başından sonuna kadar normal bir cümle içermeyen, tamamen vurucu ve etkili sözlerden oluştuğu için her sahnede insanı bir kez daha mest edebilen bir film.
--spoiler--
en baba cümlesi kısa ve net olarak "fikirler kurşun geçirmez"dir ancak sayısız adet laf eklenebilir. pek çoğu eklenmiştir şüphesiz denk gelmediğim birini yazayım.
-müslüman mısın?
-kuran okuyup oradaki şiirselliğe hayran kalmak için müslüman olmak gerekmez.
--spoiler--
hayatımda izlediğim en güzel filmlerden biri. filmi izledikten sonra bir ay kadar etkisinde kalıp, arkada çaykovski çalarken meclisi yıkma planları kurmuştum o derece. *
hugo weavingin kelimelerle anlatılamayacak kadar güzel canlandırdığı sesiyle büyülediği,şiirsel bir devrim filmi. remember remember the fifth of november orjinal dilde izlenmesi tavsiye edilir. aslı kadar düzgün çevrilmiş altyazıları bulunmaktadır.
"bu maskenin altında etten ve kemikten fazlası var sayın başkan. bu maskenin altında bir fikir var ve fikirler kurşun geçirmezdir." gibi bir aforizmanın yapıldığı film.
dikkatle izledikten sonra karakter örgüsü yaratılırken sinema ve edebiyat ekseninde birtakım motifleşmiş eserlerden faydalanıldığı dikkati çekmiştir. bunlara en iyi örnekler filmdeki iki kutbu oluşturan başbakan ile v dir. başbakan karakteri oluşturulurken faşist bir takım öğelerin verilmesi ve bu atmoferin yaratılması esnasında açıkca alan parker'ın the wall'da kullandığı çağrışımlar ve v karakterinde de bir çok yönden edmond rostand'ın cyrano de bergerac da cyrano karakterini oluştururken kullandığı epik yönlerin yakınlaşması dikkatleri çekmiyor değil.
biraz daha detayına inersek alan parker 1981 yapımı film "the wall" ın birçok bölümünde aynı renk aynı ses tonu ve aynı motiflerle anlatıyordu faşizmi. kırmızı ve siyah bayraklar, bayraklardaki keskin çizgiler , hitab esnasında askerlerin konumu , konuşmacının anlattıkları...
cyrano de bergerac' da edmond rostand son derece iyi kılıç kullanan ve dile son derece hakim iyi bir nükteci ve şair cyrano bergerac karakterini yaratmıştı. ki filmdeki ana kahraman v'de de bu özellikler birebir dikkati çekmekte. kaldı ki 17 yüzyıl paris'inde ele alınan oyundaki cyrano'nun kıyafetleri ile v. nin filmdeki kostümü arasındaki benzerlik de yabana atılacak cinsten değil.
1812 üvertürünü kullanımı ve "behind this mask is more than skin, behind this mask is ideas and ideas are bulletproof..." repliğiyle bünyeye lpg'yi enjekte eden filmdir.
hayatımda izlediğim en kalite filmlerden biridir eyvallah da, bu tür kaliteli filmlerde dahi insanı çileden çıkartan hatalar yapılınca daha da sinir bozuyor.
filmin başlarında v 'nin tüm ülkeye yaptığı canlı yayın sonrası binada kendisini yakalamak için yapılan baskında v, bir kaç kişiye kendisi gibi maske takarak bir karambol yaratmaya çalışmıştır ki başarılı da olmuştur. polisler odaya girdiğinde odadaki sahte v'lerden birine "kımıldama dur alırım aklını" gibi tehditler savurduktan sonra maskenin altındaki masum kişi ellerini kaldırarak "durun ateş etmeyin" der. polisler adamın bu sözlerine hiç aldırmadan bacağına bacağına bir güzel sıkar ki doğrusu da budur. gel gelelim bir kaç dakika sonra yine bir polis gerçek v'yi bulduğunda, hatta onun gerçek v olduğunu bildiği halde "kaldır ellerini kımıldama" der, ama bir el bile ateş etmez. bu nedir kardeşim ? az önce durun bokunuzu yiyim ateş etmeyin diyen adama allah ne verdiyse sıkıyosun, ama gerçek v'yi bulduğunda hiçbirşey yapmıyorsun. karşındaki adamın ne derece piskopat ve tehlikeli olduğunu biliyorsun ve ateş etmediğin her saniyenin onuna lehine geçtiğini düşünemiyorsun. hayır ateş etmeyip napcan kelepçe mi takcan v'ye ?
rome'u izlerken çizgiroman ile ilgili bir şeyi yeniden farkettim.
