takvimlerde, kartpostallarda türlü fotoğraf hileleriyle -bu benim düşüncem tabi- sunulan ve bu sebeple bir halt zannedilen yer. gölün uzun olması ve bir ucunda cami olması dışında bir numarası yok. ha gidip bir bungalov kiralayıp kafa dinlemek isterseniz 10 numara mekandır ama görme işini fotoğraflarda bırakmak, uzungöl'le ilgili daha güzel anılar yaşatacaktır. bir de kışın güzel olduğunu söyleyenler var ama henüz onu test etmedim, bu sene inşallah.
trabzonun,hatta karadenizin en muhteşem tatil beldesidir.yaz kış her mevsimde gitmeye uygundur.tertemiz havasıyla insanı her daim mutlu eder.göl dışında yeşil olmayan başka bir yeri yoktur.eger karadenize gidecek olan varsa şiddetle tavsiyedir.
Otellerin çokluğunu gördükçe hak verirsiniz, yapılmaya da devam ediyorlar ayrıca, yakın gelecekte doga da market raflarından aldığımız mallar gibi olacağından 50 sene sonrasını düşünemiyorum.
Bu konuda daha içler acısı bir hal almış bir yer istiyorsanız ne yazık ki;
(bkz: Ayder yaylası)
zamaninda 2 gunlugune kisa bir tatil yapma sansim olmustu burda. Dogasina, duruluguna, guzelligine ve yesilligine hayran kalmistim. Yazin ortasi olmasina ragmen gunes hic yakmamisti. Sabah göl kenarinda kahvalti yapiyorsun, göle karsi da cayini yudumluyorsun, bir an gozlerini kapatiyorsun. Huzur ve mutluluk. Uzerinden 3 yil gecti. Hala orda sabah ictigim cayin tadi damagimda arkadas, oyle iyi demlenmis bir cay omru hayatimda daha icmedim. 2 gun cok az gelmisti yalniz. Birgun tekrar mutlaka gidecegim ama bu sefer soyle bir 4 gun felan kalmayi dusunuyorum. Zaten o gunden beri reklamini yapiyorum uzungöl'ün. Turkiye'ye tatile gitmek isteyen herkese tavsiye ediyorum. Ruhunu ve beynini dinlendirmek icin birebir burasi. Ayrica o essiz manzarasi da cabasi.
bir doga harikasinin icine nasil edilir? sorusunun en net cevabidir. gölun etrafindaki arac trafigi, bisiklet terörü, devam eden insaatlar, harc kamyonlari, seyyar saticilar hepsini gectim de karting in uzungolde isi ne arkadaş. allahim şu doymak bilmeyenlere o kadar cok para ver ki daha fazlası icin dogayi katletmeye gerek duymasinlar
dün gezdiğim yöre. bir çaykaralı olarak ilk defa gördüm. çaykara nın ilçesi olmasına rağmen çaykara nın önüne geçmiştir. helikopter pistinden, yamaç paraşütüne, atlı spordan, go karta kadar her türlü imkan mevcut. özellikle arapların çok rağbet ettiği bir mekan. bolca çarşaflı hanım görebilirsiniz ancak doğallığına beton vurularak zarar veriliyor. adım başı yapılan hes lerde cabası. yapmayın etmeyin ya.
Takvimlerdeki resimlerde göl kıyısı ve çevresindeki yeşillerle cenneti andıran ancak bir hafta önce giip gördüğümde hayal kırıklığına uğratandır.o güzelim yeşilliklere betonlar dökülmüş adeta yapay göl hali almış ve etrafında beton yığınları.yazık.
fotoğraflarından gördüğüm kadarı ile göl kıyısında kurulmuş isviçre kentlerini andıran, göl ile ormanın iç içe bulunduğu ve acilen sit alanı olarak korumaya alınmasını gerekli gördüğüm doğa harikası bir yer.
arasında bir seçim yapmak zorundaydın. ya buraya gidecektim ya da sümela manastırına. aklıma sokayım, burayı seçmeyerek, sümela manastırına gitmeyi tercih ettim. bir bok yok açıkçası orada ama buraya giden hayran kalmış. nolurdu sende trabzonun 110 km ilerisinde bulunmasaydın.