Yol uzun, yürek yaralı eyvah!
gece karanlığında otoban ışıklarının aydınlattığı yol kenarı tozlu ağaçların arasından süzülen karanlığa dayar gibi dayadım cama kafamı. Kafamın içi harp meydanı, iç savaşta akıtılan kanlara feryat eden dul eş ağıtlarına taze öldürdüğü düşman askerine sıktığı kurşunun boşa gitmemesine sevinen ölüm korkusu içindeki adamın keskin gözleri karışıyor. Bu yol bitmez, beni bitirmeden.
Uzun yolculuklarda akla dusen hayaller, istekler, ozlemler, ic cekislerdir. Ister isteksiz cikilsin o yola, ister kosarca; saatlerin adi dusler olur, hayaller perde edilir gozlere. Unutamadigin geride kalanin her kavsakta cikar karsina, her tabela onun adi... Yol cizgileri gunlerin olur; saymaya calisirsin, ama yipranir biter takaatin. Tipki yasaminin her gunu gibi daha cok yaklastirir seni sona o cizgiler. Her cizgide dususun, her cizgide sevinclerin duser hatra...