tarihi gerçeklere ne derece uyduğunu bilmiyorum ama kavramları kıyaslamak açısından önemli olan nokta, brutus ve arkadaşları, ceasar'ı öldürüp cumhuriyeti bir tirandan kurtarmak derdindedirler. aynı dert, v'de de vardır fakat ayrıldıkları nokta, v'nin, bir tiranı öldüren kişinin, ne amaçla yapmış olursa olsun, neticede şiddete başvurmuş bir katil olduğunu belirtmesi ve bu nedenle, daha üst, daha özgür bir geleceğe kendisinin ayak basmaması gerektiğini düşünmesidir. tiran'ı öldürmek, kendini bir nevi feda etmektir ona göre. yeni çağda, katillere yer yoktur ve olamaz zira. ama brutus ve diğerleri, kendilerini bu yeni çağın koruyucuları ve kurucuları olarak da görmektedirler. v'nin düşüncesinin daha sağlam olduğu fikrindeyim.
ve bu ayrımın önemli olduğunu düşünüyorum.
propagandist olma çabası güdüldü mü bilmiyorum -ki çok da umrumda değil- ama baskıya ve haksızlığa başkaldırı örneği olarak ruhlara teğet geçip okşamıştır bir zamanlar. sonra yine aynı dünya, yine aynı biz.
filmi çok beğendim. meclisi patlatmak falan bunlar güzel şeyler. pelikan marka, iki ucu rampayı andıran biçimde kesilmiş yeşil silgiyle silinen militan duygularım kabardı diyebilirim. duygularım "v"ye kabarırken ufaklık diye tabir ettiğim tenasül uzvum natali portmına kabardı. bir kadına kellik bu kadar mı yakışır? rüyamda gördüm o kel haliyle şerefsizim. rüyanın en can alıcı anında frekanslar karıştı ve alex(fenerli) belirdi gözümün önünde. doruk noktasındaydım, geri duramadım. alex'i belledim rüyamda. manşetler şöyle olsun yarın: "alex'i belledim, kusra kalma alesk"
haa ne diyorduk, şimdi devrim, devrim eyvallah. meclisi de patlattık varedenin kayrasıyla ama peki ya sonra? hadi birinci gün parti yaptık, devrim partisi. drunk girl at college party de yapabiliriz. keyif bizim değil mi yaparız, sefa pzevengiyiz icabında. devrimi de yapmışız. ee sonra? "fethedilenler üzülür ve fakat fatih'in işi yeni başlamıştır." deyi bi lakırdı geliyor aklıma. cevap nedir?
filmde evey ile ilk karşılaşmasında "v speech" olarak da bilinen monologun transkripti şöyledir:
"voilà! in view, a humble vaudevillian veteran, cast vicariously as both victim and villain by the vicissitudes of fate. this visage, no mere veneer of vanity, is a vestige of the vox populi, now vacant, vanished. however, this valorous visitation of a by-gone vexation, stands vivified, and has vowed to vanquish these venal and virulent vermin van-guarding vice and vouchsafing the violently vicious and voracious violation of volition.
the only verdict is vengeance; a vendetta, held as a votive, not in vain, for the value and veracity of such shall one day vindicate the vigilant and the virtuous.
verily, this vichyssoise of verbiage veers most verbose, so let me simply add that it is my very good honor to meet you and you may call me v."
bu kısım çizgiromanda yoktur. bunun yerine -filmde kesilmiş bir şekilde aktarılan- bir bölümü söyler v macbeth'den.
natalie portmanın ağlama sahnesi bir kez daha beni kendine hayran bırakmıştır. film baştan sona çarpıcı repliklerle doludur. son yıllarda izlediğim en kaliteli filmlerden biridir.
şimdiye kadar yazılabilecek her şeyin yazıldığı, söylenebilecek her şeyin söylendiği film.
ama yine de bir filmden çok daha fazlası. idealler, doğrular, yanlışlar, acılar, korkular... en en önemlisi; korkular...
aşkın en yakıcı, en vahşi hali ama aynı zamanda en saf hali. uğruna birçok şeyden vazgeçirtecek, kararların bile değişmesine yol açacak kadar deli bir sevgi.
bir yüzden çok daha fazlası, bir düşünce. ve düşünceler, kurşun geçirmez.
kişisel edit: şu anda içinde bulunduğum ruh halinden ayıklayıp da açıklayamayacağım kadar derin bir film aynı zamanda. politika, sanat, suç ve ceza, rejimler, dinler... o kadar kapsamlı ki... belki daha sonra.
felsefesi olan bütün filmler gibi bu film de süper.v karakteri halkın ne kadar güçlü olduğunu maske taksa bile zamanı geldiğince somut bir şeylere dönüşebileceğini anlatır. filmin son sahnesinde halkın v maskeleri takarak meydanı basması temel olarak bütün insanların eşit olduğunu, taktığımız maskelerin bizi eşitsizliğine götürdüğünü anlatmak istediğini düşündüğüm film.
