insana ve insanlığa hürmet olsaydı, dağlara ağaçlar ekilirdi.insan dahil tüm canlılar dağlarla beraber katledilmez,köyler zoraki boşaltılmaz, Uğur Kaymaz küçük bedeniyle 12 kurşunla canice öldürülmezdi.
Bababmın yatak altında sakladığı çok eski gazetelerden birinde denk geldim, milliyet gazetesi 1991in 30 nisanında şöyle bir başlık atmış: Türkmenler, Kürtlerle yaşamak istemiyor, Kerkük kan ağlıyor!
Apê Musa o sözler üzerine şöyle dedi: Siz 70 yıldır arapların köleliğinde yaşayabiliyorsunuz, neden Kürtlerle birlikte yaşayamayasınız? Araplar Irak petrollerini talan ediyor, o paralarla silah alıp, türkmen ve kürtleri katlediyordu, o zaman neden Kerkük kan ağlıyor, demiyordunuz? Kürtler sayesinde bugün Irakta Kerkükte binlerce türkmen birlikçe yaşayabiliyor.Kerkük Azerbaycan devleti değildir ki türkmenler orda kan ağlasın. Zira türkmenler bulundukları yerden hoşnut değillerse Kerkükten gidebilirlerdi.
Mesele şu ki: türkmenleri ışid teröristlerinden kurtaran bugün Türkiye değil, Pkkdır! bebek katili diye ifa ettiğiniz ve terörist diye nitelendirdiğiniz örgüt Suriye ve Irak olmak üzere 500 insan kurtardı.Ve bunun içinde Türkmenler de vardı! Ezîdî komşularını ışid gelince satan,evlerini talan edip,kadınları kaçırıp,komşularını öldüren araplar da.
Ancak mesela olarak belirttiğim bölümden bir pkk sempatizanı olduğumu çıkaracak insanlar yeşerecek, pkk sempatizanı değilim kardeşim sadece kendimi hiç bir millete ait hissetmeden objektif bakabiliyorum ülkemde yaşananlara.
Lice'de dikilmesi yüksek gerilim ortamı yaratan pkk'lı heykeli yıkılmış, bu heykelin yapılmasını önerende, yıkımında pay sahibi olan da tartışmasız vatan hainidir.
Bir eleştiri de adı lazım olmayan sözde kürt haklarını savunan pkk'nın meclisteki ayağına: izlediğiniz politikayı bir ''insan'' olarak benimseyemiyorum. Bugün heykelin kaldırılacağını bilen parti yönetimi neden biri öldürülkten sonra orada oluyor? Neden daha anlatımlı, daha bilgilendirici bir politikayla gençler uyarılmıyor? Bu yıl Licede 7 kişi öldürüldü! Her defasında ölen cana mı yoksa düzensiz politikaya mı âh edeceğiz? Ölmekten yorulduk! YORULDUK! Bağımsız Kürdistan atılımı bu değildir.Halk için birşey yapmak istiyorsanız, önce Midyattaki sanayi sitesinde sıcaktan boğulan çocuk ve yaşlılara , cezaevinde hasta olan ve 790. günü aşan direnişlere , Roboskîyi AiHMe yeni bildiriyle başvurulmasını, dünya geneline Suriye ve Iraktaki caniciliği ve Cumartesi Annelerinin unutulmamasını sağlayınız! Yaptığınız yollar yıkılıyor,diktiğiniz çiçekler kurutuluyor.Bu birleşke böyle sağlanamaz. Özerk devletten önce bireyin neden özerklik alınması gerektiğini anlaması gerekir.
Evladımız Uğur Kaymaz gibi Berkin elvan da unutuldu ama hepimiz çok ağladık, çok üzüldük, hepimiz içinden bir şeyler koptu, ne şüphe(!)
Yaşayanlar unutmuşlardı bu çocukları,
onlar öldükleriyle kalmıştı.
minicik bedeninden 13 kurşun çıkarılan güzel çocuk, ah benim canım kuzum...
devletin öldürdüğü çocuklardan bir tanesi.
utanç müzesinin beni en çok etkileyen parçası uğur un kazağıydı...
Terörist: Uğur Kaymaz
2004 yılında 12 yaşındaydı. Yaşasaydı 20 olacaktı!
Evinin önünde babasıyla birlikte,
polisler tarafından terörist diye taranarak katledildi.
12 yaşında, 13 kurşunla öldürüldü.
Faili polisler, mahkemede tahliye edildi.
Dönemin valisi polisler görevini yaptı dedi.
9 yıl önce bugün 12 yaşında 13 kurşunla öldürülen çocuk.
üzerinden siyaset yapılan ama aslında hiç siklenmeyen bir coğrafyada, sınıf nedir, sosyal ayrım nedir, sağ nedir, sol nedir, devlet nedir, terör nedir bilmeden, legal kurşunlarla terörist diye..
Azılı terrrrörist(!), yüce ulu profesyonel Türk güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale gelmiştir.Ya öldürülmeseydi belkide bugün o nefis pazar kahvaltımızda olmayacaktık kesin bir asit kuyusunda erimiş yada yada bir zindanda işkencelere mağruz kalacaktık.
