mustafa kemal' in samsun' a çıkmasına yardım eden son osmanlı padişahıdır. ama Mustafa kemal'in cumhuriyet rejimini getireceğini anladığında tutumunu değiştirmiştir. ayrıca mustafa kemal il arkadaş oldukları söylenmektedir.
hain mi değil mi hala tartışılan padişah. aslında insanlar kendini biraz vahdettin'in yerine koysalar onu biraz anlayabilirler. düşünün padişah olduğunuzda zaten osmanlı savaşı kaybetmiş , istanbul işgal edilmiş , perdeyi açtığınızda ingiliz gemilerinin toplarının saraya çevrilmiş olduğunu görüyorsunuz. osmanlı eğitimi görmüş hiçbir padişah elbette göre göre hainlik yapmaz ama adam biraz da mecbur bırakılmış. eminim bu süreçte gizli gizli de olsa atatürk'ün başarması için dua etmiştir. başarınca da sevinmiştir.
--nutuk-- osmanlı devleti nin içinde bulunduğu grup, I. dünya savaşı nda yenilmiş, osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. büyük savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. milleti ve memleketi I. dünya savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. saltanat ve hilafet makamında oturan vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. damat ferit paşa 'nın başkanlığındaki hükumet aciz, haysiyetsiz ve korkak. yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.
--mustafa kemal atatürk--
atatürk ün, "samsun a çıktığım gün genel durum ve görünüş" adlı yazısından, aynı zamanda nutkun baş paragrafından bir alıntı...
gerçekleri olduğundan farklı göstermeye çalışmakla neye, kime ya da hangi zümre ve topluluğa hizmet etmektedir bazı osmanlı sempatizanları onu anlayabilmiş değilim...
atatürk ün sadece askeri başarısıyla övünüp "devrimlerini" görmezden gelmeye devam edenler; "şeriat" in geri gelmesi umuduyla yaşayıp "hilafet" i yeniden elde etmek için yanıp tutuşan bünyeler mi acaba?
bu padişah için iki yönlü abartılı iddialar vardır: kemalist kesim, sultan vahdettin'in amacının salt vatanı satmak olduğunu söyler. buna tepki gösteren islamcılar ise vahdettin'in "milli mücadele'nin asıl başlatıcısı" olduğunu ve mustafa kemal'i anadolu'ya gönderenin o olduğunu söyler.
her şeyden önce "vatan hainliği" öznel bir kavramdır. o yüzden bu tartışma, tarihi olaylardan çok, kişisel olarak vatana ihanetin kişilerce nasıl değerlendirildiğine yönelik şekillenir.
kemalistlerin tezine göre vahdettin, milli mücadele'ye karşı çıktığı için ve tahtını korumak istediği için vatan hainidir. islamcılar ise vahdettin'in tarih kitabını gösterip "paşa, paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir." ve ardından "asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. paşa paşa, devleti kurtarabilirsin!" deyip mustafa kemal'e samsun'a çıkma emri vermesini padişahın milli mücadele başlatmak gibi bir hazırlık içinde olduğunun delaleti sayar. fakat vahdettin'in bu tür sözlerinin hiçbirisinde "devleti kurtarmak"tan kastın ne olduğu açık açık yer almaz. vahdettin'in milli mücadeleciler üzerine halife ordusu'nu yollaması da onun milli mücadele'ye pek sempatiyle bakmadığını göstermiştir. zaten türkiye topraklarından kaçtıktan sonra da vahdettin, milli mücadele'yi başlattığını iddia etmemiştir. onun sözlerinde "devleti kurtarmak"tan kasıt, muhtemel provokasyonları durdurup, işgalci kuvvetlerle savaşmadan bir uzlaşma ortamı sağlamak olabilir. işgalcı kuvvetleri siyaset yoluyla durdurma düşüncesinin "vatan hainliği" olarak değerlendirip değerlendirilmeyeceği de kişilerin ideolojisine bağlıdır.
kemalistlerin "vatan haini vahdettin" tezine kanıt olarak vahdettin'in mustafa kemal'i idam etmek istemesi gösterilir. bu da sorgulanabilir bir iddiadır. zira bu idam emri, işgal kuvvetlerinin baskısı altında verilmiştir ve idam fermanında tam bir geçiştirme üslubu vardır. emirde "mustafa kemal'in yakalandığı zaman yeniden yargılanmak üzere idam cezasına çarptırıldığı" söylenmektedir. (*) yani kesin olarak idam gerektiğinden bahsedilmemektedir; işgal kuvvetlerine bir "geçiştirme politikası" uygulanmıştır.
velhasılıkelam, hayatı çeşitli sıkıntılar içinde geçmiş vahdettin gibi zavallı bir adamı vatan hainliğiyle suçlamak abestir. buna karşı abartılı tezler geliştirmek de bir o kadar abestir.