çizgi romanını ayılıp bayılarak okumuş biri olmama rağmen gayet rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki, film en az kitap kadar güzeldir. genellikle çizgi romanını okumuş olan insanlar filmin eksik kaldığını, beğenmediklerini ifade ediyorlar ama onlarla aynı fikri paylaşamıyorum ne yazık ki. kitap harika. film de harika. filmi muhakkak izleyin. çizgi romanı okumasanız da olur. zira film o kadar güzel işlenmiş ki, çizgi romanı okumadan filmi izlemiş olsanız bile pek bir şey kaybetmezsiniz.
Tamamen değil ama başbakan'ın uslubu ve eriştiği noktaya gelene kadar halkına yaptıkları bana tayyip erdoğan'ı hatırlattı. V'de halk zehirlenirken Türkiyemizde aç bırakılıp erzak dağıtılarak devlete muhtaç ediliyor. iş yerleri fabrikalar açılacak para ile yabancı firmalardan alınan beyaz eşya dağıtılıyor. Balık veriliyor balık tutmak öğretilmiyor. V'de tek bir yayın organı tüm ülke'de yayın yaparken Türkiye'de başbakan tüm karşıt görüşte olan ve kendisini eleştiren medyayı bitirerek bu duruma erişmeye çalışıyor. Günümüz ile benzerlik gösteren bir çok örnek ile dolu film. izlemeyenler izlesin.
En güzel repliklerinden alıntılar yaparak anlatalım;
"my name is v"'dir.
-sözler yerine kaba kuvvet, kullanılabilse de; kelimeler kudretini hep koruyacaktır. kelimeler anlama ulaşmanın yollarını ve dinleyenlere hâkikatin telaffuzunu gösterir. gerçek şu ki; bu ülkede feci yanlışlar var. değil mi? zulüm ve adaletsizlik,müsamahasızlık ve baskı.
bir zamanlar itiraz etme hakkınız vardı ,düşünmek ve inandığınız şekilde ifade etmek şimdiyse düzene uymaya, boyun eğmeye mecbur eden bir sansür ve gözetim altındasınız. kameralar, kameralar gerek. bu nasıl oldu?kimi suçlayacağız?muhakkak, diğerlerinden daha mesul tutulacaklar var. ve onlar mesul olacaklar. yine de, gerçekler söylenecek.eğer suçluyu arıyorsanız aynaya bakmanız yeterli olacak
-bir erkeğe yaraşan her şeyi yapmayı göze alırım; ama daha fazlasını göze almak erkeklik değildir.(machbet'den alıntı bir replik)
v- toplumlar, kendi devletlerinden korkmamalı. devletler, kendi toplumlarından korkmalı.
evey- ve sen bunu bir binayı havaya uçurarak mı yapacaksın?
v- bina nasıl bir sembolse,onu yıkma eylemi de bir semboldür. sembollere anlam kazandıran insanlardır.tek başlarına semboller anlamsızdır ama yeteri kadar insanla bir binayı havaya uçurmak dünyayı değiştirebilir
-sanatçılar gerçekleri söylemek için yalanları kullanır, politikacılar ise yalanları gerçekleri örtmek için kullanır.
- "yaşamımda, fethettim evreni, doğruluğun kudretiyle."(faust'tan alıntı yapılan bir replik)
- böylece örter çıplak kötülülüğümü. sapkın eski niyetler bile kutsal kitap'tan çalınırken ben en çok şeytanı oynarken aziz gibi görünürüm.
- dans edilmeyen bir devrim olacaksa,hiç olmasın daha iyi.
- bu maskenin altında bir yüz var ancak benim değil. ne altındaki kaslardan daha "ben"dir o yüz ne de altındaki kemiklerden.
- bu maskenin altında etten daha fazlası var. bu maskenin altında bir ülkü var, bay creedy. ve ülküler kurşun geçirmez.
- bu ülkenin, şu anda bir binadan daha fazlasına ihtiyacı var, umuda ihtiyacı var.
bay finch- kimdi bu adam?
evey- edmond dantes'di.
ve babamdı...
...ve annemdi.
kardeşimdi.
arkadaşımdı.
sendi...
...ve bendi.
hepimizdi.
- kimse o geceyi ve bu ülke için ne anlam ifade ettiğini unutmayacak. oysa ben o adamı ve bana ifade ettiklerini unutmayacağım