zamanı yaralarla ölçen kadın
geçmişiyle kavgalı
gündüz isyankar
geceleri tanrıya sığınan kız çocuğu
kırdığı kalpleri dizmiş ipe
yine en büyük zararı kendine
ilk dinleyişinizde bile, sizi etki altına alan şarkıdır.
üstelik siz bilmeseniz de, insanların aklına sizi getiren şarkı olabilirmiş. ben bunu gördüm bugün.
hayatımda daha önce hiç dinlemediğim bu şarkı, beni hatırlatıyormuş arkadaşıma. çünkü şu dizelerde anlatılan benim: "en sevdiği renk mor olan kadın / en sevdiği kelime 'asi'"
En sevdigim sarki, beni anlatiyor demisti en sevdigi renk mor olan kadin. Gercektende onu anlatiyordu zamanla anlayacaktim. iplerimiz cozuldu zamanla, bosverip herseyi gitti.
Aklima hep onu getirecek teoman sarkisi.
--spoiler--
ipleri dolaşmış uçurtmalar misali
ne beraber uçabildik, boşverip şu dünyayı
ne gidebildik kendi yolumuza
rüzgarda savruk, başına buyruk
senle ben
--spoiler--
uçurtmalardan,mesela özgürlüklerini kısıtlayan ipleri koparmak onlar için hüsran olabilir,belkide maviye yakın olmalarını hissettirir.yükseldikçe bıraktıkları gölgelerin küçüldüğünü,fakat ne kadar uzakta olsa bir gölgesi olduğunu bilir.ayın dünyadaki hakimi gibi.küçük ama parlak.insanlar gibi.uzaklaştıkça gerideki gölgeleri gibidir.bu gidişler.elif şafağın uçurtmalar kitabında söylediği gibi;en sevdiği renk mor olan kadın,en sevdiği kelime "asi,en sevdiği oyun incitmek beni, hıncı, çocukluktan kalma bir yara izi gibi...işte uzaklaştıkça sever insan gittikçe anlamlaşır hüzünleri,.tavrı yok, gülümsemesi inceden,değişken hallerine hayran,tutarız iplerinden .birgün gidenlerinde, rüzgar sonrası eve geri dönüşü gibi...
--spoiler--
rüzgar çıktı. bir çocuk başı gibi oynak, afacan bir rüzgar. etrafında güneş kadar temiz, ay kadar donuk bir sessizlik var.
emir sultan'da bir tek yeşil'de bir sürü pınarbaşı'nda yüzlerce ipleri görünmeyen uçurtmalar.
ovada nilüfer ve taş köprüler. gök kırık, titrek bulutlar içinde.
hey, uzak, beyaz bulutlar gibi titrek, kırık göğüslü bursa çocuğu! rüzgar çıktı, başım gibi oynak; afacan bir rüzgar. uçurtmanı çıkar, uçurtmanın tam vaktidir.
gök bahtiyar, rüzgar kıskanç, güneş hasretle dolu, uçurtmlar birer çocuk ruhudur.
ben bir kuş olsaydım!
ufacık bir kuş, uçurtmaları acaba nereden seyrederdim? çınarın üstünden mi? yoksa yukarılardan, atmacalardan korkmayarak daha yukarılarda, uçurtmaların üstünden mi?
ben bir kuş olsaydım, kınnapların sarkmış, gevşemiş münhanisinden denize atlamış kaypak taşlar gibi sekr, uçurtma sahiplerinin sedef düğmeleri çözülmüş göğsüne girer, oradan ot, tere, ceviz, böğürtlen, fındık yaprakları kokan yerden başımı çıkarır, uçurtmaları oradan seyrederdim.
Bir sene sonra bana hiçbir güç ve kuvvetin dinleteyemeyeceği, sözleri Elif Şafak'a ait, Teoman'ın seslendirdiği efsane parça.
Sözleri;
En sevdiği renk mor olan kadın
En sevdiği kelime 'asi
En sevdiği oyun incitmek beni
Hıncı çocukluktan kalma yara izi
Zamanı, yaralarla ölçen kadın
Geçmişiyle kavgalı
Tanrı'ya sığınan kız çocuğu geceleri
isyankar gündüzleri
ipleri dolaşmış uçurtmalar misali
Ne beraber uçabildik, boşverip şu dünyayı
Ne gidebildik kendi yolumuza
Rüzgarda savruk, başına buyruk
Senle ben
Kırdığı kalpleri dizmiş ipe
Genede en büyük zararı kendine
Ayak izlerini kuşlar yesin diye
Ekmek kırıntıları bırakır geride
En sevdiği ses, çocuk sesi
Oysa, anne olmayı istememiş
Yıllar var ki kendi
Hiçbir zaman kök salmamış ki
Sırf birgün çekip gidebilmek için
ipleri dolaşmış uçurtmalar misali
Ne beraber uçabildik, boşverip şu dünyayı
Ne gidebildik kendi yolumuza
Rüzgarda savruk, başına buyruk
Senle ben