peşin peşin söyleyeyim bir dönem uzun saç kullanmış birisi olarak lise döneminde şahit olduğum bir diyalogtur;
Anadoluda bir üniversite kampüsünde üniversiteli olmadığı çok belli 3-4 kişilik bir guruptan biri yalnız başına duran uzun saçlı bir erkeğe arkadan yaklaşır ve taciz eder,
Eleman arkasını döndüğünde erkek olduğunu fark edince:
- Pardon abi kız sandım. deyip. koşarak uzaklaşır.
Sakalınız yoksa yaşlı teyzenin dönüp "kızım" diye hitap etmesiyle başlayabilecek diyaloglardır. Ardından sinir olup ya umursamamakla ya da erkeğim ben demenizle devam ettirilir.
üniversitenin 2. senesi bitmiştir. derslerin hemen hemen hepsinden kalınmıştır. yadırganmamak elde değildir. ve ailenin iş bul telkinlerine direnilirken bir akşam baba eve gelir ve "oğlum bizim nida'nın gümrükleme ofisine git. abisi gibi sever beni bi görüşmek istedi seninle. belki alır işe." der. istemeyrek kabul edilir. ertesi sabahın köründe ve gece sabahlamadan düzenli uyuyarak gidilir malum ofise.
- abi günaydın, ben ömer.
+ boing!!!...
- !!!
+ bu ne yaaa??...
- (uzun saçlı er kişi halen şaşkındır. uzaylı muamelsei görmektedir)
+ bu nasıl ömer yaaa. (ömerlerin standartı varmışçasına...)
uzun saçlı er kişi sözkonusu işvereni fırlama bi tip olduğunu duymuştur zamanında. şakaya mağruz kaldığını zannetmektedir. bu sebeple de salak bi tebessüm vardır suratında.
+ ben böyle saçı sakalı olan bi arkadaşla iş görüşmesi yapamam. git sakalını saçını kes öyle gel karşıma (yürrü beeee. hz. nida mübarek). kendine saygın olsun....
- hmm. (genç kıllanmaya başlamıştır.)
+ öyle babaya böyle evlat. oldumu yaa. git kes gel saçını sakalını.
- hmm... peki...
evet daha bu sabah yaşandı bu diyalog. taze taze. bide evdeki diyalog var onu yazmıyorum. sanırım uzun saçlılığı hastalık olarak görüp kendilerine bulaştırmamdan korktu peygamber vasıflı işveren kişi. atladığım bir noktada ofisteki 2 bayan ve daha genç bir erkek çalışanda o an gence VEBALI gibi bakmaktadırlar.
bizzat yaşadığım bir olaydır. henüz üzerinden 1 hafta geçti geçmedi.
okuldan bir arkadaşım tatil zamanı ailemin yanında olmam sebebiyle köyden az hallice şehrimize geldi. komşumuz olan çok yaşlı emine teyzeyle yolda karşılaştık. iki hoş beş derken;
emine teyze: arkadasın kim evladım?
ben:okuldan arkadaşım x.
x: memnun oldum teyzecim. diyip elini öper teyzemizin.
emine teyze: ah evladım yazık. kızcağım benimde gençken sakallarım çıkardı al al bıktıydım. yaşlanında dökülüyor merak etme!
x'in dumuru mu benim dumurum mu daha komikti bilemiyorumda emine teyzeyi vahlar halde yoluna uğurladık.
Bakkalda yaşadığım bir diyalog.
+ Celal abi, şunlar ne kadar ?
- 1 milyon,*
-len oğlum, kestir şu saçı ya. erkek adama yakışıyor mu ?
+ * sünnetmiş celal abi, o yüzden yani.
- ya oğlum sünnette şimdi, yani olmuyo yani. *
genelde saçları uzun gören ve saçlarını uzatmak isteyen bir bünye ile karşılanınca, direk saçları kesmeye sebebiyet verecek dialoglardır.
zira öyle ve o kadar çok soru sorarlar ki insanı bunaltırlar.
allahtan az denk geliyor böyle dialoglar/tipler.
ailecek köy'e gidilmektedir, tabi o kadar yoldan sonra binilen minibüs insanı iyice hırpalamakta ve yüz görülmeyecek şekilde kollar ile öndeki oturağın arka kısmına yaslanılmaktadır.. bu sırada minibusun önünde oturan abla ile anne sohbete tutuşmuş konuşmaktadır... bir müddet sonra anne iyimisiniz çocuklar derken, ablada nasılsınız kızlar demekte ve insanı dumur eden o an yaşanmaktadır...
-nasılsınız kızlar?
(o an kafa kaldırılmakta ve kadına bakılmaktadır)
kadın o yeni çıkan sakalları ve yüz ifadesini görünce, pardon pardon demekte ben ise;
-daha kadın olmadık abla demekteyimdir.. (kardeşimin gülme krizine girmesi, babamın da kes şunu be, kaç kere dedik demeside cabasıdır)
entry ile girilen edit:o kadar da uzun sayılmazdı lakin hiç unutamadığım bir anıya vesile olmuştur.
entry ile girilen edit2: biraz hikayeleştirilmiştir tarafımca:)