* "kuvayı milliye adı altında çıkardıkları fitne ve fesatla, anayasaya aykırı olarak halktan zorla para toplamak, asker almak, bunun aksine hareket edenlere işkence ve eziyet ederek şehirleri yakıp yıkmaya kalkışmak suretiyle iç güvenliği bozanların tertipçisi oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan, üçüncü ordu müfettişliğinden alınarak askerlik mesleğinden çıkartılmış bulunan selanikli mustafa kemal efendi, eski yirmi yedinci fırka kumandanı miralaylıktan emekli istanbullu kara vasıf bey, eski yirminci kolordu kumandanı mirliva salacaklı fuat paşa ile eski vaşington elçisi ve ankara milletvekili midillili alfred rüstem ve sıhhiye eski müdürü istanbullu doktor adnan bey ile üniversite batı edebiyatı eski öğretmeni halide edip hanımın, ayrıntıları 11 mayıs 1336 (1920) tarihli ve 20 numaralı karar tutanağında yazılı olduğu üzre, mülkiye ceza kanunu’nun kırk beşinci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle elli beşinci maddesinin dördüncü fıkrası ve elli altıncı maddesi uyarınca, sahip oldukları askeri ve mülki rütbe ve nişanlarla, her türlü resmi ünvanlarının kaldırılmasına ve idamlarına, halen firarda bulunmaları dolayısıyla kanun hükümleri gereğince mallarının haczedilerek, usulüne göre idare ettirilmesine dair istanbul bir numaralı sıkıyönetim mahkemesi tarafından gıyaben verilen hüküm ve karar, ele geçirildiklerinde tekrar yargılanmak üzere tasdik edilmiştir.
bu padişah buyruğu’nu yürütmeye harbiye nazırı görevlidir.
24 mayıs 1336 (1920)
murat bardakçı'nın şahbaba isimmli kitabında vatan haini değil bir vatansever olduğu mektuplarında ve hatıratında aşikar olan son padişah. Musatafa kemal'e onun ölüm haberi geldiğine şu sözleri söylemiştir: "Çok namuslu bir adam öldü istese öyle bir orduyla dönerdi ki...."
kendisi sarayından kenisene ait olan mücevheratı almadan ülkeyi terketmiştir. kendisine göre bu terkediş bir hicretti. fakat dönmek nasip olmadı. zaten dönmesi de yeni cumhuriyetin bekaası için zararlıydı.
sultan vahdettin, halife adbülmecid le arası açık olduğundan payitahttaki hakkından feragat etmemiştir. yönetim konsunudaki yeteneksizliğine gelince, kendisi tahtın 3. veya 4. varisiyken bir buçuk sene içinde şehzade olmuştur bu yüzden gerekli eğitimi alamamıştır. fakat yaptığı en iyi şey genç mustafa kemal paşa'yı samsuna gödermek olmuştur... düşman zırhlıları namlularını padişah'ın toplantı odasına doğru çevirmişken yapılabilecek tek şey buydu çünkü.
sultan vadettin'nin Atatürk'ü enver paşa'nın zoruyla ondan kurtulmak için samsun'a gönderdiğine inananlara verilecek cevap şudur: Mustafa kemal paşa samsun'a giderken kendisine devlet tarihi boyunca sadece köprülüler'e verilen yetkiler verilmiştir ki bu kendisinin bir kuurtarıcı olarak gönderildiğinin kanıtıdır.
sonuç: sultan mehmet vahdettin asla bir vatan haini değildir aksine bir vatanperverdir. bu vatansever padişah'ın san remo'da fakirlik içinde vefat etmesi ise çok acıdır.
son osmanlı padişahıdır, kötü bir devlet adamıdır, etrafındaki kendisinden daha beceriksiz devlet adamlarının lafıyla haraket etmiştir, ama asla vatan haini değildir, hiçbir osmanlı padişahının olmadığı gibi.
