Arada sırada Yunan'a giderken çektiğim çile. Kıç kadar mesafede koltuğu bacaklarınızı kırmak istercesine geriye yaslayan tipler ve sürekli bağırıp, ağlayan tuhaf sesler çıkaran bebek veya çocuklar olmazsa olmazdır.
Aslında kimilerine göre uzun otobüs yolculuğu bir ihtiyaçtır. Hele bir de geceyse... Kulaklıkla sevdiğin müzikleri dinlemek ve hayallere dalmak gibisi yoktur..
Asla sevemedigim şey. 3-4 saatlik yolculukta bile ölüp ölüp diriliyorum. Millet 15-16 saat yol gidiyor şasırıyorum. Bu yuzden en sevdigim ulasim araci uçaklar.
Çok boktan bir araba dahi alınca tekrarı olmayacak güzel hadise. insan bazen uzun otobüs yolculuklarını özlüyor. Tanınmayan onca insanla birlikte biraz resmi, biraz lakayıt sohbetler... Kontrolünüzde olmayan koca otobüsün yaptığı her manevrada ince ince yusuflamalar... Uyuyor mu, dalgın mı diye inceden kaptanı dikizlemeler...
tamı tamına 2 kere yaptığım ve bidaha hayatımda yapmak istemediğim olay. sakın ama sakın uzun otobüs yolculuğu yapmayın dostlar. zira babam 31. koltuğu bana almış ve bütün yol ne zaman ölecem diye uyuyamadım yanımdaki 50-60 yaşındaki dayı yol boyunca uyuduydu ben indim hala uyuyodu seste yoktu öldü mü kaldı mı bilmiyorum en iyisi uçağa binin otobüsle 10-12 saate gideceğiniz yere 1-1.5 saate gidin kafanız rahat etsin.
her şeyin fazlası zarardır sözünü doğrular nitelikte olan yolculuktur. fazla oturmanız halinde biricik oturma kasınıza kramplar vb. sinir bozucu ağrılar girebilir ki bu ağrılar size ne kitap okutturur ne de müzik dinlettirir, uyuyamazsınız bile.
kederli anlam verilmeyen bir hüznü yıllardır içinde barındıran, izlenilen yollarda kalma isteği, dinlenmme tesisinde uyuma isteğini besleyen, keksiz olmaz çaysız asla çikilota olmadan çıkmam yola tabi ki dergiler gazeteler ile bir bütün olan yolculuktur.