Bugün, hastalık ve yaşlanma süreçlerinin yavaşlatılmasıyla, benim gibi, savaş sonrası doğum patlaması yıllarında doğanların,nana teknoloji devrimini hazırlayacak biyoteknoloji devrimi tamolgunlaşıncaya dek sağlıklarını korumalarına yetecek bilgimizvar (bkz. s. 489'daki Kaynaklar ve iletişim) . Tıp doktoru ve öncübir uzun yaşam uzmanı olan Terry Grossmann'la yazdığımız Fantastic Voyage: Live Long Enough to Live Forever adlı kitapta, biziyaşam süresinin köklü biçimde uzatılması hedefine ulaştıracakbu üç köprüyü (günümüz bilgisini, biyoteknolojiyi ve nana teknolojiyi) irdeledik. 12 Kitapta şöyle yazdım: "Çağdaşlarımdan bazılarıgüzel yaşlanmayı yaşam döngüsünün bir parçası olarak kucaklamaktan hoşnut; ama ben onlarla aynı görüşte değilim. 'Doğal' olabilir ama çevik düşüncemi, keskin duyularımı, fiziksel formumu,cinsel isteğimi ya da diğer herhangi bir insani yeteneğimi yitirmenin olumlu bir yanını göremiyorum. Hastalık ve ölümü, hangiyaşta olursa olsun felaket sayıyorum."Birinci köprüde, yaşlanmanın büyük ölçüde yavaşlatılmasıiçin bugün elimizde olan bilginin agresif biçimde uygulanarak,kalp hastalığı, kanser, tip 2 şeker hastalığı ve inme gibi çok önemlihastalık süreçlerinin tersine çevrilmesi söz konusudur. Devraldığımız genetik mirasın üstesinden gelebilmek için, agresif biçimdeuygulandığı takdirde biyokimyanızı yeniden programlayabilirsiniz; bugün birçok durum için bu bilgiye sahibiz. "Çoğunlukla genlerimizden kaynaklanır" düşüncesi, ancak sağlık ve yaşama karşıalışıldık, edilgen tavrı benimserseniz doğrudur.Benimkisi öğretici bir öyküdür. Yirmi yılı aşkın bir süre öncebana iki tür şeker hastalığının tanısı kondu. Klasik sağaltım yöntemi hastalığımın ilerlemesine neden oldu. Ben de, bir mucit olarak, yaşadığım bu sağlık sorununu kendi bakış açımla ele aldım.Bilimsel literatürü belleyip, sonuçta şeker hastalığımı başarılı biçimde gerileten ender bir program buldum. 1 993 'te bu deneyimimi anlatan The 10% Solution for a Healthy Life [Sağlıklı Yaşamın%1 O Çözümü) adlı bir sağlık kitabı yazdım; bugün artık bu hastalıkla ilgili herhangi bir belirti ya da rahatsızlık yaşamıyorum. 13Bir de, ben yirmi iki yaşındayken, babam elli dört yaşındakalpten öldü. Babamdan, beni de bu hastalığa yatkınlaştıran genleri almışım. Amerikan Kalp Vakfının yayımladığı ilkelere uymama karşın, bundan yirmi yıl önce kolesterolüm 200'lere ( 1 80'inçok altında olması gerekir) çıktı, HDL (yüksek dansiteli lipoprotein, "iyi" kolesterol) değerim 30'un altına (50'den yüksek olması gerekir) indi. Homosistein ise sağlıksız bir değer olan 1 1 seviyesineçıktı (7,5'ten düşük olması gerekir). Grossmann'la birlikte geliştirdiğimiz bir uzun yaşam programının sonucunda, kolesterolümşimdi 1 30 düzeyinde, HDL değerim 55, homosistein 6,2, C-Reaktifprotein değerimse (bedendeki yangının ölçüsü) 0,01 ile oldukçasağlıklı düzeyde. Tüm diğer veriler de (kalp hastalığı, şeker ve diğer belirtiler) ideal seviyelerde.14Kırk yaşıma geldiğimde biyolojik yaşım otuz sekiz dolaylarındaydı. Şu anda elli altı olmama karşın, Grossmann'ın uzun yaşamkliniğinde biyolojik yaşım için yapılan kapsamlı testler (çeşitliduyusal etkinlikler, akciğerlerin kapasitesi, tepki süreleri, bellekve ilgili testler) _ biyolojik yaşımı kırk olarak ölçtü.
biyolojik yaşın nasıl ölçüleceği konusunda henüz bir görüş birliği oluşmamışolmakla birlikte, bu testlerde aldığım sonuçlar bu yaşın nüfusnormlarına uygundur. Yani, bu test grubuna göre son on altı yıldapek fazla yaşlanmadığımı yaptırdığım birçok kan testi doğruluyor, ben de kendimi öyle hissediyorum.Bu sonuçlar rastlantısal değil; bir süredir, biyokimyamı yeniden programlama konusunda oldukça agresifim. Günde 250 takviye (hap) alıyorum, her hafta yanın düzine damar içi uygulamagörüyorum (temel olarak, besin takviyesi doğrudan kana karışıyor, dolayısıyla sindirim borumdan geçmiyor) . Sonuç olarak bedenimdeki metabolik tepkiler başka koşullar altında olacağındantamamen farklı durumda. 16 Bunu bir mühendis olarak ele alıp,(vitaminler, mineraller, yağlar gibi) düzinelerle besinin, hormonların, kanımdaki metabolik yan ürünlerin ve (saç, tükürük gibi)vücuduma ait örneklerin değerlerini ölçüyorum. Değerlerim genel olarak istediğim düzeyde olsa da, Grossmann'la yürüttüğümaraştırmalara dayanarak programımı sürekli güncelliyorum. Programım aşın gibi görünebilir, ama aslında tutucu ve (şu andaki bilgilerime göre) en elverişli programdır. Grossmann'la birlikte,uyguladığım yüzlerce sağaltım yönteminin her birinin güvenlikve etkinliğini kapsamlı olarak araştırdık. Henüz kanıtlanmamışya da riskli gibi görünen (örneğin, insanlar için büyüme hormonugibi) düşüncelerden uzak duruyorum.Hastalıkların tehlikeli biçimde ilerlemesini tersine çevirme vebunları alt etme sürecini bir savaş olarak görüyoruz. Her savaştaolduğu gibi, burada da yararlanılabilecek tüm zeka ve silah kaynaklarını harekete geçirmek, elimizdeki her şeyi düşmanın üzerine atmak önemlidir. Bu nedenle, kalp hastalığı, kanser, şeker veyaşlanma gibi, en önemli tehlikelere birkaç cepheden saldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Örneğin, kalp hastalığını engellemekiçin stratejimiz, kalp hastalığının bilinen risk faktörlerinden herbirine saldıran on ayn sağaltım uygulanması.
Her hastalık sürecine, her yaşlanma sürecine karşı birçokkoldan ilerleyen stratejilerin benimsenmesiyle, benim gibi savaşsonrasındaki doğum patlaması dönemine ait kişilerin bile, bugünerken dönemlerini yaşayan ve bu yüzyılın ikinci on yılında doruğuna ulaşacak biyoteknoloji devriminin ("ikinci köprü" diye nitelediğimiz) tam olarak gelişmesine kadar sağlıklarını korumaları
sağlanacaktır.Biyoteknoloji, genlerinizi gerçekten değiştirebilmeniz içinaraçları sağlayacak: Yalnız teker teker tasarlanmış bebekler değil,tasarlanmış bebek patlamaları da mümkün olacaktır. Ayrıca, derihücrelerinizi diğer hücre tiplerinin genç durumlarına dönüştürerek, vücudunuzun tüm dokuları ve organlarını da gençleştirebileceğiz. Geliştirilmekte olan ilaçlar tam kesinlikle, (kalp hastalığına neden olan) damar sertliği, kanserli tümörlerin oluşumu veönemli hastalıkların her birinin ve yaşlanmanın temelinde yatanmetabolik süreçlerdeki kilit adımları hedeflemektedir.Gerçekten Sonsuza Kadar Yaşayabilir miyiz? Biyolojinin temelindeki bilgi süreçlerini değiştirerek yaşlanma sürecinin durdurulmasının etkin savunucularından biri, Cambridge Üniversitesigenetik bölümü uzmanlarından Aubrey de Grey'dir. Bu konudageniş bilgi birikimi olan De Grey bunu bir evin bakımı eğretilemesiyle anlatır. Bir evin ömrü nedir? Sorunun yanıtı, kuşkusuzeve ne kadar iyi baktığınıza bağlı olarak değişir. Herhangi bir şeyyapmazsanız, çok geçmeden çatıda akma başlar, evi su basar, evgiderek dökülmeğe başlar. Ama henüz sorun yaşamadan yapınınbakımını yapar, bozulan yerleri onarır, tehlikeleri önceden görürve belli bölümleri yeni malzeme ve teknolojiyle ara sıra yenidenyapar ya da yenilerseniz, evin ömrünü süresiz olarak uzatabilirsiniz.
