uçurtmanın elektrik tellerine takılması

entry7 galeri0
    1.
  1. yavşak arkadaşların dikkati dağıtması sebebiyle kontrolü kaybedilen uçurtmanın elektrik tellerine takılma durumudur. mahallemizden geçen yüksek gerilim hattının üzerinde onlarca uçurtma vardı.

    (bkz: eski günler)
    2 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. torpili bahçeye atıcam diye evin penceresinden içeri atan çocuğun halinden daha iyi durum.
    1 ...
  5. 4.
  6. her çıtalı tutkununun acemilik veya ustalık döneminde en az bir kez başına gelmiş olabilitesi yüksek hazin olay.

    ah ulan, sen rüzgara güven bağla uçurtmayı kayalıklara* eve yemeğe git. sonra gel bak düzenek patlamış, uçurtma şehrin üzerinde süzüle süzüle gezmiş, olmadık yere takılmış. elektrik direğinin tepesine.
    1 ...
  7. 5.
  8. tüm neşe anının bozulması, hayal kırıklığıdır.
    0 ...
  9. 6.
  10. açık alanda uçurmamanın zararıdır.
    0 ...
  11. 7.
  12. bir çocuğun hayallerinin havada asılı kalması gibidir..

    gazozuna mahalle maçı yapılan, sokak aralarında misket oynanılan yıllardı.

    4. sınıfa gidiyordum. yaz aylarının gelmesiyle birlikte gökyüzünü rengarenk süsler kaplamıştı. bir oraya bir buraya hareket eden uçurtmalardı bunlar. her zaman heves etmiştim uçurtmalara. alt komşumuz olan yusuf un bir uçurtması vardı. ne zaman dışarıya çıksa beni de çağırır hadi uçurtma uçuralım derdi. yine bir gün evin kapısı çalındı. yusuf beni çağırıyordu.

    yusuf: callo gelsene olum bak uçurtma uçuracağız.
    Callo: tamam hemen geliyorum.

    dışarı çıktık beraber. apartmanın yanında çoğu zaman maç yaptığımız bazen de beyzbol sopası olarak inşaat tahtasını kullandığımız beyzbol oyununu oynadığımız bir arsa vardı. çevresi açık olduğundan rüzgarın en iyi estiği yer bu arsaydı.

    Callo: yaşadık olum deli gibi rüzgar var.
    yusuf: he gerçekten beni bile kaldırır bu rüzgar.
    Callo: ver uçurtmayı da tutayım.
    yusuf: tamam al. bak şu ilerdeki taşın üstüne çık.
    Callo: tamam çıkıyorum.

    taşın üstüne çıktım. rüzgarın iyice esmesini kuvvetlenmesini bekledim. uçurtmayı iki yanından sıkıca tutmuştum. aslında daha çok uçurtmayı tutmak değil de ipin ucunu tutmak istiyordum. daha yusuf ipin ucunu tutmama izin vermemişti. sen daha acemisin ya ipi kaçırırsan uçurtma gider ve yakalayamayız derdi. kendince haklı bir endişesi vardı. ama ipin ucunu tutmak da başka bir keyif ve heyecan olmalıydı. merak ediyordum mutlaka tutacaktım o ipi.

    yusuf: calloo rüzgar var mı?
    Callo: var ama o kadar değil biraz daha bekleyelim
    yusuf: tamam.

    Callo: tamam çekkk rüzgar var.
    yusuf: bırak uçurtmayı.
    Callo: tamam bıraktım.

    rüzgarla birlikte havalanan uçurtma asıl yer olan göklere doğru tırmanıyor bense onun nazlı nazlı yükselişini seyrediyordum. o anda yine ipi ucunu tutmak istedim. yusuf öyle kavramıştı ki ipi istesem bile vermezdi. derken uçurtma iyice havalanmıştı ipin sonuna kadar yükselmişti. yedek ipleri de ucuna ekledi yusuf. o arada bir iki dakikalığına ipi ben tutmuştum. haz veren süper bir zevkti. uçurtma ipi çekiyordu ben ise ipi koluma dolamıştım. yusuf yedek ipi ucuna eklemiş ve ipin ucunu elimden almıştı. iyi çocuktu belki ama hiç al ipi sen tut bu sefer dememişti. uçurtma o kadar yükselmişti ki uzaklarda sadece sarı kırmızı silietini görüyorduk. yorulmuştu uçurtma rüzgara direnmekten. artık çekin beni geri diyordu. biz de yavaş yavaş uçurtmayı çekiyorduk ki yusuf un annesi selma teyze yusuf u çağırmıştı. benim içimi bir heyecan kaplamıştı. o ipin tutacaktım. yusuf ipi elime verdi.

    yusuf: callo yavaş yavaş ipi çek. geldiğimde uçurtmayı indirmiş olursun.
    Callo: tamam sen merak etme.
    yusuf: sakın ipi kaçırma haa.
    Callo: hiç kaçırır mıyım?

    ipi sıkıca tutmuş yavaş yavaş çekiyordum uçurtmayı aşağıya doğru. derken rüzgarın yönü değişti ve ters önden esmeye başladı. uçurtma deli danalar gibi bir o yana bir bu yana savruluyor, ipi tutmak imkansız hale geliyordu. ipin avucumun içini yaktığını hissetmiştim. ne de olsa naylon ipti. sürtünmeyle ısınan ip yakmıştı avucumu. ipi tüm gücümle tutuyor elimden kaçmaması için koluma sarıyordum. ne ipi elimden kaçtı ne de ip koptu. uçurtma yan yatmış bir şekilde aşağı doğru düşmüşüyordu. en sonunda düşmekle kalmamış elektrik telline takılmıştı.

    gözlerim doldu biraz önce yükselip şah benim diyen uçurtmanın bu halini görünce. daha vahimi yusuf a ne diyecektim. güvenmişti bana. bense bir uçurtmaya bile sahip çıkamamıştım. derken yusuf da gelmişti.

    yusuf: nerde uçurtma? indirdin mi yere?
    Callo: hayır indiremedim.
    yusuf: nerde peki?
    Callo: şeyy elektrik tellerine takıldı.
    yusuf: hani nerde?
    Callo: işte karşıda.
    yusuf: sana emanet edende kabahat.
    Callo: ama..

    yusuf sözümün bitmesini beklemeden evine gitmişti. gerçi beklese bile amadan sonrasını getiremeyecektim. orada kalakalmıştım hala aklım uçurtmadaydı. mahcup olmuştum yusuf'a karşı.

    akşama doğru eve gitmiştim. babam da geldi. üzgün olduğumu görünce sordu.

    babam: neyin var callo.
    Callo: hiçbir şeyim yok baba.
    babam: kandırma beni bir şey olmuş hadi söyle bakalım.
    Callo: yok baba bir şey olmadı.
    babam: ben de sana sürpriz yapacaktım.
    Callo: ne sürprizi.
    babam: hani uçurtma istiyordun ya.
    Callo: eee?
    babam: sana uçurtma aldım. hem de sarı kırmızı kapının arkasında duruyor.

    hemen babamın kollarına atladım. öptüm yanağından. kapının arkasında duran sarı kırmızı uçurtmayı kollarıma aldım. yusuf un uçurmasından bile büyüktü. ha sahi ne olmuştu ona. tellere takmıştım. yine üzüldüm. ama yusuf a uçurtmansını verecektim. sabah ilk işim bana alınan uçurtmayı yusuf a vermek oldu. başta almak istemedi ama ısrar edince aldı. yine beraber uçurduk uçurtmayı..
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük