filmi bilmem kaç kez türkçe dublajlı haliyle izlemiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki, filmin orijinal versiyonu katbekat daha iyi dostlar. 5 kasım nedeni ile hd versiyonunu indirmiştim netten, bambaşkaydı film. ilk kez izliyormuş tadı verdi, bir dakika bile sıkılmadım. velhasıl, film şiddetle tavsiye olunur.
bir dahaki beş kasımda görüşmek dileğiyle efendim *
her 5 kasım'da izleyeceğim tekrar dediğim ve fakat elimde dvd'si ile kalakaldığım film.
seneye 5 kasım gecesine inşallah.
ayrıca dün tüm dünyada adı anılmıştır; maskelerle, tişörtlerle ve hislerle...
çizgi romandan sinemaya uyarlanmış 2006 yapımı film..
yeni izledim bu filmi. dur arkadaş çemkirme hemen. hep birşeyler oldu ve erteledim. ama 5 kasımın hatrına oturdum izledim.. e madem izlendi, filmle ilgili notlarımızı vermezsek olmaz..
--spoiler--
- öncelikle iyi bir film bu. yani abartılıyor vs. demek yanlış olur bu film için. cidden hakkı verilmiş. bazı sahnelerinde sinema böyle bişey olmalı dedirtiyor insana. yalnız şu da var ki filme başlamadan filmle ilgili az çok bilgi sahibi olmak da lazım. çok çok dikkatli bir izleyici değilseniz bazı ayrıntılar havada kalabiliyor. sonra bu ne ola ki diye düşünebiliyorsunuz. müzikleri gayet güzel. süresi tam olmuş filmin. daha kısa da daha uzun da olmamalıymış.
- diyaloglarına özellikle bir parantez açmak istedim. şayet çok iyiler. filmi bu kadar sevdiren, kült film sınıfına sokan en önemli parçası diyaloglarıdır. özellikle ''v'' döktürüyor. evey de ondan pek geri kalmıyor aslında..
- ''v'' geçmişin unutulmasını hazmedemeyen bir adam, daha dogrusu gecmişte ülkenin kaderini değiştirmek isteyen adamların ölümlerinin unutulmasını istemeyen bir adam.. ayrıca intikam almak isteyen bir adam lakin alıyor da tek tek.
klasik müzik seviyor. yumurta pişirmede usta. kılıcı iyi kullanıyor.
- filmin bazı noktalarında eski filmleri de hatırlamıyor değilsiniz.
örneğin v'nin herkese maske taktırdıgı sahnede aklınıza leon filminde leon'un swat timindeki elemanlardan birinin gaz maskesini alıp çıktıgı sahne geliyor aklınıza..
ya da v'nin evey'i özgürleştirmek için onu kapalı tutması, işkenceler uygulaması aklınıza al pacino'nun çaylak filmindeki cia ajanını yine cia'nin kaçırıp konuşturmak için türlü işkenceler yapmasını getiriyor. gerçi orada maksat bağlılık ölçmekti ama olsun benziyor..
her neyse sözün özü v for vendetta izlenesi bir film.
vendetta bir düşüncenin filmi.
vendetta içi boş hollywood saçmalarından birisi değil kesinlikle.
tüylerimi diken diken edebilmiş filmdir kendisi. derinlerde bir yerde var olan anarşik duygularımı harekete geçirmiş ama kendileri bir b.k yapamayacağımı bildiğim için, tekrar, oldukları yere geri dönmüşlerdir.
bu film hakkında söylenebilinecek tek şey 'helal olsun lan'dır.
mantığı, çekimi, felsefesi, konusu, mesajı kısaca her bir şeyi süper olan film. ancak benim gibi realizm manyağını yine dertlerle deryalaştıran bir filmdir aynı zamanda.
kardeşim 2020 ingiltere'sinden bahsediyorsun. kafasına maske takan bir adam o kadar güvenliğe rağmen uçacak kaçacak o kadar herifi öldürecek sonra yakalanmayacak. yok ya?
koskoca başbakanı da sefil bir metro katında öldürecekler yine güvenliğe rağmen. ve yine aynı adam onca silahlı askere tek başına kafa tutacak. yemezler anacım. filmde yerler tabii. reelde götün yiyorsa dene bakayim.
bu kısımlar olmamış v.
insansın sen. öyle yok kanımı değiştirdiler, dna farklılığı yaşadım diye kaytaramazsın. her dnası değişen uçsaydı vay halimize.
tamam devrim isteğini, davanı anlıyoruz. bunu yaparken anti-realist unsurları yok edemezsiniz. bir adamın insan dışı şekilden şekilde girmesine, o kadar ölüme rağmen elini kolunu sallaya sallaya gezmesine imkan yok.
bunlar bana göre filmin keyfini bozan şeyler.
iinsansınız. insan. kabullenin şunu artık. bir böyle uçma, konma isteği. yok öyle bir şey. herife bak sanki dingonun ahırında oraya bomba koyayım, öbür yana gül atayım. aa ne güzel kız hadi kafasını kazıtayım. bu ne yahu?
böyle hayali şeylerle değişim beklenildiği sürece kapitalizm var olacak dünyada. yeni düzen isteyenler avucunu yalayacak her zamanki gibi.
sağlam bir çizgi romandır. bu romandan uyarlanma filmi de romanına sadık kalabildiği kadarıyla güzel ve arz ettiği sanatsal içerikle kaliteli bir yapımdır. natalie portman gibi bir güzelliği kadrosunda barındırmaktadır. hugo weaving'in yüzünü göremesek de sesini dinleyebilmekteyiz. ne kadar çocukça bulunursa bulunsun 'birlik' ve 'özgürlük' düşüncesini taşıması, totalitarizme karşı çıkması ile, tefekkürün önemine değinmesi ile övgüyü hak etmektedir.
--spoiler--
gereksiz yere ağırlık kazandırılmaya çalışılan film. bir matrix, bir fight club yapılmaya çalışınılıyor ama yok, bildiğin liseli film, ayy murat sonu çok güzeldi dii mi aşkım tarzı bir film, felsefesi var aga bu filmin ayaklarını bir an önce bırakın, zira bu filmde bir bok yok.
--spoiler--
güldüm. ***
bazı ergenler ve sinema eleştirmenleri tarafından (!) beğenilmeyen bir film.. "sadece ergenler izlermiş, bi boka benzemiyor"muş gibi aptalca yorum sahiplerine imdb ile cevap verelim. http://www.imdb.com/title/tt0434409/ (boş konuşcağına oylamalara bak armut)
şahsi fikrim görmesini bilene çok şey anlatır bu film. ve çok hoş diyaloglarla süslenmiştir. ( merak etme bebem orjinal dilinde seyrettim) tavsiye etmiyorum, izlemeyen varsa mutlaka izlesin lan diyorum..
sinema tarhinin şişirilmiş balonlarından biridir. metro tüneli 10 yılda nasıl tamir edilir, öylesine despotik bir yönetimin kucağında kimsenin ruhu duymadan nasıl becerilir bu iş, o tünel nasıl olurda parlemento binasının ltına kadar gider, giderse nasıl önlem alınamaz sorularına bi cevap versinler sonra tekrar oturur yazarım.