. "birileri" tarafından bindirilir ve yollanır suriye taraflarına. ömrünün geri kalanını sefalet içinde yaşar ve safalet içinde ölür.
mustafa kemale ki o zamanlar mustafa kemal osmanlı ergenekonunun bir numarası idi, bizzat vatanı kurtarma görevini vermiş, oğuzhan soyundan gelen değerli, vatansever türk evladı, son osmanlı imparatoru. gidin suriyedeki mezarına fatiha okuyun. (bkz: son imparator)
kurtuluş savaşı yıllarında kendisine gelen "ülkeyi terk etmezsen bütün osmanlı asilzadeleriyle beraber idam kararına mahkum olacaksınız" tehditine karşı zorla ülkesinden sürülen son osmanlı padişahı.
tarihinden habersiz, anında vatan haini yaftasını yapıştıranlara ithafım ise şu olacaktır,
ülkesinden zorla ayrılırken devlet hazinesinden kendisine maaş bağlatmayı teklif edenler olmuştur fakat o,