kimse demesin ki nankörsün, ailen var onlar seviyor seni. Bunu bir kenara bırakın.
belki bir tercih meselesi, belki de vazgeçmiş olmanın adeta somut bir dayanak noktasıdır uzun zamandır sevilmemiş olmak.
biri tarafından çok sevilince başa gelen korkaklıktır eğer tercih içinse. o kişinin anılarını kaybetmemeye çalışmak ya da başka birinin o kadar seveceği ihtimaline yer vermemektir. kafanda ihtiyaç duyduğun kişiyi isterken, ütopik bir dünyada prenses/prens haline gelen kişinin gitgide daha da kusursuzlaşması, farkında olmadan daha da yücelmesidir. sesinin gitgide bir yağmur gürültüsü gibi mükemmelleşmesi, bakışlarının gitgide zehirlemesi, hatta ve daha çok, bedeninin bir süper kahraman gibi özelleşmesi.
ya da vazgeçmektir. yine vardır birisi, fakat yürektedir. çok acıtmıştır ki, sevilmek artık ince bir kurşun kalemin deride bıraktığı kızarıklık gibidir. zamanla iz geçer de, hani, kalemin o karanlık, sivri tarafı hep göz önündedir. hani zaman geçer, acı kapanır da, fakat bir an zamansız göz önüne gelen kalemin ucu bir hayalde bile çizikler içinde bırakır ruhu.
hani, yine aşması beklenilir çayın suyu boyu.
hani, motorlar maviliklere sürülmek istenir.
hani, bir zeki müren parçasında, güneşin gözleri karşılaştırması beklenir yalnızca.
Bu yaşına gelene kadar başka birinin seni düşünmediğini, sevmediğini bilmek; düşündüğün, hayalini kurduğun, hep iyi olmasını istediğin insanların aklının ucunda senden bir parça dahi bulunmaması kadar iç bunaltan bir durum yoktur.
Kimse demesin ki nankörsün, ailen var onlar seviyor seni.
Sevilince nasıl hissedildiğini bilmemektir sevilmemek. Mutluluğu sadece izlediğin filmden, yediğin yemekten, günbatımını yalnız başına izlemekten bulmaktır. Madde bir kenara, mutluluğu sevmekte arayıp karşılığını bulamamaktır.
Sadece rüyalarında sevildiğini gördüğün için rüyalarında yaşamak istersin, hayatı rüyalarda ararsın. Üzüntülü olduğun zamanında seninle birlikte üzüntünü yaşayan biri olmadığı gibi sevindiginde de bunu paylaşamazsın.