kanımca beyaz perdede örneği az bulunur bir politik hicivdir. mekan ve zaman 1940 lardaki hitler almanyası değildir ve dolayısı ile göndermeleri o döneme, faşizme, devrime ve özgürlüklere olduğundan klişe bulunması kuvvetle muhtemeldir.
bütün bunlara rağmen bana kalırsa çok sağlam diyaloglar üzerine kurulu olması ve abartı dozu da iyi ayarlanmış aksiyon ögeleri barındırması ve özellikle maske ardından dahi olsa duygularını jestleriyle ve genel vücut diliyle mükemmel biçimde anlatan hugo weaving ve de karşısında oyunculuğu ile sırıtmayan natalie portman ın oyunculukları bence alkışlanmalıdır. genel olarak dvd arşivimde bulunmasından son derece memnun olduğum filmlerden biridir.
Hugo Weaving'in hiç yüzünü göstermeden mükemmel oyunculuk çıkardığı filmdir.
Yüzünü göstermeden mimiklerini kullanabilecek kadar harika bir oyuncu olduğunu göstermiştir.
Bu arada türkçe dublajı orijinaliyle çekişecek kadar iyi olan ender filmlerdendir.
güzel film. yalnız cd'de izledim ve türkçe dublaj berbattı. onun için über süper bi film diyemiyorum. yabancı filmleri her zaman orjinal dilinde, türkçe alt yazılı izlemeyi işte bu yüzden seviyorum. bazı dublajlar resmen filmin içine ediyor azizim.
--spoiler--
zulüm ve adaletsizlik, müsamahasızlık ve baskı. bir zamanlar itiraz etme hakkınız vardı, düşünmek ve inandığınız şekilde ifade etmek. şimdiyse düzene uymaya, boyun eğmeye mecbur eden bir sansür ve gözetim altındasınız. bu nasıl oldu? kimi suçlayacağız? muhakkak, diğerlerinden daha mesul tutulacaklar var. ve onlar mesul olacaklar. yine de, gerçekler söylenecek. eğer suçluyu arıyorsanız aynaya bakmanız yeterli olacak...
--spoiler--
kuzey kore gibi bir ülkede asla izlenemeyecek film. şimdi ben anlamadım bu devrim çiçeğini, bu anarşizmi.
film gerçekten güzel. konusuna gelince; faşizmin sadece aşırı muhafazakar bir partinin değil, bildiğin komünizm ideolojisinin de oyuncağı olduğunu gördüğümüz için, kazanan holüvuud oluyor hep. ve hep ütopya oluyor devrim.