çok güzel başlayan ve öyle devam eden bi diziydi ta ki başrol oyuncusu ölüp yerine gazeteci çocuk girene kadar. ondan sonra sadece erdal yıldızın hatırı için katlandım , he güzel hatunların da katkısı var tabi * . ama bi süre sonra o bile kurtarmadı. kaldırılmasına üzülmedim güzel giden bi işi sıçıp sıvadılar sadece ona üzüldüm.
bu ülke insanının böle diziyi kaldıramıcanı adım gibi biliyordum ve kaldırmadıda,uçurum gibi gerçek dizileri bu ülke insanı seretmez anlıyamaz algılayamaz alışmışlar senelerce gerçek olmayan yapmacık dizilere kurtlar vadisi,akasya durağı,sırlar dünyası gibi diziler 10 sene hatta 20 30 sene sürer bu ülkede ama uçurum gibi diziler sürmez çünkü algılayamaz bu ülke insanı.
adım gibi eminim rtükten bir dünya şikayet almışlardır şikayet edenler eva'yı Felicia'yı görunce orgazm oluyodur onlar nede olsa töresine bağlı insanlar kızlarını 15 yaşında elaleme veren insanlardır namusludur bu ülke insanı sölencek çok şey varda gece gece küfretmek istemıyorum tut artık be loto tutta çekip gideyim bu ülkeden.
Bitmemeliydi... amsalak bir yığın dizi varken, böyle bir şaheser bitmemeliydi. bu ülkede tutmayacağı belliydi aslında. pis yedili gibi gerizekalı ötesi diziler deli gibi izlenir. işte ülkemiz insanlarının kapasitesi.
yarak kürek bir yığın dizi varken, böyle kaliteli bir yapım izlenir mi hiç değil mi ama...
A'nın çıkardığı şapkasıyla kimseye "yâr" olmayan boşluk! Saygıdan ötürü müdür yoksa o "yâr"in zorluğundan mıdır şapkayı çıkartışı bilinmez. Ama her yâr, bir yanıyla da boşluktur. En azından gidişlerinin ardından açılan o boşluk, kişinin kendisini bir yâre değil yara dönüştürür...
bir abidin özşahin şarkısıdır.
aylardır telefonumda isimsiz şekilde bir şarkı dinleyip duruyorum. sevdim de. sözlerini yazıp internette aratmayı akıl ettiğimde abidin in olduğunu gördüm. çok şaşırdım. değişik bir tarzda değişik bir ses tonuyla söylemiş.
zamanında bbg de şarkı söylesin diye az beklemedik.
"gerek ruh, gerekse beden yönünden, hep uçurum duygusu içinde oldum; yalnız uykudaki uçurum değil, aynı zamanda eylemdeki, düşteki, anıdaki, istekteki, pişmanlıktaki, acımadaki, güzeldeki, sayıdaki vb. şeylerdeki uçurum..."
umutların bittiği yerdir uçurum. son noktaya, sona gelmektir.
bazensezen aksunun dediği gibi gözlerine baktığın zaman düşülen yerdir.
kıyısından dönmektir arzulanan,
ya da gözleri kapatıp atlamaktır.
kiminin sözüdür uçurum. kiminin gülüşü.
ya o noktaya gelmeyeceksin.
ya da dönmeyeceksin...
Maalesef gerek yayınlandığı dönemde, gerek de şuanki dönemde hiçbir şekilde döğru dürüst ses getiremeyen Kerem Deren dizisi: Uçurum
şuana kadar izlediğim en iyi tr dizisi ünvanını elinde bulunduran dizidir ayrıca. 2011-2012 yıllarında atv'de yayınlanırken, tek bir bölümünü dahi kaçırmadan soluksuz izlerdim. 11-12 yaşlarındaydım. taaa tanıtım fragmanlarına kadar hatırlıyorum. sanki korku, gerilim dizisi izliyormuşsun havası veriyordu fragmanlar.
Türk dizi sektörünün başına gelen en güzel şeydir Uçurum. Sadece kendilerini uçurumun dibinde bulan karakterleri işlemekle kalmaz, bu karakterleri kendi hayatlarıyla benimseten izleyiciler de yaratır.
Dizide bir abla ve kardeş vardır, Moldova'da yaşamaktadırlar. Abla (Eva) doktordur, kardeşi (Felicia) ise öğrenci. Reprenkli hayalleri olan. Moldova'da doktor maaşıyla karın bile doyrulmadığı gibi, kirayı bile 3 ay boyunca ödeyemezler. Bu sebeple gazetede gördüğü "Hayallerinize kavuştuğunuz yer: Türkiye isimli haber vesilesiyle, Eva Türkiye'ye taşınmaya karar verir. Çünkü Türkiye'de doktorlar hakettiği maaşı alır onun görüşüne göre.
