izledikçe ağladım ağladıkça izledim bu filmi. en son elli yaşımdaki amcamın ilk defa ağladığını gördüm bu filmi izlerken, ilk izlediğimde anlamıştım özgürlüğün anlamını, sonra anladım nasıl özgür yaşamalı, belki ben de yaşıtlarım gibi saçma sapan amerikan filmleri izleyerek pop müzik dinleyerek büyüseydim farklı olurdu ama ben tam olarak uçurtmayı vurmasınlar izleyerek büyüdüm, hayatımda en son pişman olacağım şeydir.
özgürlükle bütünleşen uçurtmanın hapisanede yaşamakta olan bir çocuğun umut parçası olduğu ve o parçanın silahtan çıkan kurşunlarla öldürüldüğü film...o zamanki çocuk aklımla yakalayabildiğim sahneleri hatırladıkça ve altında yatan anlamı gördükçe gözlerim hala dolar. ve televizyonlara küfrederim bir kez daha böyle güzel filmler olduğu halde göstermedikleri için
ayrıca hapishanede yayılan af dedikodusuyla coşan kadınların 'çıkacak çıkacak af çıkacak' diye oynaması vardır ki çok gülmüştüm o vakit
BEŞ YAŞINDA BiR ÇOCUĞA YAŞATILAN ESARETiN ADIDIR.
ÖZGÜRLÜĞÜN NE DEMEK OLDUĞUNU BiLEN VE ÖZGÜR YAŞAMAK iSTEYEN BEŞ YAŞINDA BiR ÇOCUĞUN ÖZGÜRLÜK DERSiDiR.
türk sinemasının yüz aklarından olan, muhteşem bir dram filmi. ne değişti de artık sinemamızdan böyle kaliteli filmler çıkmıyor anlamıyorum, yazık vallahi.
bu güne kadar yapılmış en iyi türk filmidir.tunç başaranın bunu nasıl başardığını hala çözemediğim baş yapıt.bir çocuk hayal edin;denizin derinliğini,ovanın genişliğini,bulutların sonsuzluğunu,aşkı,sevgiyi,simitçiyi,doya doya nefes almayı hayal edemeyen bir çocuk.aklına,hayal gücüne kelepçe vurulmuş bu çocuğun ufkunu genişletmeye çalışan bir düşünce suçlusu yani aklına,mantığına kelepçe vurulmuş biri...bundan daha uyumlu başka birileri var mı?
Feride çiçekoğlu'nun aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan, yapım yılı 1989 olan Tunç Başaran filmi. Çok küçük yaşlarda izlemiş olmama rağmen etkilendiğim, Barış her inci dediğimde içimin cız ettiği film.
-burda uçmaz barışcım, çok küçük gelir bu avlu ona.
-küçük uçurtma uçururuz.
-yine uçmaz. kocaman çayırlarda uçurmak gerekir.
-kocaman çayır nasıl olur inci ?
repliği unutulacak cinsten olmayan film.
Uçurtmayı Vurmasınlar'ın Barış'ını, zeki demirkubuz'un Kader filminde ki Zagor karakteriyle hapishanede görmek kasıtlı mıdır bu rol seçimi sorusunu akıllara getirmiyor değil hani.
beninm için ikinci animal farm faciasıdır. küçükken bi çocuğun hapiste yaşadıklarını anlattığını sandığım ama çok derin manaları olduğunu büyüyünce öğrendiğim film. animal farm'ı da fabl niyetine okuturdu yüksek zekalı öğretmenlerimiz *.
bi çocuk ne kadar güzel inci diyebilirki. 80 lerin o saçma sapan bebek kıyafetleri nasıl bu kadar güzel olabilir ve özgürlük ne kadar tatlı bişeydir. bir uçurtmada özgürlüğü hissetmeye çalışmak uçurtmanın kanadına tutunmaya çalışmak kuyruğa son ek olarak ruhunu eklemek ne acıdır. (bkz: uçurtmayı vurmasınlar)
hiç kimsenin bir bok yapmadığını ne de güzel bildirir bizlere değil mi?
Evet illa ki tanımı şudur, türkiyenin bir dönemini tüm cesaretiyle anlatmayı başaran filmdir. Hayır o sadece film değildir.
özgürlükle bütünleşen uçurtmanın hapisanede yaşamakta olan bir çocuğun umut parçası olduğu ve o parçanın silahtan çıkan kurşunlarla öldürüldüğü film...o zamanki çocuk aklımla yakalayabildiğim sahneleri hatırladıkça ve altında yatan anlamı gördükçe gözlerim hala dolar. ve televizyonlara küfrederim bir kez daha böyle güzel filmler olduğu halde göstermedikleri için
ayrıca hapishanede yayılan af dedikodusuyla coşan kadınların 'çıkacak çıkacak af çıkacak' diye oynaması vardır ki çok gülmüştüm o vakit.