ülke bu duruma vahdettin yüzünden geldi deyip osmanlı düşmanı olmak da en mantıksız hareketlerdendir. çünkü bu topraklar aynı osmanlı'nın kanuni'si döneminde tarihinde gelmiş geçmiş ve gelecekte görmeyeceği refahı huzuru ve bolluğu yaşamıştır.
oyle vatan haini diye sallamak cok kolay gorunsede degildir ilk once arastirmak lazim sonra surgundeki hayatina bakmak lazim ha sonradan kafayi bozup halifeyim ulan ben diye italya remo'dan mektuplar yazip arap ulkelerinden yardim istemesi hos degil o ayri konu..
sürgünde olduğu yıllarda kendi ailesinden kimseye atatürk ve türkiye hakkında kötü söz söyletmemiş asil şahsiyet. naaşı öldükten sonra bakkal ve kasabın rehin koydurması üzerine günlerce defnedilmeden beklemiştir.
kendini vatanperver hissetmek isteyenlerin sığınağıdır.
ilkokulun ilk tarih bigilerindendir.
"vahdettin bir hain idi ve memleketi sattı..."
"vahdettin fransa'ya kaçtı"
amma kızmıştık vahdettin'e be! ulan memleket satılır mı hiç!
biraz büyüyüp aklım başıma gelince bir de baktım ulan her yer vahdettin dolu!
vahdettin'e hain diyorsak cumhuriyet tarihinde iktidara gelmiş siyasi liderlere ne diyeceğiz?
"vahdettin ingilizlerle iş birliği yaptı"
canım ne kızıyorsunuz o zaman amerika çok uzaktaymış. müsait değilmiş...
ingilizle işbirliği yapan hain, vatanı satan
amerika olunca işbirliği, ikili ilişkiler...
bir rivayete göre bir içki meclisinde * Aatatürk'e ölüm haberi geldiğinde kadehini bırakmış ve:
- başımız sağolsun büyük bir insanı yitirdik, demiştir.
orda bulunan bir şahış:
-paşam neden böyle dediniz, diye sorduğunda Ata'nın verdiği cevap ise manidardır.
-evet büyük bir insandı eğer isteseydi osmanlı hazinesini yanında götürür ve o parayla bir ordu kurarak türkiye cumhuriyetini daha filizlenmeden bitirebilirdi. **
"ağabeylerim abdülhamid ve ve mehmed reşad efendiler dahil olduğu halde babam sultan abdülmecid in 19 evladını terazinin bir tefesine koysalar diğer tefede bulunan murad efendi ağır basardı" dediği rivayet edilir.
yunan ordusu anadolu kadınlarının ırzına geçerken sesini çıkartmayan padişah. bu durumlara isyan edip eline silah alan insanları hain ilan eden kukla. bazıları bu adamı savunmak için atatük ü görevlendirdiğini iddia eder ama kurtuluş savaşı sona erince vahdettin in ingiliz gemisine binip kaçması bu iddiayı çürütür.
hain mi bilmem ama tam bir korkak tır. mustafa kemal paşa ya bağlı türk birlikleri 9 eylül 1922 da izmir e girince ingiliz ve yunanların savaşı kaybettiği kesinleşti. bunun üzerine 1919 dan beri büyük bir korkaklıkla kendi ülkesini işgal eden ingilizlerin ağzına bakan ve vatanın kurtarılması için mustafa kemal paşa önderliğinde ankara toplanan vatanseverleri isyancılar ve hayalperestler olarak nitelendiren daha doğrusu ingiliz korkusuyla nitelendirmek zorunda kalan vahdettin izmir in kurtuluşundan çok kısa bir süre sonra tam olarak ta 17 kasım 1922 de tek oğlu şehzade ertuğrul u da yanına alarak dolmabahçe sarayından saltanat kayığıyla açılmış ve boğaz açıklarında demirli bekleyen ingiliz zırhlısı malaya adlı gemiye binip bir daha geri dönmemek üzerine kaçmıştır.
