göt ağrısıdır, klişenin en kralıdır. Hele ki uzun boyluysanız ve standart koltuk araları size göre ayarlanmamışsa bu ağrı dayanılmaz boyutlardadır. yol boyunca çatal ağrır, mola verilir ve sevinirsiniz. Dışarı çıkarsınız yürürken de ağrır o göt. oturayım bari dersiniz, o göt yine ağrır. Ne yapacağını şaşırır insan ancak aniden bir aydınlanma yaşarsınız. Götünüz bireysel rönesansınıza vesile olmuştur. Çevrenizdekilere hakaret babında sarfettiğiniz göt kelimesini israf ettiğinizi, o anda göt derken kastettiğiniz mananın en çok bu durumdayken bu ''göt''e yakıştığını anlarsınız.
daha bu sabah 10 saat boyunca muhatap olduğum insanlar:
-köy, kasaba, şehir demeden müşteri için her otogarda duran şoför
-hayvan gibi bağıran, ağzını kırmak istediğim küçük çocuk
-3 saat boyunca su bile servis etmeyen angut muavin
-yolculuk boyunca telefonda sevgilisi ile tartışan kız
yanınıza alacağınız kitap, mp3 player, 1 şişe su ve küçük bir yastık,
mola yerlerindeki mideyi laçka eden çaylar,
tuvalet ne kadar büyük olursa olsun ille de beklemek zorunda kalmak,
tam uykunun kollarında salınmak üzereyken dili şişmiş koltuk arkadaşınızın merakının kabarması,
12 saatlik yolculuktan sonra ille de tutmayan dizler, ayakkabıya sığmayan ayaklar...
mola yerindeki iğrenç yemekler,
ille de parlament içen muavinler,
geç hareket eden otobüs,
1-2,3-4 te oturan aristokrat(!) kadınlar,
gazeteye bakabilir miyim abisi,
wcdeyken kulağın anonsta olması,
şoför ve muavinin beleşe deli gibi yemesine uyuz olma...