Hepimizin bir uçurtması olmuştur. Ben ise uçurtmaydım o ellerinize alıp gökyüzüne saldığınız. Aslında siz beni gökyüzüne salmadınız. Ben kendimi bir yazarın kollarına attım...
Babam bana hiç uçurtma almadı, annem de ablam da abim de amcam, halam, hiç kimse. Param oldu sonradan ve ben de kendime almadım. Çünkü uçurtma almayı bilmiyordum.
Ama uçma konusunda iyiyimdir. Hem ben rüyalarımda bile uçardım küçükken. Küçükken bir çocuk gördüm. Adını bana söylemedi. Ama uçurtmasının ipini bana verdi. Gökyüzü şükrediyordu bize. Ben ve amatör ellerime. Çocuk bana dalga geçerek bakıyordu ben gülüyordum. Uçurtmam olmamıştı ki benim. Nereden bilecekti?
Hani dedim ya bir yazarın kollarındayım diye. Doğru. Çünkü o bana kendi gökyüzümü veriyor. Kalemi sihirli onun. Kafası da çok güzel. Keşke kafası uçurtma olsaydı, ellerinden tutup yüreğime salardım. Benimle birlikte o da uçardı. Ama o yazar. Uçurtma değil. Ben uçurtmayım o ise gökyüzü.
Ortaokulda sınıfça bir günün tamamını uçurtma yapıp uçurmaya ayırmıştık. ilhami hocanın akşama kadar başını şişirmiştik. Sonrasında hoca tekrar uçurtma ile alakalı tek kelime etmedi.
plastik ipin elimi kesmesi. hiç unutmam ilkokulluyum o zamanlar uçurtma uçurmak büyük zevk şimdi yok anasını satıyım uçurtma uçuran bebeler.
okuldan geldim bir gün uçurtma uçuracam diye nasıl rüzgar var ama bildiğin fırtına. anam dur etme gitme dese de iki havalandırıp gelecem dedim. gittim uçurtmayı diktim coştu uçurtma anasını satıyım zapt edemiyom plastik ip elimi kesti yara oldu. salak yavrum bu havada uçurtma uçurulmaz dedi anam bir musibet bin nasihatten iyidir ata sözünü o gün çok iyi idrak ettim.
ilkokulda öğretmenimiz bizleri üçer kişilik gruplara ayırıp uçurtma yapmamızı istedi. Sonra birgün belirleyip uçurtmalarımızı uçuracaktık. Ama sınıfta bizim grup hariç herkes uçurtmalarını yapıp uçurdu. Biz uçurtma yapamadık, malesef ne zaman uçurtma duysam. bu hikayem aklıma alır, hüzünlenirim.
Dedem çocukken Ahşap çıtalara, renkli, parlak bir kağıt gerip çocuk gözümde dünyanın en büyük uçurtmasını yapmıştı bize.
Evimizin balkonu bomboş, masmavi bir iyot kokusuna açılırdı. Biz alt katta yaşardık, dedemler üst katımızda otururdu.
kocaman balkonlu, ahşap bir evimiz vardı. Dedemlerin balkonundan uçururduk Uçurtmayı sonsuzluğa.
uçurtma bana o evi, dedemi, mavi gökyüzünü, ahşap kokusunu ve kalabalığı hatırlatıyor.
Al işte, yine kent reklamlarındaki torunu gelmeyen nenelere bağladım.