uğruna can verilen bir emek hikayesi

entry1 galeri0
    1.
  1. Uğruna Canlar Verilen Bir Emek Hikayesi: EKMEK

    Nasıl güzel bir varlıksın sen be kardeşim. Yüz sürülesi, el ile okşanası, bakışların en güzelini hak edeni.
    Ne kadar onurlusun sen.
    Anlattığım ekmek kardeşimdir.
    Onun gibi emekçisine, onun gibi onurlusuna, onun gibi başı dik olanına az rastlarsınız.
    Onun için ölene, öldürene de çok rastlarsınız.
    Ekmek; nasırlaşmış bir el.. Binlerce yıl öteden gelen bir buğday
    kokusudur. içinize çekersiniz, bütün iliklerinizde hissedercesine.
    insan alın terinin en güzel ürünüdür. Bir buğday tanesinin soframıza
    geliş serüvenidir bu. Soframıza gelene
    kadar çok yoğun bir emek ve alınteri vardır.
    Nasıl gelir; önce toprak sürülür.
    Tarlalar, sonbahar yağmurunu iyice içine çektikten ve yeniden kurumaya yüz tuttukdan sonra toprak hafiflesin diye ve iyice iç içe geçmesi için sürgülenir. Sonrası, sarı renkli boynu dimdik buğdaydan üretilmiş olan buğday
    tanesi, ekilir toprağa.

    Sonra kış ayı boy gösteriverir. Köylü bu sefer onu, kardan, canı gibi korumaya başlar. Çünkü donarsa gidecektir bütün emeği..
    Sonra boy atar buğday, izlersiniz bu ahenkli büyümeyi. ilkbaharda biraz boy atar, incecik bir sap haline gelir. Sonra isterki ona emek veren köylü, bir tohumdan onlarca başak versin.
    Bunun için sapları kırılır bu mevsimde.
    Yine bu mevsimde zararlı otlardan temizlenmesi için bakımı yapılır.
    Eğer kara, rüzgara, fırtınaya karşı korumuş kollamışsanız buğdayınızı,
    gelir ve çatar hasat ayı.
    Buğday yerinde başlanılır biçilmeye. Bir el iner bir el kalkar. Eller oraklarda iz bırakır.
    Oraklar ellerde nasır bırakırcasına vurulur.
    Buğday tane hale getirilir.Sonrası buğdayı ayıklamak, temizlemek, böcekden fareden korumak gerekir.
    Bu emeklerin sonunda değirmene gider buğday öğütülmek üzere.
    Değirmen taşlarının arasından bir güzel buğday kokusu hatırlatı verir bize ekmeğin kokusunu. Elek makinelerinde de bu un, kepek ve irmikten ayrılır.

    Sonra yaklaşıyor artık soframıza.
    Fırına doğru yol alır. Ya da evlerimize.
    Hamur haline getirilir ve sürülür fırına. işte sonra başlar uğrunda canlar verilen bu ekmeğin diğer bir hikayesi.
    En acı, ama o kadar da onurlu hikaye burada başlar.
    Buraya kadar bir emek ve alın teri hikayesidir. Buradan sonra bir mücadele hikayesi. Can bedeli verilen gerçek bir mücadele hikayesi.

    insan emeğinin, alın terinin sembolüdür ekmek.
    Onu eken, alın teri ile sofraya gelmesini sağlayan insan, yiyemez olur bu ekmeği çoğu zaman.
    Afrika ya gidilir ekmek bulamayan çocukları görmek için. Çok uzağa
    gitmeye gerek yoktur.
    Deprem sonrası bir dilim ekmeğe olan hasretliği, çocuklarımızın ekmeğe sarılışından görürsünüz.
    Nasıl içine çeker o ekmeğin kokusunu. Kimisi sırça köşklerinde havyarları yerken, kimisi bir dilim ekmeğe muhtaç edilir.
    Ekmeği yetiştiren sofraya getirilmesini sağlayan bu halktır ama boğazından bir lokma geçemez çoğu zaman.
    Ya da çoğu zaman sadece onunla doyulur.
    Obezitenin arttığını açıklamıştı Sağlık Bakanı.
    Evet yarım tabak yemeğin yanında en ucuz olan iki ekmek yemek zorunda kalır. Doymak için tüketir çoğu zaman bu kadar çok ekmeği. Ondan sonra obezite var, çok zengin bir toplumuz aslında imajı yaratılmak istenir.
    Allah akıl fikir versin diye cevaplanır bu sözleri ancak.
    Savaşlar çıkar onun için. Ekmek ve adalet mücadeleleri.
    insanın boğazından bir dilim geçebilmesi için ölür insanlar. Bir dilimine ulaşabilmek için saatlerce sıralarda beklenilebilir.
    Emperyalistler dünya halklarının topraklarını işgal eder, bir dilim ekmeğe muhtaç hale getirir. Savaşlar başlar bunun için.

    Gerçek bir yaşam öyküsünü aktaralım; "Televizyonu bozulan bir kadın tamirciyi çağırır. Tamirci gelir görür televizyonun arkası ekmek kırıkları ile doludur.
    Anne küçük kızına kızar, neden buraya bunları attığını sorar.
    Açlıkdan ölen, kıvranan Afrikalı çocukları gören çocuk onlara doyabilmesi için ekmek vermek istemiştir.
    Annesi burada hüngür hüngür ağlamaya başlar."
    işte budur ekmeğin hikayesi. Ama bitmedi bu hikaye. Gerçeğe dönüşecek bir hayalimiz var. Kurulacak bir dünya var ekmek ve adaletin olduğu.
    Çocuklarının bir dilim ekmeğe muhtaç olmadığı bir dünya.
    Halkımız için ekmek hep değerli korunası olacaktır. Ekmeğe göz dikenlere karşı dişe diş mücadele etmeye devam edilecektir.
    Ekmek devrimcilerin eliyle daha da güzelleşecek ve özgürleşecektir.
    Ekmek ancak yoksulların boğazından geçerse bir değeri ve anlamı vardır...
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük