arada bir yaparım bunu. genelde boş atmam zira boş beleş birşeye bu kadar zaman ayıracağıma aynı sürede boş beleş birçokşeye zaman ayırırım. bir nevi kardır.
olabilir efendim. sonuçta bazı şeyler üç beş kelimeyle anlatılmaz. insanlara bir şey anlatıyor da değil kimse çünkü kimse kimseye öğüt verecek kendini daha üst bilgili sunacak pozisyonda değil. kişi yazar ve görüşlerini aktarır okuyan olmasa da olmaz.
önemli olan bir bütünlük içinde fikri savunabilmek bana göre fikrin doğruluğu veya yanlışlığı ayrı konu benim ona katılmam da ayrı konu.
bide aralarda boşluk bırakırsalar iyi olur gözümüz ağrıyor sonuçta.
eskiden çok yaptığım bir etkinlikti, sonradan sözlüğün kalitesi düşmeye başlayınca, oldukça azalttım. şimdilerdeyse sadece önemli bir müzik eserini ya da bir mimari yapıyı betimlerken uzun entryler giriyorum.
sözlüğün yeni yetme ergenleri, bi halta yaramayan günümüz eğitim tornalarından çıktıklarından, uzun entry yazan yazara "işsiz" diyolar.
e öyle düşünen adamlara da oturup beethoven´ın do diyez minör dörtlüsünün analizini 5500 karakter basıp analiz etmek ona 8-10 numara büyük gelecek bir hareket olacağından, öyle şeyler yapmıyorum artık.
okuma tembeli yeni yetmeler için "çok güzeldir, dinleyin" falan türü beylik cümleler yazmak yeterli oluyor.
Sanırım ara sıra benim. Bir konu hakkındaki düşüncelerim eğer uzun bir paragrafı dolduracak kadar çoksa uzun yazarım. Neden kimse okumaz diye kafamdaki düşünceleri kısıtlayıp bir iki cümleye indirgeyeyim ki? isteyen okur istemeyen okumaz.
Genelde yazdıklarının öncesi ve sonrası olduğunu düşünür. Bu nedenle anlatmak istediği daha net anlaşılsın diye önce kavramsal bir temel oturtmaya ve bu kavramsal temel üzerinden bir olan dahilinde düşüncelerini geliştirmeye çalışır.
Öğrenciyken kompozisyon sınavında dahi giriş, gelişme, sonuç'u bir cümleye sığdıran beni yoruyor açıkcası. Hele bir de böyle bir yerde uzun yazmak..! Azminize hayranım.