4 yasinda gozyaslariyla izlemistim bu filmi. sonradan 'bir insan 4 yasindayken, bir filmden nasil bu kadar etkilenip de aglayabilir?' diye dusunurken, yillar sonra tekrar izledigimde cevabi buldum. baris ve inci'nin ses tonlari cok etkileyicidir. filmde kullanilan neredeyse her cumle derinden etkiler. baris'in, askerin elini tutup simit yemesi, silaha bakislari, 'burasi disarisi mi?' diye sorusu kafayi yedirtir...
Çocukluk yıllarımda beni en çok etkileyen, kendi çocuklarıma da mutlaka izleteceğim, gelmiş geçmiş en güzel türk filmlerindendir.
(bkz: Piyano piyano bacaksız)
inci den:
'barışı tanıdığım yerde, ne çiçekler vardı, ne de başı bulutlarda bir çınar..
simitçinin gevrek sesi bile giremezdi oraya.. taş avluya yalnızca kuşlar konardı bazen..
adının anlamı dünyayı kucaklasa taşta büyümezdi barış;ama bunu bilmezdi anası.
babasının sevdiği bir şarkıcının adıymış. yalnızca bu yuzden konmuş adı..
neden orada olduklarını bilenler de bilmeyenler de sevdiler barış ı.
barış da onları sevdi; ama içlerinden birine tutkundu.
bizimki alışılmadık türden bir sevda öyküsüydü:
kuş kanadına binip çayırlara gitmeyi öğretti barış bana.
düşle gerçek, onun o yarım sözcüklerinde öylesine içiçe geçerdi ki dünyanın çirkinlikleri bir bulut gibi kayıp giderdi minik göğümüzden.
küçücük avluda düşsel uçurtmalar uçurmayı işte öylece öğrendim barış tan.
Küçük bir çocuğun masumluğu, özgürlüğü daha da dikkat çekici ve önemli hale getirmiştir filmde. Filmin bütününe yayılmış o acıklı hava, siyasi suçlu inci'nin küçük Barış'la kurduğu diyalog ve paylaştıkları insanı derinden etkiler. ilk izlediğimde en iyi Türk filmi olduğunu düşünmüştüm. Sonradan düşüncem değişti. Ne olursa olsun ayrı bir yeri vardır türk sinemasında.
barışı tanıdığım yerde ne bulutlar vardı, ne de başı gökte bir çınar.
adının anlamı dünyayı kucaklasa taşta büyümezdi barış !
ama bunu bilmezdi anası ! babasının sevdiği bir şarkıcının adıymış. yalnızca bu yüzden konmuş adı. diye başlayan film.
barış'ın filmdeki ilk "inciii" demesiyle birlikte içimize kor düşüren bir yapıt.
barış annesine sorar..
-eve gitmiiycez mi?
annesi de bütün siniriyle:
-git başımdan.. seni yollıycam eve. biraz da baban görsün dünyanın kaç bucak olduğunu..
der ve ranzasında keyif çatan sultan teyze bir nidâ koyverir:
-af çıkacak işte ooohh çatlasın çekemeyenler..
barış zaten annesine sinirlenmiş.. suratını döküp, kızarak sultan teyzeye dönüp:
-çıkmııyycak! der.
sultan teyze ise iyice öfkelenip, bir küfür sallar barış'a:
-hassittir ordan, sıçmıyım senin süt dişlerine, sittir..
barış'ın cevabı evlere şenlik:
-sen kendi ağzına sıç!
inci kızar barış'a:
-hani küfretmiycektin barış?
barış:
-ama önce o etti..
ilk izledigimde çocuk oldugumdan ideolojisini tam kestirenedigim fakat daha sonra izledigimde ideolojik bir film olarak kafamda yer etmiş güzel bir film.
toplumsal gerçekçi bir tunç başaran flimi.izlerken boğazınız düğümlenir,sözcükler birbirine karışır.özgürlüğün değeri bir daha anlam kazanır flimle birlikte.
-adı özgür olsun,tutsak doğdu özgür büyür belki bi gün....
ilk basımı 1986 yılında yapılan, 1989 yılında beyazperdeye uyarlanan feride çiçekoğlu tarafından kaleme alınmış kitaptır. küçücük bir çocuğun ağzından bizlere bir simidin, pasta yiyebilmenin, kitap okuyabilmenin, gökyüzünün ve en önemlisi özgürlüğün değeri bir kez daha anlatılmıştır. bazen de küçücük bir çocuğun sorularının, bizim cevaplarımıza giden yolu aydınlattığını görebiliriz bu kitapta...
feride çiçekoğlu 'nu tanımadan önce en sevdiğim türk filmiydi. Feride Hanım'ı tanıdım, filmden soğudum o kadar tesirli bir antipati benimkisi. Uçurtmayı vurmasınları seven her izleyicinin Feride Çiçekoğlu'ndan uzak durması gerekir.