Eva hazırlığını yapmıştır, artık istanbul'a yolculuk etmeye de hazırdır. Felicia'yı götürmek istemez, ama Felicia bir şekilde ikna ederek onun da istanbul'a götürülmesini sağlar. Moldova'da Alex adlı bir adamla tanışırlar. Bu adam her ne kadar tozpembe bir tabla çizse de, fuhuş çetelerinin adamıdır. Kadınları tuzağa düşürüp, fuhuş çetelerine teslim eder. istanbul'a gelirler. Tam da bu olur, Eva ve Felicia fuhuş çetelerinin kucağına adeta meteor gibi düşer. ilk başta her şey çok güzel giderken, bir anda Eva ve Felicia parti var diye kandırılırarak fuhuşa zorlamanın ilk adımını atmış olurlar. Fuhuş yaptırılan kadınlardan sorumlu olan Nur, Eva ve Felicia'yı otelin bodrumuna kapatır. Diğer kadınlarla buluşturur.
Sonra bu çetenin başında olan elemanı Yaman, Eva'yı odasına getirttirir. Tecavüz etmeye çalışır. Fakat tam o sırada Eva, Yaman'ın gömleğinin cebinden aldığı kalemle Yaman'ın gözünü oyar, ve oradan bir şekilde kaçmayı başarır. Yaman kanlar içinde yerde yatarken, Felicia'ya da o an tecavüz edilir. Eva kaçarken Felicia'yı alamaz, çünkü adamlar başındadır. Eva kaçar, ve intiharın eşiğinde, uçurumun ise en dibinde olan taksici Adem'in taksisine biner. ilk başta dumura uğrayan Adem, sonra Eva'ya yardım etmeye karar verir ve birlikte kaçarlar. Daha sonra yine uçurumun dibinde olan Arif berber, ve yeni evli, mutlu bir evliliği olan Pınar karakterleri ile muazzam bir Felicia kurtarma operasyonları düzenlerler.
Dizi genel olarak bunu konu alıyor. Basit bir konu gibi görünse de, aslında çok derin bir felsefesi olan bir dizi Uçurum. Özellikle karakterlerin sahip olduğu derin hikâyeleri, asla o karakterlerin boş olduğunu hissettirmiyor. Herkesin bir problemi var, herkes kendini bir şekilde uçurumun dibinde buluyor. Hatta kötü adam dediğimiz Yaman'ın bile. Zaten Flashbackler aracılığıyla Yaman'ın geçmişini ve zayıflıklarına bolca şahit oluyoruz. işte ben buna gerçeklik derim.
Kerem deren bu hikâyeye patata kütete atlamamış. Günlerce araştırma yapmış. Bu hayatları bizzat yaşayan insanların hayat hikâyelerini dinlemiş, senaryoyu çeşitlendirmiştir. Zaten bu sebeple neredeyse kusursuz bir iş çıkmış ortaya. Zaten hiçbir Kerem Deren projesi dandik olmamıştır. Bunu Ezel'den net olarak anlayabiliriz. Dizi 24. bölümü zar zor görerek final yapmıştır. Hatta final bile değil, direkt yayından kaldırılmıştır. Sebebi hakkında bir çok teori var, ona fazla girmek istemem ama böylesine kaliteli bir dizinin 24. bölümü zar zor görmesi türk tv sektörünün bir ayıbıdır.
oyunculuklar zaten dudak uçuklatacak seviyede kaliteli. her role, her karaktere oyuncular özene bözene seçilmiş. bu dizide bir karakter canlandıran her oyuncu, gerçek karakterinde de canlandırdıkları role benzer yanlar mutlaka bulmuş. bunu röportajlarda, oyuncuların ağzından bizzat çıkanlara göre değerlendirebiliriz. ayrıca kutlu katakteriyle de dizi, türkiye'de ilk defa otizim farkındalığına değinmiştir. sanılanın aksine farkındalığı ülkeye getiren dizi mucize doktor değil, uçurum'dur. bunu da kerem deren ayrıcalığıyla, mucize doktor'un aksine fantastik bir şekilde yapmamıştır. her şey üst düzey gerçekçilikle işlenmiş.
müzikler de gayet iyi duruyor. alp yenier'e ait. esasen alp yenier'in işlerini pek iç açıcı bulamıyorum, ama bu dizide yine sahnelere uygun oldukça güzel ezgiler çıkartabilmiş. bu sebeple dizinin müziklerini de gayet beğeniyorum.
dizinin çekildiği aksaray ctn otel'in logosu dizinin ilk yayınlandığı bölümlerde sansürlenmezken, sonraki bölümlerde tamamen sansürlü. bunun sebebi zamanında seyirci tarafından alınan şikâyetler. bazı seyirciler bu otelde gerçekten de kadın ticareti yapıldığını sanıp, bizzat oteli polise şikâyet etmişler. bilemiyorum. belki de gerçekten böyle bir şey vardır da dizi apar topar yayından kaldırıldı. ama yine de bir seyircinin bu şekilde şikâyette bulunması inanılmaz saçma. türk izleyicisi her yerde türk izleyicisi. neyse.
Benim için gelmiş geçmiş en kaliteli Türk dizisidir. dizinin başladığı andan itibaren, yani 2011 yılından beri bu hiç değişmedi, halen de değişmeyecek gibi duruyor.