doğru söyleyen dokuz köyden kovulur derler. ve meyveli ağaç her zaman taşlanır. bazen bombalanır!
24 ocak 1993 tarihiydi, ankara karlı sokakta, sabahın ayazı geçmemişken bir adam evinden çıkarak arabasına bindi ve kontağı çevirdi.
ben doğmadan altı gün önceymiş. "sakıncalı piyade"nin arabasına bombayı yerleştirmişler. kimi diyor ki bir davada tanıktı. kimi diyor ki elinde önemli belgeler vardı ve belki de farklı görüşlere tahammül edemeyen marka insanları onu sırf solcu olduğu için öldürdüler.
her ölüm bir trajedidir. hiçbir ölüm insana sevinç getirmez. bu ister beyin ve akciğer kanserinden ölen nur yüzlü bir ihtiyar olsun hiç tanımadığınız,* isterse sadece şiirlerini okudğunuz bir adam sirozdan ölsün * ya da sizden 110 yıl önce doğan ve size özgürlüğünüzü veren adam olsun yine sirozdan ölen*. farketmez. bir ölüme sevinemezsiniz hele bir gazetecinin ölümüne.
karlı sokakta 24 ocak 1993 günü gazeteci uğur mumcu, "islami cihat" ve türevleri kendini müslüman sanan terör örgütleri tarafından arabasına konan ve kendisi kontağı çevirdiğinde patlamak üzere ayarlanmış bombayla suikaste kurban gitti. ülkesini seven bir insan daha öldürüldü. ve hala çözülemedi çünkü patlamada etrafa saçılan "delil" özelliğini ihtiva eden küçük parçalar, cımbızla toplanması gerekirken süpürgeyle süpürüldü. laboratuvara gitmesi gerekirken çöp konteynırına gitti.
bazen öyle şeyler oluyor ki sözlük, sivas katliamıturgut özal suikastiuğur mumcu suikasti gibi ülkemde öyle olaylar dönüyor ki, bazen ülkemi sevmeye korkuyorum! ölmekten değil. pisi pisine ölmekten de değil. pisi pisine öldükten sonra unutulmaktan korkuyorum.