hüküm derken? sen kendi bedenine hükmettiğini mi zannediyordun?
neye dayanarak buna inandığını bilmiyorum. kontrol edebildiğin için bedeninin senin mülkün olduğunu, ona hükmetme gücünün olduğunu iddia edebilirsin. ben de sana derim ki, sevgili dostum, bedeninde kontrol edemediğin onca şey oluyorken, ve hatta bedenine dair bilgin elindeki bilgisayara dair bildiklerinin çeyreği dahi edemiyorken, sen nasıl ona hükmettiğini iddia edebiliyorsun?
bedenin senden bağımsız hormon dengeleri kuruyor. bu hormon dengeleri bozulduğu vakit senin karar mekanizman etkileniyor misal. ve buna rağmen sen ona hükmediyorsun öyle mi?
daha açık ve canlı olması bakımından, bedenden değil de organdan bahsedelim. başlığa daha bir denk olması bakımından.
organların için de aynısı geçerli sevgili insan, istemediğin şeyleri yaparlar ve istediğin şeyleri yapmazlar bazen. bu da senin kesin hakimiyet sahibi olmadığını, yani hükmetmediğini gösterir.
ki, bunların hepsi anlamsızdır, nitekim zihin-beden ayrımının bu bağlamda geçersiz bir durum olduğunu düşünürüm.
yalnızca bu bağlamda ama.
yoksa, beden zihni taşıyamayacak kadar küçük, kısıtlı ve acizdir.