bazen kısa süreli ilişkilere es degerdır uzuntusu,kısıde bıraktıgı ızler.
zordur.
uzun zamanda paylasımlar daha fazladır ve hatırlanacak daha cok sey vardır,o yuzden zor biter beyınde ve gönulde.
Bittiğinde enkaza dönmüş olursun. Yeniden birseyler yaşamayı bırak nefes almak bile istemezsin bazen. Zamanı geri almayı umut edersin. Olmaz. Büyük umutlar bağladığına, kendini soyutladığına kısaca herşeyden pişman olursun. Üzülürsün ama yıllar içinde yeterince gözyaşı döktüğünden ağlamaya halin kalmaz. Herşey için teşekkür edip defolup gitmek en iyisidir. Ne harcadığın zamana nede hayalkırıklıklarına üzülmelidir ve dik durmayı öğrenmelidir kazazedeler. Dünyanın sonu değildir sonuçta kimler neler yaşıyor ne için savaşılıyor ne için ölünüyor. Buyüzden kıçıkırık biri için ölmeye(!) değmez efenim.
her ilişki biter bunu anlamayan mal beyinlerimiz de uzun ilişkiden çıkınca mallaşır iyice saçmasapan davranır. böyle erkekler o kızla bu kızla yatıp ben ilişki adamı diilim tribine girer kızlar da onun bunun altına. her neyse saçmalıktan öte bir eşy değil. kızlar da erkekler de lütfen artık uzun ilişkiden çıktım tribinden vazgeçin. lan siktir git 1 sene olmuş biteli neyin tribindesin daha. ya da karşındaki kız neden ya ben yapamam artık çok yıprandık tribi atıyosun. sikerler öyle ilişkiyi. bi hayatınızı yaşayın amk ya!
Microsoft'un geri sayımından beter bir iyileşme sürecini barındırır. Tam kalan süre 3 saniye yazarken birden aylar hatta yıllar belirir. Buna bir şarkı, bir film, bir park hatta lezzetsiz bir yemek bile sebep olabilir. Akla gelecek tek bir anı bütün bir ilişkiyi trt'nin derbi geniş özetleri gibi zihninizde gereksizce dolaştırıp durur. Size gülüşünün, dokunuşunun bir başkasına verilmesi ihtimalini düşünmek ise ölümden beterdir. Bu durumda yapılabilecek en büyük hata çözümü alkolde aramaktır. Ayrıca çivi çiviyi sökmese bile iyi kötü yerinden oynatır.
yorar.
çünkü siktiğimin bilgisayarındaki bütün fotoğraf klasörlerini temizlemeniz gerekir.
saatler hatta günler sürebilir bazen.
bitmesi değil de,
ayrıntılar yoruyor hocam.
taşınırken en boktan şeyin, koca koca eşyalar değil de, küçük zımbırtılar olması gibi.
Ne yalan söyleyeyim odanızı biriyle paylaşıyorsanız gece mesajlaşırken ışık olmasın diye yorganı/pikeyi kafaya çekersinizde sonra nefessiz kalınca o örtüyü açarsınız ya, böyle bir serinlik, ferahlık hissedersiniz. Tıpkı öyle hissettirir insana.
ilişkiye başlanır, sevilir, hoşlanılır, kavgalar başlar, soğulur, ayrılır.
uzun bir süreç bu..
2 yıl, 3 yıl, 4 yıl, 5 yıl...
x ile y buluşur, ayrılmak için... suratlar asıktır, neyse efendim burası önemli değil... ve her şey biter.
eve girersin ya..
kapıyı kapatırsın ya..
sırtını kapıya dayayıp, kafanı kapıya vurarak ağlamaya başlarsın ya... 2-3 ay değil ha, uzun bir süre... Gidersin, elini yüzünü yıkarsın oğlum kendine gel dersin.. Sonra amına koduğumun dünyası her yerde onu karşına çıkarır, çay koyarsın bir bardak, aklına onun o bardaktaki çayı üstüne döktüğü an gelir, dişlerini fırçalamak istersin, diş fırçan senin gibi değil ya.. ayrılamamıştır o sevgilinin diş fırçasından. o diş fırçası dalga geçer seninle. Sen artık karşıma çıkma yeter dedikçe; her şey onu karşına çıkarır. unutamam sanırsın. ama unutacaksın. biraz acı vericek ama, zaman ilaç olacak sana..