filmdeki başbakanın bizdekinden farkı yok. filmdeki medyanın bizdekinden farkı yok. filmdeki polisin bizdekinden farkı yok. ülkemizde bir tek guy fawkes eksik maalesef.
eleştirel, politik ve etkileyici bir filmdir. ancak beğenmeyeni dövüyorlarmış gibi herkesin beğendiği, üzerine methiyeler yazdığı, en beğenilen filmler kategorisine kafadan giriş yapan film olmuştur. fakat garip bir hayran kitlesi olması münasebeti ile bende pek çok soru işareti bırakmıştır.
üşenmeyiniz bakınız, şu entryi yazdığım an itibariyle, facebook gibi yaygın kullanılan bir sosyal ağda, bu filmin hayran sayısı otuz bini buluyor. remember remember the fifth of november şeklindeki sloganı nedeniyle 5 kasımlarda hemen her sosyal ağda da tartışma konusu oluyor. pek ala, pek güzel. ancak filmin hikayesine temel olan şey özgürlük ve devrim olguları ve bunun anlaşılmadığı ortada. keza, öyle olsa, bu film için methiyeler yazanlar, hayran olanlar aynı zamanda tutup da faşist, ırkçı, cinsiyetçi ve dinci söylemlerde bulunmaz, öyle gruplara üye olmazlardı.
kısaca, tam anlaşılamayan ancak anlaşılsın istediğim film olmuştur.
Bir maske bu kadar mı çekici gelir bir insana! Inanilmaz bir çekim gücüne sahiptir bu karakter. Bir dansı lütfetse fena olmazdı. Hatta hiiç fena olmazdı. Ütopik olabilir ama bu haliyle bile gayet çekici bir ütopya.
vendettanin maskesi resmen devlete/hükümete karsi isyanin ve başkaldırşın simgesi olmustur. nerde ne zaman yüzünü gizlemek isteyen birileri varsa bu maskeyi takar oldu.
filmin kendisi icin söylenecek pek fazla bir sey kalmamis. harikadir cünkü.
ergen veledler v.nin vurdulu kırdılı hareketleri ve gizemli yönü yüzünden beğenir bu filmi. Ancak kültürel ve sosyal damak tadı bir tık yukarıda olan şahsa başka bir lezzet verir.
hiçbir zaman ben de o herkese yaptığı etkiyi yapmamıştır. insanların bu filmi neden bu kadar özel bir film haline getirdiklerini hiçbir zaman anlamayacağım sanırım. öyle dövüşlü, aksiyonlu saçma sapan filmler izleyen bir insan da değilim.
replikleri, filmin ve sinema sektörünün bir kaç gömlek üstündeki proje. natalia portman'ın performansı ve hugo weaving'in maske arkasındaki oyunculu muhteşemdir.
en yanlış anlaşılan filmlerin başındadır. en azından ben öyle düşünüyorum sözlük. Filmde halkların gücünü, hakkın gücünü ve halkların devletlerden korkmamalı gibi alt mesajlar verirlerken filmden geriye tek kalan V maskesi oldu. Türkiye de böylesine çok sevilmesinin bir nedeni de V maskesinin getirisi diye düşünüyorum, gezerken bile sokakta v maskesiyle gezen ergen veletler oluyor.
v for vendetta kadar boku çıkarılan başka ne var? herkeste bi' guy fawkes maskesi, bi' vendetta lafı... (v for vendetta'yı severim, güzel filmdir, kitabını okumadım ama.)
önce guy fawkes'tan bahsedelim, kimdir bu fawkes da herkeste maskesi var? (gerçi millet v maskesi olarak biliyor, filmde tekrar tekrar guy fawkes olduğu belirtilse de) guy fawkes özgürlükçü biri değildi. katolik bir yobazdı. parlamento binasını patlatmak istemesinin sebebi parlamentonun dine bağlının azalması, tanrıyı devlet işinden ayırmaya başlamasıydı. yani bu adam teokrarisiyi geri getirmeye çalışıyordu, özgürlüğü değil. sonuç olarak bu adamı anarşiyle, özgürlükle ilgili yerlerde kullanmak ahmaklıktır.
gel gelelim v for vendetta'ya. v anarşi isteyen bir insan. anarşi nedir diye soracak olursak; anarşi günlük kullanım dışında devlet ve otoritenin reddidir. anarşizm devletleri sevmez, ortadan kalkmasının daha hayırlı olacağını düşünür.
v de bir anarşisttir, gerçek anlamıyla. v anarşisttir çünkü devletten çok çekmiş, demir yumruklarını yemiştir. devletin özgürlükleri kısıtladığını düşünür -ki filmde gördüğümüz üzere öyledir de-. v'nin yerinde olsaydım ben de anarşizmi savunurdum sanırım, veya 1984 romanında olsaydık. ama bu gerçek dünya. sahi filmin sonunda parlamento binasını patlatıldıktan sonrası yok di mi? biraz mantık yürütelim bakalım kendi dünyamıza göre.
v parlamento binasını patlattı, yönetici kalmadı ortada. i̇şler başta iyi gider, anarşizmi kendileri isteyen insanlar biraz huzurla yaşar. sonra kaos baş gösterir. git gide de güçlenir. çünkü ortada bir erk yok. merkezi bir erkin olmadığı yerde güçlüler despotluklar kurar, güçsüzlere kan kustururlar. neden? çünkü, dostlarım, insan tam bir orospu çocuğudur. en büyük isteği "güç"tür. devletsiz yaşamda belirsizlik, kaos olur. "survival of the fittest" değil "survival of the strongest" olur. devletsiz yaşam insanın doğası değişmedikçe kötüdür.
ben devletsiz yaşam yerine özgürlükçü bir devletin kurulması taraftarıyım. totaliter rejimler yıkılmalı, devlet bireylerin ve toplumun özgürlüğünü, huzur ve refahını sağlamalıdır. her kesime eşit uzaklıkta olmalıdır, kimsenin ezilmesine göz yummamalıdır. liberal ekonomik sistem ezilmeyi olanaklı kıldığı için ekonomide liberalizm olmamalı. özel mülkiyet olmalı ama sınırlı. birinin 10 tane apartmanı olamaz, sahil kenarında bir tane küçük kulübesi olabilir.
sonuç: v for vendetta izleyip gaza gelmeyelelim, "anarşizm isterük" diye bağırmayalım. gerçek bir anarşist de zaten böyle yapmaz