bak sen şu allahın işine vahdettin niye böyle davrandı ki? halbuki mustafa kemal i kurtuluş savaşı için bizzat kendisi yönlendirmişti. hatta mustafa kemal 'ben ingiliz mandasını savunuyorum bu millet sadece ingiliz himayesinde kurtulabilir' demiş bunun üzerine vahdettin mustafa kemal i zorla anadoluya yollamıştır. yunan cephesinde savaşlar sürerken sarayda sabahlara kadar oturup büyük taaruzun planlarını hazırlamıştır. tabi bu sırada mustafa kemal le çok gizli anlaşmalarının belli olmaması için bizzat kendi imzasıyla şeyhülislama 'mustafa kemal e inanmayın, kurtuluş ingilizlerdedir, haşmetli padişahımız ingiliz ve yunanalara savaş açmamanızı emrediyor' fetvaları hazırlattırıp ingiliz uçakalarından tüm batı anadoluya dağıttırmıştır. sonunda savaş kazanılınca da vahdettin 'benim asil halkım cumhuriyeti hak ediyor cumhuriyet kurulsun da ben ömür boyu hain damgayı yiyeyim farketmez' diyerek vatanı ingiliz zırlısıyla terketmiş ve cumhuriyetin kurulmasına ön ayak olmuştur.
tabi yerseniz.... yesinler sizin vahdettininizi ya!
tamam kendisi mustafa kemal bey'i anadoluya ordu müfettişi sıfatıyla gönderdi. hatta gönderirken "paşa paşa bu ülkeye cok hizmet ettin, masada duran kitapta hepsi yazılıdır. asıl simdi yapacağın hizmetler daha mühimdir" diye söylemiştir. ama bunları söyledi diye milli mücadeleyi başlatmış mı oluyor ? bir kere mustafa kemal bey'i hangi görevle anadoluya göndermiştir? şöyle ki mondros mütarekesinden sonra, samsun ve dolaylarında baş gösteren, rumlara karşı gerilla savaşına giren başıbozuk türk birliklerini! kontrol altına almak için göndermiştir. peki bu görevi vahdettin'e kim söylemiştir. tabiki ingiliz fevkalade baskomseri. anadoluya bu amaçla gönderen vahdettin, biraz sonra geri çağırmıştır. bunun da içeriğini anlatmak isterim. efenim mustafa kemal ve arkadaslarının örgütlediği birlikler ve anadolu da ki faaliyetleri, ingilizler tarafından anlasılmıs, vahdettin'e geri gelmesi için emir vermişlerdir. mustafa kemal bey bu emirlere uymayarak anadolu da ki faaliyetlerine devam etmiştir. yine aynı vahdettin mustafa kemal, kara vasıf, fuad paşa, halide edip adıvar gibi isimleri idama mahkum etmiştir. gel gelelim vahdettin hain miydi? sorusuna. varın siz düşünün.
sultan abdülhamit gibi yanlış anlaşılan ya da anlaşılmak istenmeyen osmanlı padişahıdır. ingiliz zırhlılarının namluları kendisinin çalışma odasına sabitlenmiş haldeyken ayağa kalkıp bağırmasını ve milli müücadeleniin içine etmesini isteyenler ve tarhiten siyasetten zerre anlamayan dallamalarca yerlenen padişahtır.
mustafa kemal paşayı tarihte sadece köprülülere verilmiş olan yetkilerle samsun'a gödermiştir. ingilizler'in baskısıyla ikili oynamak zorunda kalmıştır. memeleketi terkederken alabileceği çok büyük bir hazineyi almadan gitmiştir. isteseydi çok büyük bir orduyla geri dönerdi ki bu iddianın sahibi mustafa kemal atatürk'tür. kendisi bilndiği üzere (bazıları bilmek istemese de) vatanperver bir insandır. * (bkz: şahbaba)
kendisi vatanperverliğini ingiliz denetiminde olan boğazdan mustafa kemal'i geçirerek göstermiştir. * mustafa kemal sonraları onu yermek hatta aşığalamak zorundaydı. çünkü devrimler eskiyi kötüler.
asla hain değildir. hele de çapsız hiç değildir. son osmanlı padişahıdır. tarih kendisine bu kadar haksızlık yapmıştır ama at gözlüğü takmayanlar onun hayatını okuduklarında bu şahsiyete asla haksızlık etmezler.