Aynı yaklaşım vücut ve beyinlerimiz için de geçerlidir. Tek far kı, bir evin bakımı için gerekli yöntemleri tam olarak anlamışken, yaşamın biyolojik ilkelerinin tümünü henüz tam olarak anlama mış olmamızdır. Ancak biyokimyasal süreçleri ve biyolojinin yol larını giderek daha iyi kavradığımız için bu bilgiyi de hızla elde ediyoruz. Yaşlanmanın, önüne geçilemeyen tek bir gelişme değil, birbiriyle ilintili bir süreçler grubu olduğunu anlamaya başlıyoruz. B u yaşlanma süreçlerinin her birini tam tersine çevirmek içinfarklı biyoteknoloji yöntemleri birleştirilerek yeni stratejiler geliştiriliyor.De Grey hedefini, "yaşlanma etkilerinin azaltılmasına yönelikmühendislik uygulamaları" olarak tanımlamaktadır (bedenin vebeynin yaşlanmasıyla ortaya çıkan zayıflamanın, hastalık eğilimlerinin durdurulması) .18 De Grey bunu şöyle açıklıyor: "Yaşlanma etkilerinin azaltılması için gereken tüm temel mühendislik yöntemlerine daha şimdiden sahibiz; yalnızca parçalarınbir araya getirilmesi gerekiyor."19 De Grey, on yıl içinde "kalıcıbiçimde gençleşme" uygulamasını fareler üzerinde (sağaltım öncesine göre işlevsel olarak daha genç ve bu gençleşmeyi kanıtlarbiçimde daha uzun ömürlü fareler) yapabileceğimize inanmakta,bu gelişmenin de kamuoyunda çarpıcı etkileri olacağına işaretetmektedir. Genlerinin yüzde 99'u bizimkilerle aynı olan bir hayvan üzerinde yaşlanmayı durdurabildiğimizin kanıtlanması, yaşlanma ve ölümün kaçınılmaz olduğu konusundaki yaygın görüşüzorlayacaktır. Gençleşmenin kalıcı biçimde mümkün olduğu birhayvan üzerinde doğrulandığında, burada elde edilen sonuçlarıninsanlara uygulanan sağaltım yöntemlerine aktarılması için beşon yıl sonra büyük rekabet baskısı oluşacaktır.Büyük çeşitlilik içeren biyoteknoloji araştırmaları, biyolojimizin temelini oluşturan bilgi süreçleri üzerinde uygulanan tersmühendislik işlemlerinde giderek hızlanan ilerlemelerle ve busüreçleri gerektiği biçimde değiştirebilen ve yine giderek zenginleşen bir araç cephaneliğiyle güçlenmektedir. Örneğin, bir zamanlar yeni ilaçların yapılabilmesi, aşırı yan etkilere neden olmadaniyi sonuçlar veren maddelerin bulunmasına bağlıydı. Bu süreç,ilk insanların yalnızca çevredeki taşların ve diğer doğal aletlerin bulunmasıyla sınırlı olan araçlarını keşfetme süreçlerine benziyordu. Bugün ise hem hastalık sürecinin hem de yaşlanma sürecinin temelinde yatan biyokimyasal yollan tam olarak öğreniyor,görevlerini molekül düzeyinde doğru olarak yerine getiren ilaçlarüretebiliyoruz. Bu çabaların etki alanı ve ölçeği çok büyüktür.Bir diğer güçlü yaklaşım da, işe biyolojinin bilgi omurgası olangenomla başlamaktır. Son zamanlarda geliştirilen gen teknolojileri sayesinde, genlerin kendilerini ifade biçimlerini denetleyebilmenin eşiğine geldik. Gen ekspresyonu, belirli hücre bileşenlerinin (özellikle RNA ve ribozomlann) belirli bir genetik plana göreprotein üretme süreçleridir. Her insan geninde vücuttaki genlerintüm unsurları yer alırken, belirli bir hücre, örneğin deri hücresiya da pankreasın islet hücresi, özelliklerini yalnızca o hücre tipine özel genetik bilginin çok küçük bir bölümünden alır.20 Bu sürecin sağaltıcı denetimi, hücre çekirdeğinin dışında oluşabilmektedir, böylelikle çekirdeğin içine ulaşılmasını gerektiren sağaltımyöntemlerine göre daha kolay uygulanabilmektedir.Gen ekspresyonu, peptitler (en çok yüz amino asitlik dizilerdenoluşan moleküller) ile kısa RNA dizileri tarafından denetlenir. Artık bu süreçlerin nasıl çalıştığını öğrenmeye b aşlıyoruz.
ray kurzweil, bill gates, jeff bezos, michio kaku gibi isimler uzun yaşam tıbbı alanında hizmet veren pahalı medikal klinikler ve uzman doktorlarla beraber, sağlıklı olmanın ötesinde hayatlarını uzatacak ilaçlar ve takviyeler kullanıyorlar, bir dizi rutini uygulamakla birlikte.