Gazzede göz yaşı dökenler uğur için ne yaptılar, 13 kurşun çıktı bedeninden gidin bakın o gün üzerinde olan kazak utanç müzesinde, minicik kazak 13 kurşun.
kimse boşuna vatan millet sakarya edebiyatı yapmasın, bu devlet 13 yaşında bir çocuğun bedenini kalbura çevirip kurşunla doldurmuştur.
şimdi kalkıp sen bölücüsün falan diyecek yavşaklar için kısa bir açıklama:
Neden devlet öldürdü diyorum biliyor musunuz, uğurun katilleri belli ama onlar dışardalar, onlar devlet görevlisi ve hala takır takır maaşlarını alıyorlar, tıpkı takır takır uğurun üstüne saydırdıkları kurşunlar gibi.
Uğur Kaymaz
2004 yılında 12 yaşındaydı. Yaşasaydı 20 olacaktı!
Evinin önünde babasıyla birlikte,
polisler tarafından terörist diye taranarak katledildi.
12 yaşında, 13 kurşunla öldürüldü.
Faili polisler, mahkemede tahliye edildi.
Dönemin valisi "polisler görevini yaptı" dedi.
yaşından daha fazla kurşuna maruz kalmış mekanının cennet olmasını dilediğim yavru melek.
ona o kurşunları sıkan polislerin analarını köpeklerin sikmesini en içten dileklerimle istemekteyim. aynı zamanda onlara beraat kararı veren hakimlerin de anasını karısını kızını bizzat ben sikmek sonra karınlarını deşip mahkemede beraat etmek istiyorum.
--spoiler--
"Türkiye, evlerinin önünde 2004te polisin açtığı ateş ile yaşamını yitiren 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ve babası Ahmet Kaymaz hakkında AiHMye şok bir savunma yaptı. ilk ateşi baba ve oğlunun açtığının ileri sürüldüğü savunmada, "Ahmet Kaymaz 5, Uğur Kaymaz 8 kez ateş etti" denildi. Savunmada Uğurun 13, babasının ise 8 kurşunla öldürülmesi de -orantılı güç kullanımı- olarak değerlendirildi.
--spoiler--
Hep aynı şeyi düşünürüm.
Nasıl seviyorlar o kanlı elleriyle kendi çocuklarını?
Uğur'um, güzel yüzlüm.
Ben utanıyorum Adı Türkiye olan devletin AiHM'e yaptığı savunmadan.
insanlığımdan utanıyorum.
Annenden utanıyorum.
Kendi oğlumdan utanıyorum.
Sen bakma onlara, uyu güzelce.
Rimbaud diyor ki;
" Şafak kızıllığında, ateşli bir sabırla silâhlanmış olarak gireceğiz o muhteşem kentlere "
hangi çiğ oğlu çiğin sütünü emmiş bu kanı bozuklar dedirtircesine işler yapan ülkem demokrasisisinin! son sıçmığıdır kardeşimizin davası.
(bkz: yazıklar olsun)
tek din diye zırvalayanların, tek bir millet diye ötenlerin, tek bayrak altında toplanmak isteyenlerin eseri olan yavrucak.
uğur hâlâ 12 yaşında ve sizi izliyor o küçük gözleriyle.
soruyordur beraberinde katledilen babasına belki uğur;
"baba ben niye doğdum? peki baba çocukları küçük kurşunlarla mı öldürürler?"
uğur'un öfkesi üzerinize olsun..
adım uğur olsun
bahtım kara
masal okusun
bana ankara.
adım uğur olsun
yaşım on iki
bedenimin on üç tepesinden
güvercinler uçsun.
gözlerimin bacasından
dumanlar yükselsin
uçurtmalarım gökyüzünde bozulsun
ama adım uğur olsun.
adım uğur olsun
newroz'a kavuşmadan
hatmim okunsun,
yüzümdeki kuş yuvalarını
namlunuz bozsun.
arkadaşlarım buğday başakları gibi açarken
gökyüzü maviliğinin tarlalarında
ve karışırlarken gülücük bostanlarına,
kızıltepe' nin kızıl tepelerinde
güneş kepenk indirsin o gün gözlerime.
gazete küpürleriyle
yaralarımın üzeri örtülsün.
adım uğur olsun
iki gülücük
bir parça mavi gök
ile annem sofrayı kursun,
ve beni bekleyip dursun
ama karanlık sofraya otursun
on üç kurşun
umutlarımın ayarını bozsun
çağla gözlerim kurusun
elayak takımı beton kessin
ve güneş yüzümde kıyıya vursun.
adım uğur olsun
bahtım kara
masal okusun
bana ankara...
kasımın soğuk bir gününde,
uyandım 13 kurşunla,
merhaba yine doğu(m),
1. kurşun imha,
2. kurşun inkar,
3. kurşun infaz,
...
ve d/erken,
13. kurşun kürt çocuklarını öldür ve yok et,
öldürmezsen eğer,
büyüyünce birer "terörist" olur her biri,
bir "b/ö(lü)cü" d/aha öldürdük,
"ne mutlu v/atanseveriz" diyene,
sonuçta atamızın izindeyiz,
v/atan korur bizi,
v/atan sağ olsun,
yeter ki uğur/lar öl(s)ün,
n/asılsa anayasa(k)lar var arkam/ız/da...