SEVR Anlaşması imzalandığı sırada, Osmanlı tahtında Sultan Vahideddin vardı. Sabık padişah, daha sonra Güney italya'nın San Remo kasabasında sürgünde bulunduğu sırada yazıp Fransızca'ya tercüme ettirdiği hatıralarında, Sevr Anlaşması'ndan bahsederken 'Sevr, kötülüğün baştan aşağı ta kendisiydi' diyecek, Sevr'i tasdik etmeyerek zaman kazanmaya çalıştığını yazacak ve 'Bu anlaşmayı imzalamaktansa tahttan feragat etmekte kararlı olduğunu' söyleyecekti.
Türk milletinin idam fermanı olan Sevr Barışını ancak Ermeni aslından Damat Ferit, Arap Hâdi ve Arnavut Rıza Tevfik imzalamıştır. Rıza Tevfik imzada kullandığı kalemi Amerikan Kollejine hediye etmiştir.
Nihal Atsız
nutuk'un 728'inci sayfasında m. kemal atatürk şöyle diyor:
efendiler! mondros mütârekesinden sonra türkiyeye muhasım devletler tarafından dört defa sulh şeraiti teklif edilmiştir. bunların birinicisi sevr projesidir. bu proje hiçbir müzakerenin mahsûlü olmayıp düvel-i itilafiye tarafından yunan başvekil mösyö venizelosun da iştirakiyle tanzim ve vahidettinin hükümeti*** tarafından 10 ağustos 1920 de imza edilmiştir. bu proje tbmmnce bir zemin-i münakaşa bile addedilmemiştir.
***dikkat edilirse m. kemal atatürk, bu metni daima proje diye isimlendirmekte ve projenin imzalanışını vahideddinin hükümeti tarafından demek suretiyle vahidüddin hana değil, hükümete izafe etmektedir. doğrusu, o hükümetin murahhasları (delegeleri) tarafından olacak.
hazineden imkanı olmasına rağmen bir kuruş almamış olmadığı akla getirildiğinde kafayı karıştıran durumdur. lakin sevre imza koyması da gerçektir. yani tuhaf bir durum. bir insana tek hareketinden dolayı vatan haini yaftası takmak doğru değil önermesini akla getirir.