- gece yatarken açık bırakamamaktır.
hele de yazları her yerinize dolanır, karışır, yatak saç dolar, terlersiniz, uykudan uyanırsınız, küfredersiniz, bir toka bulur tepeden topuz yaparsınız bu sefer de uzun süre saçı toplamanın saçların ağzına sıçtığı gelir aklınıza, yine küfredersiniz.
- bir kere boyadıysanız sürekli boyama ihtiyacı hissetmektir, çabuk uzayan saçınız varsa 20 25 günde diplerden çıkar, kızıl yada sarı gibiyseniz zaten battınız, o bir santim çıkan saç boyası direk kezban damgası yemenize sebep olur, sürekli saç boyanınca yanar, aa ne oldu siz yine küfür ediyorsunuz.
- milletin 10 dakikada çıktığı banyodan 2 saatte çıkmaktır.
ucunu temizlesen dibi köpüklü kalır, krem koysan bile açılmaz, her yeri iyice temizlenene kadar yarım şişe şampuan gider, ağlasanız yeridir.
- taramaktır.
dalgalı saçınız varsa, o saç en az 3 saatte taranır, kurutması derttir de taramak resmen işkence. doğru düzgün taranmazsa bilen bilir böyle yumak gibi bir şey oluşur, kolay kolay da açılmaz, kestirmeye kadar gider. hayata lanet ettiren anlardan biridir.
- dökülmesidir.
uzun saçın en büyük derdi hiç şüphesiz ki bu. yere dökülür, banyo giderini tıkar, yatağa dökülür, çamaşırına yapışır çamaşır makinesinden çıkar. bundan daha acı bir şey varsa o da dökülen saçları gören annenin feryatlarıdır.
özetle, kimse saçını uzatmasın. erkekse 2 numaraya vursun, kızlar da omuzlarından aşağı indirmesin.
denize dip dalıp artistik puan yapmaya çalışırken, sudan çıkışta ıslanan saçların yüzü örtmesi. ahtapot gibi yapışan saçları yüzden kovalama çabası, çabaladıkça bir komiklik, komik havayı dağıtmaya çalıştıkça, bir rezillik, bir palyaçoluk, özgüven kıyımı..
"aman banane be" deyip bir gurur yapmaca falan karmaşık duygular..