uğur mumcunun imam hatip liseleri tespiti

entry2 galeri0 video2
    1.
  1. Bir gün savcı olacaklar

    Mumcu, Hukuk fakültesinde okuyup da daha önce imam hatip mezunu olanlara burs veriyorlar. Burs verilen öğrenciler de sınavsız yargıç ve savcı oluyorlar. 2000 yılına doğru baktığımızda, vali ilahiyat fakültesi mezunu, emniyet müdürü islam enstitüsü mezunu, kaymakam imam hatip mezunu olacak diyordu

    Hangi iktidar din sömürüsüne dayanmış, mutlaka yıkılmıştır. CHP iktidarı, 49 yılında din derslerini kabul etti. Yıkıldı, kurtaramadı bu ödün. DP, 1957de Said-i Nursinin cüppesini bayrak yaptı. Ne oldu? Yıkıldı. Süleyman Demirel 1960ların ortasında Nurcuların, tarikatların, Süleymancıların sakallarını okşadı. Ne oldu? Yıkıldı. Hac seferleri düzenleyen ANAP ne oldu, yüzde 20ye indi. Halka güvenmek gerekiyor. Her kim ki din sömürüsünü kullanır, bir süre yararlı olur belki, ama sonunda mutlaka seçim sandığında yenilgiye uğrar. Halk affetmiyor, din sömürüsünü affetmiyor halk. Bu son derece önemli bir sonuç, olgu ve gerçektir.

    Köy Enstitüleri üretim içinde eğitim, eğitim içinde üretim ilkesini benimsemişti ve köy çocuklarını Atatürk devrimlerinin ve Kemalizmin toplumsal yapısını kurmakla görevlendirmişlerdi. Ancak şimdi ne oluyor? Aynı köy çocukları kapanan Köy Enstitüleri yerine imam hatip okullarına gidiyorlar. Gidiyorlar da ne oluyor? 1983 rakamlarına göre Diyanet işleri Başkanlığında 46 bin personel var. Bu 46 bin personelin 23 bini ilkokul mezunu. O zaman bu ilahiyat fakülteleri, islam enstitüleri ne işe yarıyor? Bu imam hatip okulları ne işe yarıyor? Ne işe mi yarıyor? Bunlar imam, hatip olmuyorlar, hukuk fakültelerine gidip yargıç ve savcı oluyorlar. Siyasal bilimler fakültelerine gidip kaymakam oluyorlar. Yapılan bir araştırma, kaymakam yetiştiren bölümlerin öğrencilerinin yüzde 41inin ilahiyat kökenli olduğunu ortaya koyuyor. Hukuk fakültesinde okuyup da daha önce imam hatip mezunu olanlara burs veriyorlar. Burs verilen öğrenciler de, sınavsız yargıç ve savcı oluyorlar. 2000 yılına doğru baktığımızda, vali ilahiyat fakültesi mezunu, Emniyet müdürü islam enstitüsü mezunu, kaymakam imam hatip mezunu olacak.

    Yurttaşın oyuyla bu iktidarı değiştirmek ve devleti tepeden tırnağa ilerici düşüncelerle donatmak, ancak o koşulla Köy Enstitüleri de kurulabilir. Bugün çeşitli siyasal rejimler depremler yaşıyor. Bu depremler düşünceleri, inançları yeniden değiştiriyor. Ama biz şu 21. yüzyıla girerken görüyoruz ki, Türkiyede bugüne kadar sonuç almış en güçlü örgüt Kuvayı Milliye örgütüdür, Mustafa Kemal ve arkadaşlarıdır. Kuvayı Milliye, toplumun en önemli sivil örgütlenme modelidir. ikincisi 40lı yıllara rastlayan Köy Enstitüleridir. ikisi de sivil toplumun vazgeçilmez kurumlarıdır. ideolojide Kuvayı Milliye tam bağımsızlık ilkesi, eğitimde Köy Enstitüleri. iki hedef bu.



    Ya laiklik ya islamcılık

    Biliyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devrimi yaptı. italyadan ceza yasası aldık, Fransadan idare hukuku ilkeleri aldık, isviçreden medeni hukuku aldık, Almanyadan ceza yargılaması hukukunu aldık. Bir gülmece dergisindeki şu tanım olayları yeterince sergiliyor: Türk vatandaşı tanımı. Diyor ki, Türk ne demektir? Türk kimdir? Türk vatandaşı isviçre medeni kanununa göre evlenen, italyan ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza muhakemeleri usulüne göre yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve islam hukukuna göre gömülen kişidir.

    O dönemde böyle yasaların alınması zorunluydu, çünkü toplum bir yol ağzındaydı. Ya Batılı laik sistem, ya şeri hukuk. Mustafa Kemal ve düşün arkadaşları Batılı ve laik sistemi benimsediler. 1928 yılında anayasadan devletin islamcı devlet olduğunu belirten madde kaldırıldı, 1930 yılında da okullardan din dersleri. 1939 yılında da köy okullarından din dersleri kaldırıldı. Bunlar ne için yapıldı? Laiklik için yapıldı. Çünkü, dünyada ya olayları teokratik açıdan göreceksiniz, böyle bir eğitim anlayışınız olacak ya da laik anlayışınız olacak. Karma ekonomi gibi hem islamcı hem laik anlayış olmaz. Ya laiklik ya islamcılık. Eğitim bu. Mustafa Kemal ve düşün arkadaşları, laisizmi benimsediler. Köy Enstitüleri olayını bu süreç içinde değerlendirmek gerekir. Köy Enstitüleri 40lı yılların başında çıktı, ortalarına ve sonlarına doğru yıkıldı. Niçin? Çünkü Türkiye 40lı yıllarda da bir yol ayrımındaydı. Dünyada büyük bir savaş yaşanmaktaydı. Nasyonal sosyalist rejimlerle Marksist rejimler ve burjuva demokrasileri arasında, bunların orduları arasında sıcak savaş yaşanıyordu. Türkiye bu sıcak savaşta, bu savaşa katılmama siyaseti gütmekteydi. Bir çeşit duyarlı siyasetle iki tarafın gelişimini de izlemekteydi ve bir denge politikası izliyordu. Cumhurbaşkanı ismet inönü, Köy Enstitülerini destekledi. Köy Enstitüleri fikri bugün önemi daha çok anlaşılan Tonguç Babanın çalışma, düşünce ve ideolojisiyle ortaya çıkmıştı. Saffet Arıkanın bakanlığı döneminde genel müdürlüğe getirilen Hakkı Tonguç, daha sonra Hasan Âli Yücelle birlikte çalıştı. Hasan Âli Yücel, bugün bakıyoruz, yeniden değerlendiriyoruz, oğlu Can Yücelin şiirinde yazdığı gibi çağın en güzel gözlü maarif müfettişi, gerçekten bu toplumun özlediği, hümanist ilerici bir aydın.

    1 ...
  2. 2.
  3. vurulmasının yegane sebeplerini kanıtlayan tespittir. neden yaşatsınlar ki bu adamı?
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük